“TAVLANMAK”
Argo olarak da kullanılan “tavlamak” kavramının 13 anlamı olduğunu söylüyor Google amca…. Google amcaya çok güvenilmemekle birlikte bazen işe yaradığı yerler oluyor. Yağı havada ısıtmak, kıyılacak tütüne az su serpip yumuşatmak, özendirmek ve heveslendirmek gibi manaları var. Burada bizim ele alacağımız boyut argo alarak kullanılan manası olacaktır.
Hatırlayalım; iki gün önce metroda kitap okuyan bir genç düştü sosyal medyaya. “Tavlanmak” isteyen bir kız tarafından fotoğrafı çekilen ve “terlikli keko” olarak aşağılanan ve adının Ali Uçar olduğunu öğrendiğimiz bir idealist gençten söz etmek istiyoruz.
Şöyle bir soru soralım; Beğenilmek bir tercih midir yoksa sonuç mudur? Mesela “Terlikli keko” olarak tahkir edilen Ali Uçar’ın fotoğrafını çekerek sosyal medyada paylaşan kot pantolonu “yırtık kotlu” kız kime veya kimlere beğenilmek istedi?
“Terlikli keko” “yırtık kotlu” kız tarafından aşağılanan Ali Uçar metroda niye kitap okur? Ali’nin fotoğrafını çeken kız “tavlanmak” düşüncesiyle mi bunu yapmıştı? Veya kot pantolonu “yırtık” kız kime “tavlanmak” istiyordu?
Kitap okuyarak veya kitap okuyor “görünerek mi” kız “tavlanıyor?.
Fotoğrafı çeken ve sosyal medyayı dağıtan “yırtık kotlu” kız “tavlanmadığını mı” ispat etmişti, böyle yapmakla?
“Terlikli keko” şeklinde ifade kullandığına göre öyle anlaşılıyor, zahir….
Yoksa metrolarda genel olarak “tavlanma” metotlarından en çok kullanılan yolun “kitap okuyor” görünmek olduğunu mu söylemek istiyor, bu “yırtık kotlu” kız?
Veya kitap okuyor görünmek “tavlanmaya” müsait bir eylem ama metroda terlikli olmak mı “tavlanmaya” engel olarak görüldü? Yani Ali Uçar terlikli olmasaydı “yırtık kotlu” kız “tavlanacak mıydı acaba?”.
Meseleyi “tavlanmak” saikiyle mütaharrik olan “yırtık kotlu” kızlar açısından bakmaya çalışıyoruz. Kitap okuyan Ali Uçar açısından ele almadık. Ali, meramını hem sosyal medyada hem de bir TV kanalında gayet veciz bir şekilde ifade etmiştir. Milletimizin aslî hüviyeti olan ve kitap medeniyetinin mensubu olan bizlere unuttuğumuz veya unutturulan temel ihtilacımız (alışkanlık değil) “oku” (okuma değil) emrini hatırlatıyor “terlikli” Ali.
ÜLKEMİZİN BÖYLE ALİLERE İHTİYACI VARDIR VE BU GENÇ KARDEŞİMİZE MÜTEŞEKKİRİZ.
Her şartta, her zaman ve her yerde kitap okumayı bize hatırlatan “terlikli” Ali’ye minnettarız. Ama ne yazık ki, kitap okuyan Aliler nedret kanununa tabi… Yani oldukça az. Yok denecek kadar az….
Ne hazindir ki böyle….
Hürriyet gazetesinin sahibi olan ve bir zamanlar “fikri idam edeceğim” diyen Sedat Simavi “sayesinde” “tavlanmayı” tercih eden kızlarımız günümüzde çuval çuval…. Hürriyet gazetesi ve benzerleri de “yırtık kotlu” kızlarımızın “sabah duası” gibi….. Seyrediyorlar ve “besleniyorlar”…
Ayakkabı alamayan ama kitap okuyan Alilerimizin” metroda yolculuk yapmasına mecbur bırakan ve bizim de içinde bulunduğumuz bu topluma yazıklar olsun.
Ali’nin metroda yolculuk yapmak zorunda olmasından hepimiz sorumluyuz.
“Tavlanmak” isteyen kızımızdan da…..