Hamdi Bağcı
Hamdi Bağcı Size Kürt Sorununun Nasıl Çözüleceğini Anlatacağım

Size Kürt Sorununun Nasıl Çözüleceğini Anlatacağım

Nereden başladılar biliyor musunuz? Her şeyden önce elimizden imanımızı aldılar… Dinimizi aldılar, Peygamberimizi, Kuran’ımızı aldılar.

Bilenler bilir KONDA bizim dağıtım şirketimizdir. Başta Yeni Haber gazetemiz olmak üzere, Yeni Şafak, Star gibi ulusal ve birçok da yerel gazeteyi başarı ile evinize kadar, işyerlerinize kadar buradaki kardeşlerimiz getirir.

Size her gün bu gazeteleri getiren kardeşlerimizden, dağıtıcı arkadaşlarımızdan, benim de sadık bir okurum olan, değerli Nuri Keklik kardeşim geçen gün bir çayımızı içmek üzere bizi ziyarete gelmiş.

Nuri Kardeşimiz Vanlıdır, Kürt’tür ve doğal olarak da bizim geçen günlerde yazmış olduğumuz bir yazımıza da alınmış.

Biz bu yazımızda “Kürtler artık nerede olduklarına karar vermeli” diyorduk.

Bize “abi siz bari oyuna gelmeyin, sesi çok çıkan birkaç çapulcuyu Kürtlerin temsilcisi gibi görmek bu ülkeye ihanettir” dedi.

İnanın yüzüme bir şamar gibi indi bu ifade.

Aman Allah’ım, hepimiz oyuna geliyoruz, evet hepimiz birilerinin istediği gibi davranıyoruz.

Devletimizde, siyasetimizde, medyamızda nasıl hareket etmemiz isteniyorsa öyle hareket ediyoruz.

Önce birkaç çapulcunun eline silah vererek onları bu ülkeye karşı isyana yönlendiriyorlar.

Sonra bu teroristlerin Kürt Kardeşlerimizin temsilcisi olduğunu bizlere lanse ediyorlar.

Önceleri Kürtlerin bile düşman olduğu ve belki silahlarından çıkan kurşunlarla en fazla da Kürt öldürmüş bu teröristler siyasete yönlendiriliyor.

Leninist, Marksist bir grup terörist bakıyorsunuz Kürt Kardeşlerimizin temsilcisi gibi ifade edilmeye başlanıyor. Buna Kürtler itiraz ediyor ama Kürtlerin sesi kesinlikle duyulmuyor.

“Bu Leninist, Marksist topluluk inançlı, imanlı Kürt kardeşlerimizi, evliya torunlarını temsil edemez”, diye bazı Kürt kardeşlerimiz itiraz etse de medya ne onların açıklamalarını görüyor, ne de bizlere gösteriyor.

Ve top yekûn bir çıldırmışlıkla Kürtler, Türkler, hepimiz bu teröristlerin Kürtlerin temsilcisi olduğunu kabul etmeye başlıyoruz.

Onlar da biraz taban bulabilmek için sanki dini konularda da hassasmış havası veriyorlar. Ve dünün Refah Partilisi Altan Tan gibi imanlı Kürtler bile gidip bu parti sanki Kürtlerin temsilcisiymiş gibi bu partiye giriyor.

İşte çıldırmışlık orada başlıyor ve bu günlere geliyoruz.

Nuri ile konuşurken bunun farkına vardım.

Elbette Türkiye Cumhuriyeti yanlış yaptı, kendince bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı profili çizdi ve bu çizgiye uymayan herkes bu ülkede dışlandı. Düşünün Âşık Veysel Şatıroğlu Ankara’ya sokulmadı, CHP’li Vali bırakın Âşık Veysel Şatıroğlu ile görüşmeyi, onun gibi köylülerin Ankara’ya giremeyeceği fermanını yayınladı.

O zamanın devleti, sadece Kürtleri değil, hepimizi asimile etti ve TC’nin belirlediği formata ne kadar uzaksan o kadar acı çektin.

Onların öğrettiği, Üstat Necip Fazıl Kısakürek’in “kurbağa dili” olarak ifade ettiği dili konuşmalıydın, onların istediği gibi yemek yemeli, içki içmeli, elbise giymeliydin.

Allah’a bile onların istediği şekilde inanmalıydın.

