Hamdi Bağcı
Hamdi Bağcı Anadolu Selçuklu Devleti ve Yeni Türkiye’de Konya

Anadolu Selçuklu Devleti ve Yeni Türkiye’de Konya

Konya önemli bir medeniyet merkezidir, önemli bir kavşaktır. Bu özelliğini Roma’da, Babil’de, Bizans’ta, ya da bir başka medeniyette önemli bir merkez olmasından almaz.

Konya İslam Medeniyeti ile parlamıştır. Konya İslam Medeniyetinin Batı’ya, Anadolu’ya kök salmasında, bu toprakların yurt edinilmesine ve kıyamete kadar Müslümanların İnşa Allah bu toprakların hâkimi olmasına katkı yapması ile ünlenmiş bir şehirdir.

Birçok kenti gezerken Roma dönenimde, daha öncesinde bu şehirlerin çok parlak yıllar yaşadığını görürsünüz ama Konya öyle değildir.

Elbette Roma döneminde de, diğer birçok etkin medeniyet dönemlerinde, başta Hititler olmak üzere bilebildiğimiz bütün geçmiş medeniyetlerde de Konya önemli bir yaşam merkeziydi bu tamam ama

Konya aynen Mekke gibi, Medine gibi, Küfe gibi, Semerkant gibi ve birçok İslam Medeniyet Merkezi olan tarihi şehirler gibi İslam’ın bir yeryüzü dini olma sürecinin önemli aktör şehirlerinden olmakla ününü kazanmıştır.

Konya bir İslam kentidir, İslam Medeniyetinin merkezlerindendir.

Tarih Kitaplarında klasik olarak, kuruluş 1077, bitiş ise 1308 olarak Anadolu Selçuklu Devleti anlatılır. Oysa bu yanlış bir bilgidir, Anadolu Selçuklu Devleti Müslümanların Anadolu’ya ayak basması ile kurulmuş ve Avrupa’ya adım atmaları ile devam etmiş, bununla birlikte de halen devam eden bir medeniyettir, devlettir ve etkisi ile süreci belirleme gücü ile bir kısa tarihe sığacak basit bir devlet değildir.

Anadolu Selçuklu İmparatorluğunu bizim çok iyi anlamamız gerektiğini düşünüyorum. TRT Diyanette geçen gün “Anadolu Selçuklu Medeniyeti”  adıyla yayınlanan çok güzel bir belgesel izledim. Bu belgeselde Konya’nın iç kalesi, Alâeddin Tepesini çevreleyen kale surları ve içerideki müştemilat, köşk, Alâeddin Camii ve Alâeddin Camiinin hemen arkasında bir kule, üç resimli film halinde aktarılıyordu. Belgesel gerçekten çok güzel bir şekilde Anadolu Selçuklu Devletini ve medeniyetini anlatıyor.  

Keşke Konya Büyükşehir Belediyemiz o bölgeyi tam o belgeselde olduğu gibi bir dizayn edebilse ne güzel olur.

Üçler Mezarlığının hemen arkasındaki araziye çok güzel bir İslam Medeniyet Merkezi yapılıyor, çok olumlu bir adımdır, çok olumlu bir iştir.

İşte bu açılan kapıdan Büyükşehir Belediyemiz yürümelidir, keşke şimdi de özgün bir mimari ile o Alâeddin Tepesi yeniden inşa edilse, Selçuklu Sarayı tekrar yapılsa, o kule yapılsa, Cami tekrar restore edilse, kale yeniden yapılsa ve bir de Alâeddin Tepesindeki konferans salonu yıkılsa oraya Selçuklu Mimarisi ile Selçuklu Medeniyet Merkezi yapılsa, Konya Büyükşehir Belediyesi medeniyetimize müthiş hizmet etmiş olur.

Selçuklu Devletini tanımamız gerekiyor. Mesela Selçuklu Devleti neden özellikle Sinop’u ve Antalya’yı, Alanya’yı aldı? Neden Alanya Kalesinin içine hem tersane yapan hem de saray yapan I. Alâeddin Keykubad Alanya’ya ve Sinop’a özel ilgi gösteriyordu?

