Terörle Mücadele Ankara’dan Başlar
TBMM’nin Ankara saldırısını kınayan bildirisine HDP imza vermediği için, söz konusu bildiri TBMM bildirisi olarak değil Ak Parti, CHP ve MHP’nin ortak bildirisi olarak yayınlanmıştı…
HDP bu tavrıyla teröre sempatiyle bakma sendromunu resmen ilan etti diye düşünürken, 29 kişinin yaşamını yitirmesine sebep olan teröristin cenazesine HDP’li vekilin katıldığı haberleri bu kadar da olmaz dedirtecek boyutlara ulaştı…
Bütün bu pervasız hareketlerin aleni şekilde yapılıp ayrıca ciddi bir üslupla savunulur hale gelmesi tüm bu yapılanların bir amaca yönelik olduğu düşüncesinin de oluşmasına vesile oldu
Belkide yapılmak istenen, bin bir oyuna rağmen bir türlü çatışmanın sağlanamadığı Türk-Kürt ayrışmasına bir nebze olsun hizmet etmesine zemin hazırlamak olabilir. Zira tüm bu pervasız hareketleri yapan ‘’milletvekillerine’’ seçimlerde destek vermiş olan Kürt halkının, bu ‘’milletvekillerinin’’ ayrımcı ve terörü arkalayan söylemlerini desteklediği gibi bir yanlış algının zihinlerde yerleşmesi için çabaladıkları düşünülebilir.
Bir diğer durum ise, devlete meydan okuma yarışına giren bu ‘’milletvekilleri’’ yaptıkları tüm hukuk dışı söylem ve eylemlerine rağmen herhangi bir cezai yaptırıma maruz kalmayışlarını, ‘’kimse bize dokunamaz’’ sloganıyla, bölge halkının gözünde kendilerini büyütmeye ve taraftar toplamaya yönelik planın bir parçası olabileceğini akılla getirmektedir.
Selahattin Demirtaş’ın 6-7 Ekim 2014 tarihinde ‘’Sokağa çıkın’’ demesiyle başlayan olaylarda 50’den fazla vatandaş hayatını kaybetmişti. Bir diğer olay ise, PKK’lı teröristlere arabasında yiyecek götürürken yakalanan HDP’li vekil idi.
Geçtiğimiz günlerde bir PKK’lı itirafçının anlattığına göre de HDP’li vekillerin makam araçlarıyla PKK’lı teröristler Emniyet ve Askeri bina ve/ya bölgelerinde keşif yapmak için kullanmışlar.
Hendeklerin kazıldığı Güneydoğu bölgesinde ise belediye araçlarının bu işler için kullanıldığını ve belediye bütçesinin ‘’personel giderleri’’ altında belli yerlere aktarıldığı da artık herkesin bildiği sırlardan bazıları…
Dolayısıyla ülkemizin teröristlerle çetin bir mücadele verdiği bu zorlu dönemde, yüzde yüz başarıya ulaşmak için terörle mücadele boyutu büyük bir önem kazanmaktadır…
Bu açıdan yapılması gerekenlerden biri de, terörü destekleyen ‘’milletvekillerinin’’ dokunulmazlık bahanesinden kurtarılarak, Milletin vicdanında hak ettiği cezai yaptırımın yargı mercilerince uygulanmasıdır.
Vekillik adı altında terör sözcülüğü yapanların, genç zihinleri zehirlemelerine daha fazla izin verilmemelidir. Bilinmelidir ki, Batılın tasviri saf zihinleri idlal eder.
Ayrıca Kürt kardeşlerimizin siyasi tercihlerine ‘’bloke koymak’’ şeklinde tasavvur edilmesin diye gösterilen müsamaha, bu hukuk tanımayanları daha da cüretkâr hale getirmiştir. Ülkenin bir kesiminde ise, tüm bu yapılanların hesabının sorulmuyor olması, günden güne haddi ve seviyesi aşan sözlerin zirve yapması, bir umutsuzluğa ve endişeye sevk etme riski bulunmaktadır.
Hülasa, bu ülkede her kim, gayri hukuki bir tavır sergilemiş ise, gereğinin yapılması, kamu vicdanının yara almaması için en büyük bir zorunluluktur.
Şehit haberleriyle yüreklerimizin dağlandığı bugünlerde, Meclis’imizde terör propagandası yapanların bu cüreti, acımızı bir kat daha artırmıştır.
Rabbim, Devletimize zeval vermesin, Milletimize birlik ve beraberlik versin, Ordumuzu muzaffer eylesin.
Selametle…