Sezai Keskin
Sezai Keskin TOPUN HAYATIMIZDAKİ ÖNEMİ

TOPUN HAYATIMIZDAKİ ÖNEMİ

Arkadaşlar ısrar ettiler topu yaz diye. Kırmadım, ben de topa girdim. Top en ciddi, en toplumsal bir unsurdur. Topun hayatımızda kadr-i kıymetini ilk defa eğitim sahasında gördük. İlk ezberlediğimiz cümle:’’Ali topu at’’ İlk okuduğumuz kitabın adı: ‘’Topal Ördek’’

Matematikte ilk önce toplama işlemini öğrendik.

İlerleyen yıllarda toparlak yüzlü hale gelince top top külahlı dondurma yemeye giderdik. Çocukken en çok top oynayınca mutlu olurduk. İlk gördüğüm müze Topkapı Sarayı idi.Babam berberde kardeşimle benim saçımızı sıfıra vurdurunca toplu iğne başı gibi cıs cıbıldak kalırdık sınıfta. Öğretmen meyvedeki vitaminleri sayarken sıra karpuza gelince manalı manalı başımıza bakardı. Toplu taşıma aracına ilk bindiğimizde ‘’top nerde diye aramıştık’’, araç var ama ortada top yoktu. İlk küfrü top oynarken camı kırılan mahallenin delisi Ali amcadan işitmiştik: ‘’Ulan ben sizin topunuzu…’’ üzerimize alınmadık çünkü topa küfretmişti.Ortaokulda beden eğitimi dersine edebiyat öğretmeni girerdi. Birgün sınıfta, ‘’10 dakika sonra top sahasında toplanın’’ deyince kafamız karıştı. Toplanın derken top bulun mu demek istedi, ya da biraraya gelin mi? uzun süre düşünmüştük. Sonra anladık ki bu Türkçe’mizin mana enginliğinden başka bir şey değildi.

Bayan müzik öğretmeni nişanlısından ayrıldığını topaz elmas iriliğinde gözyaşları dökerek anlatırdı. Biz de yurttan sesler korosu gibi topluca ağlamıştık o gün.

Öğretmen kapının dışından, voleybol topu yanaklı sınıf başkanımız Fahriye’nin pancar motoru sesini duyunca içeride müfettiş var sanırdı.Tarihçi, Şah İsmail’in top olduğunu anlatmak için tahtaya daire çizer içine de ismini yazardı. Lisede müdür, okul kapısında saçı uzun olanlara topuz gibi indirirdi cetveli.

İlk fabrika işimde top sakallı şef toplu greve katılmadığım için ayağımı kaydırmıştı.

Askerde tanksavar topçu nişancısı idim. Askerliği tanksavar top silahını görmeden bitirdim. Savaş çıksa nasıl nişan alınır hala bilmiyorum. Son gün bölük komutanını çok bekledik toplu resim çektirecektik, O gelmeyince topsuz çektirmek zorunda kaldık.!...

1990’da Topkapı Surları engelindeki vizeyi aşıp İngiltere’ye gitmiştim.

1998’de Şikago’da, ehliyet imtihanında, ramazan topu kaldırır gibi yürüyen, kalçası tek kapılı buzdolabı genişliğinde kadın arabaya bindiğinde, sarsıntıdan direksiyona topuzlu mandal gibi yapışmıştım.

İlk yurtdışı fuarımda, kamyon lastiği üzerine ince bir karanfil gibi bacağını uzatan bikinili mankenin kendisine bir top kumaş alacak hayırsever beklediğini düşünmüştüm.

Top iş dünyasında ayrı bir öneme sahiptir. Traktör tekerliği gibi tos toparlak işadamları en önemli kararları çayla top kek yerken toplantıda alırlar.

Top bir kültürdür. Yurdumun caddesinde yürüyen birine top deseniz adam sizi topaç gibi çevirir, topal bırakabilir. Avrupa’da durum daha farklı. Top dediğiniz kişi yanaklarınıza topak topak çilek tazeliğinde öpücükler kondurur.

Topsuz moda asla düşünülemez. Kadınların topuklu ayakkabı giymeleri bu sebeptendir. Top ayakkabının neresinde bilen yok ama olsun yine de topuklu ayakkabı.

Top sanatın da vazgeçilmezidir. Topla pop arasında sadece harf farkı vardır. Her ikisinde de zıplayan ve peşinden sürüklenen toplum vardır. Başında top sektirerek şarkı söyleyen popçunun müziğimizi daha da güçlendireceğine şüphe yoktur.

Topsuz spor düşünmek zaten imkansızdır. Top maçında galibiyet sevincini abartıp silahla kutlama yaparken en yakın arkadaşı tarafından toplarından vurulan adam nereye gider? Toprağa.Toptan geldi, toprağa gitti. Mezarı başında söylenecek tek söz: Toprağı bol olsun.

Topu en çok sevenlerden biri de cuntacı generallerdir. Darbe olunca top göbekli general amcalar ne yapar? Topluca kurşuna dizer. Trafikte alkollü ve hızlı araç kullanan adamın hareketine ne denir, topsuz alanda faul. Cinayet, hırsızlık, fuhuş suçlarında patlama varsa buna da topsuz alanda faul diyebiliriz. Eğer suçluların eline top verilseydi en fazla toplar patlardı, suçlar değil.

Soframızın ekmeği, yemeğimizin tuzu neyse top da hayatımızın en vazgeçilmezidir. Görünse de görünmese de top hep vardır. Ortada top görünmese de toplu resim çektirmek gibi…Nice fakirler toplu mezara gömülür. Kabirde top var mı yok, ama isminde var.

Okuyup da zat-ı şahane adam olursan neyle taşınırsın? Top arabasında.Topun bu kadar faydaları ve hayamızındaki önemini sıraladıktan sonra top hastası bir manyak çıkıp da ‘’topla oynama, topu alır bir yerine sıkıştırırım’’ derse, al işte gitti mi bizim topuklar şimdi!

En çok sevilen ama en çok şiddete maruz kalan, tekmelenen kim? Top. İnsan sevdiğini tekmeler mi? Hem sev, hem tekmele…

Isırdığımız elma, kabuğundan reçel yaptığımız portakal, yaşadığımız dünya, seyrine doyamadığımız ay, içimizi ısıtan güneş hepsi top şeklinde.Topu orta sahada çevirmeye hiç gerek yok, aslında hepimiz topuz. Kimi çizgiyi geçer gol olur, kimi direkten dönüp dışarı çıkar, bazıları oyunda kalmaya devam eder bu hayatta.

Sürç-i lisan ettiysek af ola! Toptopiş yanaklarınıza gözlerimin ışığını veririm.

Topunuza sevgilerimle…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sezai Keskin Arşivi