İsmail Yaşa
İsmail Yaşa Vicdansız dünya

Vicdansız dünya

Amerikan askerlerinin ülkeden çıkışı sonrası Taliban yönetiminde yaralarını sararak huzuru ve istikrarı yakalamaya çalışan Afganistan 22 Haziran’da 5,9 büyüklüğündeki depremle sarsıldı.

Depremde hayatını kaybedenlerin sayısının 1150’ye ulaştığı ve yaralı sayısının da 1600’ü geçtiği açıklandı.

Yıkılan evlerin büyük çoğunluğu garibanlara ait toprak evler.

Söz konusu evler yıkıldığı zaman ne yazık ki içindekilerin üzerine büyük bir toprak yığını olarak çöküyor ve altında kalanlara nefes alacak bir alan bırakmıyor.

Varlıklı ailelere ait sağlam yapıların ise depremi daha az hasarla atlattıkları ve hatta bazılarının duvarlarında çatlak dahi oluşmadığı söyleniyor.

Allah depremde hayatını kaybeden Afgan kardeşlerimize rahmet eylesin, geride kalan ailelerine sabır ve yaralılara acil şifalar versin.

Afganistan’da yüzlerce kişi hayatını kaybetmesine ve bazı aileler tümüyle yok olmasına rağmen dünyanın yaşanan felakete ilgisizliği dikkat çekici.

Bunun bir sebebi -Ukraynalı ve Suriyeli, Afgan mülteciler arasında yapılan ayrımda da gördüğümüz gibi- Batı’nın ırkçılığı.

Afganistan Avrupa kıtasında yer almıyor ve halkı da beyaz tenli, yeşil gözlü değil.

Ayrıca Müslümanlar.

Dolayısıyla kanları maalesef hem savaşlarda hem de doğal afetlerde adeta sudan ucuz.

Onu, yirmisi ve hatta yüzlercesi ölmüş, Batılıların gözünde pek bir önemi yok.

İlgisizliğin ikinci bir sebebi de ülkenin Taliban tarafından yönetiliyor olması.

Afganistan halkı yönetim tercihi dolayısıyla -İslam ülkeleri tarafından dahi- adeta cezalandırılıyor.

Her şeye rağmen Türkiye’deki resmi ve sivil yardım kuruluşları gibi Afgan halkının yardımına koşanlar da var ve Allah onlardan razı olsun.

Geçenlerde İspanya’nın Kuzey Afrika’daki toprağı Melilla kentinin Fas ile arasındaki sınırda korkunç bir katliam yaşandı.

Yüzlerce Afrikalı göçmenin sınırı geçerek Melilla’ya girmeye çalışması üzerine Fas güvenlik güçleri göçmenlerin üzerine ateş açtı.

Göçmenlerden onlarcası hayatını kaybetti ve birçoğu da yaralandı.

Açılan ateşten kurtulanlar ve hatta yaralılar darp edildi.

Bu vahşet karşısında İspanya’nın yaptığı Fas’a teşekkür etmek oldu.

Her fırsatta insan haklarından bahseden ve diğer ülkeleri eleştirerek haklarında raporlar hazırlayan Avrupalıların gerçek yüzünü gösteren trajik bir olay.

Biz o yüzü Akdeniz’de mültecilerin botlarını batırmaya çalışan Yunanistan güvenlik güçlerinin yaptıklarından tanıyoruz.

Avrupa Birliği’nin Fas gibi ülkelerden beklentisi ne pahasına olursa olsun göçmenlerin kaçak yollarla yaşlı kıtaya ayak basmalarını önlemeleri.

Üstelik Afrika’nın yıllarca sömürülmesinden ve sahip olduğu zengin doğal kaynaklara rağmen fakir kalmasından, kısacası Avrupa’ya ulaşabilmek için canlarını hiçe sayan o insanların ülkelerini, doğup büyüdükleri toprakları terk etmek zorunda kalmalarından en başta sömürgeci Avrupalılar sorumlu.

Avrupa ülkeleri bugün sahip oldukları zenginliği büyük ölçüde Afrika’yı yağmalamalarına borçlular.

Göçmen akınını “ülkelerinin toprak bütünlüğüne yönelik bir saldırı” olarak nitelendiren İspanya Başbakanı Pedro Sanchez’e göre onlarca göçmenin vahşi bir şekilde katledilmelerinin ve yaralılar dahil geri kalanların darp edilmelerinin sorumlusu göçmenlerin bizzat kendileri.

Örnekleri birçok kez görüldüğü gibi konu Avrupalıların rahatı ve çıkarları olunca tüm insan hakları rafa kalkıveriyor.

Her türlü insan hakları ihlaline, vahşete ve katliama bir bahane bulunuyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Yaşa Arşivi