İşte bu formattan ne kadar uzaksan o kadar acı çektin, acı çektirildik.

Bunu kaçırdık, bunu unuttuk. Ve hatta tam da AK Parti iktidardayken unuttuk, bir paradoks bu biliyorum ama gerçek de ne yazık ki böyle.

Şimdi ne yapmalıyız?

Nuri Kardeşim, peki ne yapmamız gerekiyor, dedim anlattı.

“Abi önce galiba hepimiz yeniden iman etmeliyiz. Birbirimizden korkmamalıyız. Şeyhlerimizi, dini önderlerimizi devletimiz tanımalı. Bu Bayrak bizim, bu vatan bizim. Atalarımız Çanakkale’de birlikte Şehit olmadı mı? Kore’de, Kıbrıs’ta sırt sırta düşman bildikleri ile çatışmadılar mı? Birlikte teröre karşı, PKK’ya karşı mücadele etmedik mi?

Biz ortak yönlerimizi öne çıkarmalıyız. Bırakın isteyen istediği gibi konuşsun, bırakın isteyen istediği gibi yaşasın. Hep birlikte bu vatanı nasıl ileri taşıyacağız, bunun mücadelesini vermeliyiz.”

Nuri Kardeşim bir grup Kürt kardeşimiz ile birlikte geçen ay yaşanan Kobani terörizmi sonrası bir çay ocağında oturuyorlarmış. Orada bir iki tane yeni yetme delikanlı, “okulları şöyle yaktılar”, “bankaları şöyle yağmaladılar”, diye boş boş, biraz da memnun bir şekilde anlatıyormuş.

Bir Kürt ağabeyimiz, o delikanlıyı azarlamış, “arkadaş siz kimin vatanına zarar veriyorsunuz? Burası Kürdün de Türkün de vatanı. Hangi insanların mallarını yağmaladınız? Bu Vatan bizim değil mi? O okullarda Kürt çocukları eğitim görmüyor mu? Yakılan işyerleri, evler, dükkânlar Kürtlerin değil mi?

Boş boş konuşma, oyuna geliyorsunuz, kendi vatanınıza düşman oluyorsunuz, sonra kalkıp ağır halt işlemiş gibi bunu anlatıyorsunuz.” Demiş.

Netice itibariyle, bu vatan bizim ve yeniden iman etmek, yeniden vatanımızı, memleketimizi sevmek zorundayız. Devletimizde vatandaşını yeniden anlamak mecburiyetinde.

Yeniden iman etmeliyiz. Türkiye ya da Türkler hiçbir zaman ırk merkezli bir devlet kurmadılar. Bizim atalarımızın ismi Ali, Osman, Bekir, Ahmet…

Annelerimizin ismi Ayşe, Fatma, Hatice, Meryem…

Tek bir iman ettiğimiz güç var, O da yaratanımız, Mevlamız, Rabbimiz Yüce Allah (C.C.).

Kitabımız Kuran, önderimiz Muhammed Mustafa (SAV)…

Yapmamız gereken bir tek eylem var, oda yeniden iman etmek…

Yeniden kendimizi, özümüzü keşfetmek…

Çıkar yolumuz bu.

Kürt olsanız da, Türk olsanız da, CHP’li olsanız da, MHP’li olsanız da, AK Partili olsanız da başka çıkış yolumuz yok, yeniden kardeşliğimizi keşfetmemiz gerekiyor.

İrancılara, Amerikacılara, İsrailcilere, Rusyacılara karşı bir olmamız, Müslüman olmamız gerekiyor. Başka vatanımızın olmadığını hepimizin anlaması gerekiyor.

Evet, bana ister inanın, isterseniz de inanmayın, beni ister önemseyin isterseniz de önemsemeyin, tek bir çıkış yolumuz var oda yeniden Müslümanlığımızın, kardeşliğimizin farkına varmak ve şeytanın bütün ordularının desiselerine oyunlarına karşı hep birlikte imanımızı haykırmaktır.

Nuri Kardeşime teşekkür ediyorum ve inadına, bütün hainlere ve satılmışlara inat Müslümanlar kardeştir, Türk- Kürt kardeştir diyorum.

Allah’ım hepimizi kalleşlerin şerrinden korusun. 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hamdi Bağcı Arşivi