Arif Tekeli
Arif Tekeli “TÜH TAKIMLARIMIZ AVRUPA’DA KAZANDI”

“TÜH TAKIMLARIMIZ AVRUPA’DA KAZANDI”

Yazımıza başlarken geçmişte yazdığım bir yazıya atıfta bulunmak istiyorum. Son spor içerikli yazımda “futbol adına tüm kötülüklerin anası” olarak gördüğüm kaostan beslenen hakem tartışma programları için hiç de iyi bir hafta olmadı bu hafta. Fenerbahçe ve Galatasaray bu hafta Avrupa’da zaferler kazandılar. Ligin bu haftasında yine üç büyük takım maçlarını kazanmayı bildi. O programlara rağmen gelen Avrupa başarıları takdire şayandır. Bu malum basın tarafından takımdan kovulması için her şeyin yapıldığı Aykut Kocaman takımını kendi değimiyle ‘antrenör takımı’ haline getirdi ve Alex’siz dönemde daha istekli, daha güçlü bir takım noktasına taşıdı. Bu programları ciddiye almayıp da hocasına sahip çıkan yönetimi takdir etmek gerekir. Öte yandan günümüzde çok fazla yüklenilemese de geçmişte önüne çokça set konulan ve adeta başarılı olmasın diye uğraşılan Fatih Terim’in takımı da Avrupa da -yedeklerle çıkan bir takım dahi olsa- bir dünya devi olan M. United’i yenmeyi başardı. Türkiye’deki kirlenmiş futbola rağmen grubunu lider tamamlamayı başaran Fenerbahçe ve Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkma şansını devam ettiren Galatasaray’ı tebrik etmek gerekir.


Avrupa’da elde edilen başarılar geleceğe dair Türkiye’nin Avrupa’da her anlamda var olması anlamında önemli. Avrupa’daki vatandaşlarımız için bunun ne kadar önemli bir şey olduğunu kendileriyle yaptığımız sohbetlerde görebiliyoruz. Sosyal ve sportif noktalarda Avrupa’da var olan Türkiye siyasi anlamda da olacaktır. Kendimizi Avrupalı’ya unutturmadan potansiyeline yakışır bir Türkiye takımı imajını sergilemeliyiz. Bu benim takip ettiğim takım için de Galatasaray için de böyledir. İki takımımızın da kadrolarının potansiyeli liglerinde ilk sekize girebilecek kapasitede. Bunu yukarıda bahsettiğim futbol basınına rağmen bu yıl yapabilmeliler.


Lige döndüğümüzde futbol adına en güzel şeylerden bir tanesi Beşiktaş’ın direnci ve var olma çabasıdır. Beşiktaş taraftarı herhalde takımıyla gurur duyuyordur. Daha doğrusu takımıyla gurur duymalıdırlar. Sezon başında battı gitti denilen ve G. Rangers’ın maddi sorunlar nedeniyle ligden düşürülmesi örnekleriyle aynı cümle içerisinde anılan Beşiktaş’ın bu heyecan verici havası lige renk katıyor. Devre arasında transfer yapma isteği olan yönetim bu havayı bozmayıp maddi açıdan takımı düzlüğe çıkartana kadar bu kolej takımını bozmamalılar. Büyük transferlere gerek yok. Bu Beşiktaş taraftarını yeterince mutlu ediyordur. Bu seneyi ‘feda’ senesi olarak görmeye devam etmeliler. Ligde bu hafta dikkatimi çeken bir diğer nokta da Sezer Öztürk’ün artık ülke kamuoyunun dikkatini çekmiş olması. İddia ediyorum, şans bulan bir Sezer milli takımın da Emre sonrası yaratıcı oyuncu ihtiyacını karşılayacaktır. Bunu Sezer’i 7-8 yıldır takip eden birisi olarak çok rahatlıkla söylüyorum.


Şehrimizin takımı Konyaspor bu hafta yine bizleri üzdü. Sezona başlarken yapılan teknik direktör tercihi hatası bizleri ne yazık ki bu noktaya getirdi. Geçen yıl başarılı olan Osman Özdemir’le devam etmenin yolları aranmalıydı. Devam etmediği durumda da tercih Hüsnü Özkara olmamalıydı. Konyaspor artık geldiğimiz noktada ilk altıya girmek için kontrollü oynatan bir hocadan ziyade beraberlik ortalaması düşük olan bir hoca getirmeli. Yani maçlarını kazanmak üstüne kuran ve cesur oynatan bir hoca bulabilirlerse takım ilk altıya girebilecek bir kadro kalitesinde. Konyalı bir hoca ya da galibiyeti arayan, kenardan takımı ateşleyen bir hoca bulunmak zorundadır. Konya şehrinin potansiyeline bu takım yakışmıyor. Bir Bursaspor’u bir Antalyaspor’u izlerken bir Konyalı olan ben üzülüyorum. Benim gibi birçok Konyalı bunu kabul etmiyorlardır. Şehrin potansiyeline yakışan bir Konyaspor dileğiyle.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arif Tekeli Arşivi