İsmail Yaşa
İsmail Yaşa Sözde sanatçıların fakirlik edebiyatı

Sözde sanatçıların fakirlik edebiyatı

Fakirlik inanan insanlar için sabredilip kazanıldığında öbür dünyada mükâfatı büyük olan oldukça zor bir imtihandır.

Allah azze ve celle hikmeti gereği bu dünyada kimilerini fakir ve kimilerini de zengin yaratmıştır.

Zenginlerin imtihanı da farklıdır ve hatta bazen zenginlik sınavı fakirlikten daha zor olabilmektedir.

Yokluk içindeyken sürekli Allah’ı hatırlayan insanların varlığa kavuştuklarında Allah’ı unuttukları ve sanki hiç ölmeyecekmiş gibi dört elle dünyaya sarıldıkları çok görülmüştür.

Bazıları para kazanma işiyle o kadar meşguldür ki namaz kılmaya dahi fırsat bulamaz.

Rabbim bizleri varlıkta da yoklukta da kulluğun hakkını veren ve imtihanı kazananlardan eylesin.

Nüfusunun kahir ekseriyeti Müslümanlardan oluşan ülkemizde fakirlerin büyük çoğunluğu da her şeye rağmen Allah’a isyan etmeyen, vatanını ve milletini seven, “Allah devletimize zeval vermesin” diyen insanlardan oluşur.

“Millet aç” diyerek halkın hayat pahalılığı sebebiyle hükümete isyan ettiğini öne süren muhalefetin bu asılsız iddiasını ispat için sahneye çıkardığı kişilerin gerçekte hali vakti yerinde olan sahtekârlar olmasının sebebi de fakirlerimizdeki tevekkül bilincidir.

Halkı sürekli hor gören ve “göbeğini kaşıyan adam” gibi benzetmelerle aşağılayan, “Benim oyumla dağdaki çobanın oyu bir mi?” diyen kerameti kendilerinden menkul sözde sanatçılar ve yazarlar seçimlere doğru yine sahnedeler.

Sosyal medya paylaşımlarında sürekli hayat pahalılığından ve halkın geçim sıkıntısı çektiğinden, insanların mutsuz ve umutsuz olduğundan vesaire bahsederek, bunun sorumluluğunu da mevcut hükümete yüklüyorlar.

Oysa kendilerinin pahalılıktan etkilenmeleri ya da fakirlerin çektiği sıkıntılardan haberdar olmaları asla söz konusu değil.

Fakirlik edebiyatı yapmalarının ve söylemlerinin duyarlılıkla falan da uzaktan ya da yakından ilgisi yok.

Fakirler onlar için yalnızca sömürü aracıdır.

Garibanın halinden anlamazlar.

Çünkü yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarındadır.

Fakirin bir yıllık kazancını kendileri gibi kalburüstü zenginlerin gittiği bir lokantada tek bir öğün yemekte gözlerini dahi kırpmadan harcayabilirler.

“Yahu; günahtır, bu kadar para bir yemeğe verilir mi?” deyip o parayla birkaç fakirin sıkıntısını gidermeyi hiç akıllarına dahi getirmezler.

Halkın fakirliği ve geçim sıkıntısıyla ilgili yazıp çizdiklerinin ve söylediklerinin hepsi bağlı oldukları ve nemalandıkları ideolojiye hizmet içindir.

Tüm hesapları sürekli karanlık tablolar çizerek ve umutsuzluk pompalayarak vatandaşın kafasını karıştırma üzerine kuruludur.

Fakirleri düşünen ve ekmeğini paylaşan yine o hor gördükleri dindar ve inançlı insanlardır.

Sabrı, şükrü kanaati, helali ve haramı bilen insanların kendilerine mikrofon uzatıldığında söylediklerine tahammül edemezler ve mevcut hükümeti eleştirmedikleri için onlara hakaretler yağdırmaya başlarlar.

Oysa o insanlar, maymunluk yaparak kısa sürede zengin oldukları için kendilerini bir şey zanneden ve aslında zırcahil olan sözde sanatçılardan daha bilgili ve bilinçlidirler.

Mevcut koşullarda yaşadıkları sorunlara ülkeye geçmişin karanlık günlerini ve güçsüz koalisyon hükümetlerini vaat eden muhalefetin çözüm bulamayacağının farkındadırlar.

28 Şubat sürecinde bankaların içinin kimler tarafından ve nasıl boşaltıldığını, borçlarının milletin sırtına yüklendiğini unutmamışlardır.

Gelecek yıl yapılacak seçimlerde -Allah korusun- bir kaza yaşanır da “Güçlendirilmiş 28 Şubat İttifakı” sandıktan zaferle çıkarsa en büyük kaybeden ne yazık ki fakirler olacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Yaşa Arşivi