I. Alâeddin Keykubad’ın babası olan Sultan I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in Sinop’u ve Alanya’yı neden özellikle fethettiğini de iyi anlamak gerekiyor.

Gidin araştırın bakın, Sinop Kalesinin içine de aynen Alanya kalesinde olduğu gibi bir tersane yapılmıştır. Bir taraftan Karadeniz’e bir taraftan ise Akdeniz’e açılan Selçuklu Devleti Sinop ile Alanya arasına da tamamen güvenli yollar inşa etmiştir.

Sivas, Malatya, Kayseri, Erzurum, Kars, Aksaray, Konya, Konya üzerinden de yine güvenli bir şekilde İzmit’e kadar olan bölgenin tamamen güvenli olmasını sağlamıştır.

Bu da İran, Hindistan, Çin ve Arap yarım adasından gelen ve Avrupa’ya giden ticaret kervanlarının tamamen Anadolu’yu ve Selçuklu topraklarını kullanmasını beraberinde getirmiştir. Karadeniz ile Doğu Akdeniz’in güvenliğini tamamen Selçuklu Devleti sağlıyordu.

Ve ardından da zenginlik geldi, Selçuklu Devleti Anadolu’ya dönemin en üst düzey üniversitelerini açtı, Karatay Medresesi, İnce Minare Medresesi de dahil olmak üzere Konya’da Selçuklu Döneminde yüze yakın medrese olduğu biliniyor.

Necmeddîn Dâye, Ahmed bin Mahmudi Tûsî el-Kâniî, Ahi Evren, Bahaeddin Veled, Aşk Sultanı Mevlânâ Celaleddin-i Rumi, Sadreddin Konevî, Necmeddin İshak, Muhiddin Arabî, Hacı Bektaş Veli gibi isimler Konya’ya ve diğer Selçuklu illerine gelmişler ve Konya’yı ve Anadolu’yu bir medeniyet merkezi haline getirmişlerdir. İlmin, irfanın merkezi haline getirmişlerdir.

Tabi Selçuklu Devleti ile ve medeniyeti ile ilgili bütün ayrıntıları burada yazamayız ama şunu bilmemiz gerekiyor, Anadolu Selçuklu Devleti olmasaydı Osmanlı İmparatorluğu olmazdı, Anadolu Selçuklu Devleti yıkılmamıştır, Osmanlı İmparatorluğuna dönüşmüştür. Şundan emin olabilirsiniz bu topraklarda Selçuklu Medeniyetini kuracak irademiz olmasaydı Osmanlı İmparatorluğunu da kuramazdık ve medeniyetimizi bu günlere taşıyamazdık.

Şimdi işte bunun bugün çok iyi anlaşılması gerekiyor. Gidin Osmanlıya bakın, Osmanlının insan kaynağı tamamen Konya idi. Konya’nın oluşturabildiği siyaset, Konya’nın oluşturabildiği bilim, ilim ve irfan Osmanlı’nın İstanbul’u almasına olanak sağladı ve Balkanların İslamlaşmasını beraberinde getirdi.

Tabi Konya dememi yanlış anlamayın, Karaman’da Konya’dır, Aksaray’da Konya’dır, Malatya’da Konya’dır, Sivas’ta Konya’dır… Konya ehli Sünnet inancı ile donanmış, onurlu ve bu topraklara bağlı, yiğit, devletine, milletine bağlı, ihanet etmeyen insanımızı temsil etmektedir.

İşte bu coğrafyada oluşan medeniyete bugün Türkiye’nin ve dünyanın çok ihtiyacı var ve bu ne yazık ki ticaret olmadan olmaz, ekonomi olmadan olmaz, irfan olmadan olmaz, ilim olmadan olmaz, güçlü ordu olmadan olmaz.

Ve Selçuklu olmadan Osmanlı olunmaz…

Gün Selçuklu Medeniyetini anlama ve insanlığın ihtiyaç duyduğu bu medeniyeti dünyaya hâkim kılma günüdür.

Gün Selçuklu’nun bize anlattıklarını anlama ve bunu dünyaya yayma günüdür…

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hamdi Bağcı Arşivi