Sosyal Medya İmparatorluğu
Geçen gün, Ordu Üniversitesinde okuyan bir arkadaşımla konuşurken konu, Orhun Yazıtlarından açıldı. Arkadaşım, haklı olarak neden bu anıtı bizlerin değil de yabancı bilim insanlarının bulmasından dert yandı. Haklıydı, bu anıtları yapanlar bizim atalarımızdı fakat, maalesef o ecdadın torunları olan bizler, kendi mirasımıza bile sahip çıkamadık. Belki de sırf bu yüzdendir ki, bizim sahip çıkamadığımız anıtları, başkaları sahiplendi. Evet, anıtlar ilk bulunduğu zaman kimse bu yazıtların Türkçe olabileceğini düşünmedi bile. En çok kabul gören görüş, yazıtların eski farsça olmasıydı. Her ne kadar günümüzde bu anıtların Türkçe olduğu ispat edilmiş olsa dahi, hala yazıtların farklı dillerde olduğunu savunanlar da var. Oysaki, o yazıtlarda Bilge Han bize: “Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye gece uyumadım, gündüz oturmadım. Aç milleti doyurdum, çıplak milleti giydirdim. Fakir milleti zengin kıldım. Az milleti çok kıldım. Dört bir tarafa ordu sevk ettim. Devletimi değerli kıldım” demişti. Atalarımız böyle yaparken acaba biz bu ata nasihatine ne kadar uyuyoruz, bunu düşünmek gerekir bence…
Bu günlerde en çok konuştuğumuz mesele, hiç şüphesiz sosyal medya konusudur. Haksız da değiliz. İlk önce, ABD’de yaşanan olaylar bahane edilerek Trump’ın tüm sosyal medya hesaplarının kapatılması, ardından da Whatsapp’ın malum sözleşmesi, tüm dünyanın dikkatini bu konuya yönlendirdi. Sosyal medya imparatorluğuyla ilgili eskiden çok şey yazılıp çizildi. Ama dünya, bu devin gücünü ilk defa gördü.
Karşımızda, tüm zamanların gelmiş geçmiş en büyük imparatorluğu var. Yaşadığımız çağ dolayısıyla, bu güce karşı koymamız imkansızdır. Bu imparatorluk gücünü kullanıcılarından ve geniş yayılmasından alıyor. Madem, ona karşı koyamıyorsak, bizde onunla savaşacak kendi sosyal medya ağlarımızı oluşturmamız gerekir. Dünyada kendi ağlarını oluşturan ülkeler var, fakat, şartlarımız onlarınkiyle aynı değil. Buna rağmen Türkiye, yerinde bir kararla yerli sosyal medya ağlarını oluşturmaya başladı. Evet, henüz yolun başındayız. Bu konuda çok eksiklikler var, ama, tüm bunların kısa zamanda ortadan kaldırılacağını umut ediyorum. Bu, biraz da bize bağlıdır. Yani, arz talep meselesidir.
Türkiye’nin resmi ve gayrı resmi kuruluşları bu konuda gereken adımı attı. Şimdi sıra bizdedir. Bizim vazifemiz, bu adımı daha ileri taşıyabilmemiz için oluşturulan yerli ağlarda aktifliğimizi arttırmaktır. Elbette, diğer ağları da kullanabilirsiniz, ancak, bu alanda bizimde var olabilmemiz için yerli sosyal medya ağlarımızı da yaşatmamız gerekir.
Doğrudur yerli uygularımızda sorunlar mutlaka olacak, ama, bu konudaki eleştirilerimizde de yıkıcı değil, yapıcı olmamız gerek. Yerli sosyal medya ağımızın geleceği bize bağlıdır. Tekrardan söylüyorum, unutmayın ki, bu imparatorluk gücünü, kullanıcılarından ve geniş yayılmasından alıyor. Durum böyle olunca da bize düşen gerekeni yapmaktır. Hatta şimdi yerli sosyal medya ağı olarak “Yaay” uygulamasını kullanmaya başlayabilirsiniz. Ben şahsen memnunum, sizin de memnun kalacağınızı düşünüyorum. Yapı olarak twitter’a benziyor ancak onda bile olmayan farklı özellikleri var. En önemli özelliği ise bize ait olmasıdır.