Üç Haber, Bir Yazar
Her ihtilal sanki onlar için yapılırdı… Her ihtilal sabahında, ilk darbe vurulan, horlanan, ötekileştirilen ve sonuçta en çok yara bere içinde kalan hep İmam Hatip’ler oldu… Her seferinde yeniden ayağa kalktı belki ama 28 Şubat hepsinden şiddetliydi…
Öyle bir şiddet ki, aradan geçen onca zamana rağmen daha yeni yeni ayağa kalkmaya çalışıyor… Timav'sa şimdi bu dirilişin içini doldurmak için büyük çaba sarfediyor… İHL’ler geçmişin “şanlı” günlerine dönebilsinler diye… “Nitelik her şey değil belki ama çok şey” diyerek bir “çalıştay” başlattı onlar, “İmam Hatipli olmak onurdur” diye başlık attık bizde… “Bu onur İmam Hatip Lisesine giden, gitmeyen herkese yeter” demeyenlerin, her kelimesinden ders alması gereken bir müthiş bir “çalıştay” oldu…
3 yeni İHL müjdesi de işin ‘cilası’…
Asıl savaş şimdi başlıyor. Resulün “Büyük Cihat” dediği… Bilim, Kültür, Sanat, Ekonomi, Teknoloji ve Spor’da…
Keyfiyet, kemiyetten önemlidir neticede…
Teşekkürler Timav…
…….
Enderun Lisesinin, bugünkü haberi fazlasıyla etkiledi beni… ‘Etkiledi’ hafif kaldı, ‘büyüledi’ diyecek oldum o da tam anlatmadı hislerimi… Boş bırakıyorum bu yüzden hissettiklerimi...
Her haber, her olay, her insanı aynı derecede etkilemeyebilir… Kimsenin ilgisini çekmeyen bir şey sizin için önemlidir ya, belki de öyle bir şey…
Enderun Liseleri, Karatay’da bir ilköğretim okulundaki çocuklara “neyi hayal ettiklerini” sormuş. Sonra da bu hayalleri gerçekleştirmenin peşine düşmüş…
Gerçekleştirmişler de… Bağ kurmanın veya hediyeleşmenin ötesinde, çocukları bu şekilde mutlu etmenin, o çocukların duyduğu mutluluğun bendeki tam karşılığı yok…
Aile içindeki en ufak bir ses yükselmesinden, dünyanın en büyük savaşlarına kadar her çatışmanın en büyük mağdurları bu kez sevindi sanırım. Belki de her zamankinden daha fazla…
Kendimden tahmin ediyorum… Ve 40 yaşındayım?
Yılın iyilik hareketine, aday gösteriyorum…
Teşekkürler Enderun…
…..
Birilerinin yaralarına merhem olmak için bir araya gelmek, meşakkatli iş…. ‘Bu işleri yapan yüzlerce kişi, onlarca dernek var’ demeyip, “Allah için, ahiret için, İnsan için bizde bir şeyler yapabiliriz” diye düşünüp yola çıkan Elbir’e de teşekkürler…
“ İşi, kafası, sosyalliği ve cebi” zengin insanların yüreklerinin de ne kadar zengin olduklarını bir kez daha gösterdikleri için…
……
Bir teşekkür de Prof. Dr. Önder Kutlu’ya… Her yazısında, bizi de yanına alıp Şehri, Ülkeyi ve Dünyayı dolaştırdığı için… Onu okurken, kanayan neresiyse, oraya kuşbakışı göz atıyor, hangi konu göz ardı edilmiş, unutulmuşsa açığa çıkmış hissediyorum… Teşekkürler Hocam, bana yeni ufuklar açtığın için...
….
Bir De Üzücü Haber
Adrese dayalı nüfus sonuçları ürküttü...
Birkaçı dışında (ki bunlarda merkez ilçeler) neredeyse bütün ilçeleri göç vermiş, Konya’nın…
Kırsal nüfus yavaş yavaş terk ediyor, doğduğu toprakları… Hangi yönden bakarsak bakalım tehlikeli bir süreç bu. Bir süre sonra tarihi Roma kalıntılarını gezer gibi turlar düzenlenecek o güzelim yerlere, ‘son türbedar’ gibi şehirlerini terk etmeyenleri de, toprağa verdikten sonra…
Ekonomik ve sosyal boyutu sürekli gündemde, SOS veriyor, herkesin malumu… Konuyu ve tabloyu değerlendiren, çözüm arayanlar var mıdır acep? Yoksa, ilk etapta gidip te hiç 'yakin' bulamamak, sonraki aşamada ise gidip te köyü yerinde bulamamak var, işin sonunda…
Sevinmeli miyiz şimdi binde birlik nüfus artışına…?
Ülkenin toprağı en büyük şehri, nüfusta yedinci sırada...
Daha önce Kooparatiflerle, Holdinglerle, 99 depremiyle kazanılabilecek ivmeleri hoyratça tepen Konya yeni bir fitile muhtaç…
Öyle sadece sloganlarla “Dünya Kenti” olunmuyor… ‘Emeklilik’ ve ‘ Ölüm’ için harika bir yer niyetiyle gelenlerin gitmedikleri bir şehir olmaktan kurtarıp, zehir gibi evlatlarının dışarıya gitmesini, dışarıdan gelen zehir gibi öğrenci, müteşebbis ve memurların geri dönmesini önleyemezseniz, yerinizde sayar, bu saymayı da gelişmişlik sanırsınız…
Konya bir Tarım kentiyse, niye bu kadar ‘kırsal göç’, Sanayi kentiyse niye 7. sırada…
Elimizden gelen bu mudur yoksa?
Sahi ne Kenti Konya?