Ömer İnal
Ömer İnal Tarihi bir seçimden geriye kalanlar...

Tarihi bir seçimden geriye kalanlar...

Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde nelerin yaşandığına bir göz atmak üzere yeniden o günlere dönüp bakmanın faydalı olacağı kanaatindeyim..işte o süreçte yaşananlar:

ilk olarak Selahattin Demirtaş ile başlayalım, kendisi her ne kadar danslı-manslı sloganlar, gezi parkından verdiği mesajlar ve Başbakan Erdoğan'a Kılıçdaroğlu-Bahçeli benzeri bir hasmane tavır sergileyerek, sol-seküler kesimden oy kapma derdine düşmüş olsada, "Tek Millet, Tek Bayrak Hitler söylemidir" çıkışıyla kucaklayıcı olmaktan öte, ayrıştırıcı propagandasıyla azınlığa hitap ettiğini kendi diliyle ikrar etmiş oldu...

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı adayları henüz açıklanmadan önce; "adı yolsuzluğa karışmamış, dürüst, halkı kucaklayan bir aday"  tarifinden sonra, MHP'nin çatı aday teklifine sıcak bakmış ve sonrsında Ekmel beyin adayları olduğunu açıkladığında bir çok CHP'li üst yönetici dahi adaylarını TV'lerden öğrenmek durumunda kalmış, Hem adayı, hemde belirleme sürecini beğenmeyen parti içi muhalefet kazan kaldırma düşüncesine girmiş olsada, malum süreç onları da bu duruma boyun eğmek durumunda bırakmıştı...

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı aday belirleme sürecinde adayda olması gereken özellikleri sıraladığında, aklı sıra Başbakan Erdoğan'ın aday olamıyacağını ima etmiş lakin sıraladığı özelliklerden sonra "ithal aday" ile karar kılması durumunu Başbakan, Kılıçdaroğlu'nun neden aday olmadığını, neden çekindiğini, bahsettiği özelliklere kendisinin haiz olup olmadığını sorarak, Kılıçdaroğlunu bir kez daha kendi sözleriyle vurmuş oluyordu...

MHP, çatı aday formülünün mucidiydi, zaten bu işi, hesap kitap işleriyle nam salmış olan Bahçeli'den başkasından beklemek çok yanlış olurdu...Çizdiği, sağ ve sol kesimi temsil eden biri büyük biri küçük iki üçgen ve bu iki üçgen arasına oturan çatıya benzer bir çizgiyle bir anda gündeme oturdu çatı aday söylemi....

Ramazan Ayı boyunca neredeyse hiç görünmedi Bahçeli, bu durumu Başbakan Erdoğan, Ramazan içinde yaptığı mitingde de dile getirdi  ve "Bahçeli'yi göreniniz varmı?" şeklide bir soruyla gündeme taşıdı... Bayramın gelmesiyle beraber ise nihayet Bahçeli ekranlarda görünür oldu, bayramlaşma toplantıları vesilesiyle yaptığı konuşmasıyla, devamlı  surette Erdoğan'a yüklendi, israil'in Filistin halkına yaptığı zulmü haykıran Erdoğan'ı Türkmenler'e aynı hassasiyeti göstermemekle suçladı lakin Türkmenlere giden MİT TIR'larını sözlerinin devamında hiç mi hiç kullanmadı...

İsrail'in Filistin'e saldırmasıyla, eş zamanlı olarak CHP-MHP  ve paralel yapının olmadık bahanelerle hükümete orantısızca saldırmaya başlaması,  yaklaşan seçimlerde halkın cevap verilecek merkezleri daha net gösteriyordu...Nitekim fiili gazeteceliği bitmiş, internet ortamında yayın hayatına devam eden bir gazetenin attığı manşet, çok tepki toplayacak ve Başbakanda tepkisini miting meydanında halka anlatacaktı....

Bu dönemin belkide en unutulmaz anları, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'nin, ortak adaylarının ismini telaffuz ederken yaşadıkları zorluktu; "Ekmeloğlu, Emsaleddin, Ekmaleddin, İslamoğlu.." vb ifadeleri halkın tebessüm etmesine vesile olan gelişmelerdi...  Durumu bir nebze olsun kurtarmak ve CHP-MHP liderlerine bir jest yapmak isteyen çatı adayları ise "bana Ekmel diye hitap ederler" diyerek isim telaffuzu konusunda yaşanan sıkıntıya pratik bir çözüm bulmuş oldu... sloganlarındaki "ekmek" ise sosyal medyada günlerce espri malzemesi haline dönüştü.. Mevcut durum karşısında bir gazetecinin seçim sloganının eleştirilerine olan tepkisinin ne olduğu sorusuna; "Mizah güzel şey değil mi, Allah aşkına... Biraz da milletin eğlenmesi lazım, Mesala; Ekmek istiyorsan Ekmeleddin, lavaş istiyorsan Mansur yavaş, lahmacun istiyorsan Selahattin Demirtaş" demek suretiyle, işi "gırgıra vurmak" tabiriyle kurtarmaya çalışmıştı..

Ekmel Beyin, Mehmet Akif Ersoy'un mezarını ziyareti  esnasında İstiklal Marşı için söylediği talihsiz sözler de, epeyce tartışılan bir konu olacaktı.. Lakin Ekmel Beyin bu sözlerine itiraz etmesi üzerine, Başbakan Erdoğan söz konusu olayın görüntüleri, miting meydanlarını dolduran kalabalığa dev ekranlardan göstermek suretiyle cevaplayacaktı...

Ekmel Beyin yaptığı gaflarda kenara atılacak cinsten değldi... Kemal Kılıçdaroğlu için Kemal Alemdaroğlu şeklindeki sözü, üniverstede hocalık yaptığı yıllarda kürsüsünü kapatan Kemal Alemdaroğlu'nun, Ekmel Bey'in bilinçaltında derin izler taşıdığı izlenimi veriyordu.. Daha sonra yine başka bir yerde, eski Ak partili bakan olan Ertuğrul Günay için "Ak partili bakan Ertuğrul Özkök" ifadesini kullanması, Ertuğrul Özkök'ün, Ekmel Beyin zihninde nasıl bir yer edindiği merak konusu oldu..  Konuyla ilgili Başbakan da mitinginde "Ak partili Ertuğrul Özkök lafını duyan o gazeteci kalp krizi geçirmiştir heralde" ifadeleriyle yapılan gafın boyutuna dikkat çekmiş oldu...

Tarihi seçim süreci, iyisiyle kötüsüyle bu şekilde tamamlanmış oldu, Kazanan daha çok demokrasimiz oldu, ülkemiz oldu, özellikle çevremizdeki diğer ülkelere baktığımızda, bunun kıymetini bir kez daha anlamamız ve şükretmemiz gerekir... Rabbim ülkemize zeval vermesin....

Sevgide Kalın, Hoşçakalın....

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer İnal Arşivi