YAŞASIN TWITTER YASAĞI
‘’Şüphesiz ki, benim koruyanım Kitab'ı indiren Allah'tır. O Salih kullarını görüp gözetir.’’ A’RAF 196
**
Küfürler, hakaretler, tehditler, şantajlar...
Yer neresi?
Twitter…
Fikir özgürlüğü ayaklarıyla Başbakan’a, vefat eden validesine, ailesine sözlü ve yazılı iğrenç küfürler savruluyor.
Yer neresi?
Twitter...
Birileri birilerini devlete karşı isyana kışkırtıyor, fitne çıkarıyor, masum çocukları devletin askerine, polisine taş atmaya örgütlüyor.
Yer neresi?
Twitter...
Anarşiye, teröre davetiye yağdırıyorlar. "Yürüyün, yıkın, yağmalayın" diye...
Yer neresi?
Twitter…
Geçen hafta, Devlet bu kepazeliğe sopayı indirdi. Engellenmesi gerekiyordu, engellendi. Doğrusu da buydu. Gerisini twitter düşünsün. Türkiye, ananas cumhuriyeti değildir. Twitter haddini bilecek. Türkiye’yi bir Amerikan şirketi mi yönetecek? Koskoca Türkiye twittere teslim mi olacak? Twitter açık kalmak istiyorsa bu ülkenin kanunlarına ve yüce Türk Mahkemelerinin kararlarına uyacak. Türkiye üzerinden kazandığı milyon dolarlardan vergisini verecek. Maliyeden, Belediyeden, Ticaret Odasından ruhsat alıp, büro açacak. Yoksa pılını pırtısını toplayıp gidecek. Burası twitterin babasının çiftliği değil. Ballar balı Türkiye’mizin uyarılarına kulak tıkayan Twitter, Mwitter, Facebook, Google, Youtube, Yahoo bilimuma ders olsun, ibret alsınlar. Bir ara geziyi bahane edip iktidara ve başındaki Başbakan’a darbe girişiminde bulunan yerli işbirlikçilerin,
şimdi de twitteri siper yapıp etrafa yaylım ateşi açanların durumuna bakalım.
Bunlar ne demişti birkaç tanesini hatırlayalım.
- Siz bilmem kaç oy alsanız da hiç önemi yok.
– Oyların hepsini de alsanız ülkeyi yönetemezsiniz.
- Mezarına tükürecekler.
- İzmir’de parmak marifetiyle Başbakan’a küfreden kadını sahiplenip Başbakana ‘’alışacaksın’’ demişti. Dünyanın neresinde bundan daha özgürlükçü demokrasi var? Hem küfret hem de utanmadan ‘diktatör’’ diye iftira at. Dört kıta, 40 ülke, yüzlerce yabancı şehir gezdim, Türkiye’den daha özgürlükçü ülke görmedim. Diktatör görmek isteyen Suriye’ye, Mısır’a gidip görsün. Bunların demokrasiden anladıkları işte bu. Millet iradesine saygı duymuyorlar. Bunlar faiz lobisinin, siyonistlerin atını oynattığı eski Türkiye’yi özlüyorlar. Anadolu insanının, Türkiye’yi yönetmesini hazmedemiyorlar. Azınlığın çoğunluğu sömürmesini arıyorlar. Sihirbazlar sihirlerini ortaya attılar, Pazar günü milli irade bunların sihrini yutacak.
Bu iş etki tepki meselesidir. Ee bunlar böyle söylerse karşı tarafta duranlar da çıkıp şunları derse.
– ‘’Madem oyların önemi yok, o vakit sizin de oyunuzun zerre miskal önemi yok, istediğiniz kadar çırpının Başbakan canının istediğini yapmakta haklı ve hürdür. Mühür kimde ise Süleyman odur.’’
Türkiye’de, bu ulvi kararı uygulama noktasında bir şüphe ve tereddüte düşmeyecek tek cesur yürek vardı; O da, Hadim-ül Haremeyn, Recep Tayyip Erdoğan. Ulu Hakan kapatırım dedi mi? Dedi. Kapattı mı? Hem de bin kılıcın ayni anda yırttığı ipek kumaş gibi, parçaladı, attı.
- Alışacaksın diyen küfürbaza gelince. Ee sen de yasaklara alışacaksın, bugün twitter yarın facebook ya da başkası, fark etmez, hepiniz alışacaksınız. Amerika, Batı ne dermiş, yabancı küsermiş. hıh.. Onu külahıma anlat. Yabancı da kim? Müslümanın terazisi İslam’dır. Müslüman bir iş yaparken Allah ne der, Peygamber ne der ona bakar? O ne demiş bu ne demiş, umurunda olmaz, olmamalı. Yüce Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Aziz Türk Milleti eli kanlı batıdan akıl almayacak kadar asil ve güçlüdür. Biz kararlarımızı kendimiz veririz, iki yüzlü soytarı batıya soracak değiliz. Başkalarının düşüncelerine göre hareket edeceksek, kendi düşüncemizin ne değeri var? Kahraman Başbakanının aldığı kararların, gözümüzün nuru, başımızın tacı devletimizin ve istiklaline aşık milletimizin ali menfaatlerine olduğuna can-ı gönülden inanıyor ve kararlarınında yanında duruyoruz.
**
Temel doktora gitmiş.
– ‘’Hastayım doktor, çok hastayım, vücudumun her yeri ağrıyor, nereme dokunsam sızlıyor..
’’ Doktor:
- ‘’Nasıl hastalık o, tüm vücudunu saran?
Temel parmağının ucuyla kafasına dokunmuş.
– ‘’Ay ay ay...’’
Sonra göğsüne parmağını basmış ve yine acıyla bağırmış.
Sonra beline, yine acıdan allak bullak olmuş, sonra bacaklarına...
Temel parmağını neresine dokundursa ağrıdan irkiliyormuş...
Doktor daha fazla dayanamamış.
– ‘’Ver bakayım şu elini’’ demiş;
‘’Bak oğlum senin parmağın kırık...’’
**
Değerli okurlarım, bunların parmağı kırık! Onun için nereye dokunsalar ağrı içinde irkiliyorlar.
Kardeşler! Sakın ha asla bu twitter, facebook, google, yahoo, youtube falan güvenmeyin.
Mahrem bilgi, belge ve resimlerinizi kesinlikle paylaşmayın. Bu alanları sadece iletişim vasıtası olarak kullanın. Burada depolanan bilgilerin Amerikan, İsrail ve İngiliz gizli servislerine pazarlanabileceğini akıldan çıkarmayın.
Şimdi; Anlamayanlar ve duymayanlar için, gür sadayla tekrar ediyoruz: ‘’Yaşasın Twitter Yasağı’’.
Eli, alnı, kalbi pür-i pak, ay yüzlü Ulu Önder, Yiğit Adam, Sen yürü ardından dağlar yürüsün,
Sen yürü ardından çağlar yürüsün…