Ömer İnal
Ömer İnal Cumhurbaşkanlığı Sarayı…

Cumhurbaşkanlığı Sarayı…

Son günlerde muhalif cenahın en hit eleştiri konusu Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın maliyeti üzerine…  Konuyu bu kadar hararetle dile getirmelerini, ilk defa milletin çıkarlarını gözettiklerini düşünerek hayretle izlerken, zihnimizde canlanan mazi bu düşüncelere isyan etmekte geç kalmıyor…

Ülkeye 100 milyar dolardan fazla zarar veren ‘’Gezi’’ olaylarında ‘’gençlerin alnından öpen’’ zihniyet neden o dönemde halkın çıkarlarını gözetmeyi akıl etmedi?

Onlarca araç, otobüs, mağaza park bahçe yakılıp yıkılırken bu hassasiyet neden dile getirilmedi?

‘’Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na harcanan parayla kaç tane yaşam odası yapılır?’’ diye soruyorsunuz ya, peki ‘’Gezi’’ olaylarından dolayı buharlaşan milyarlarca dolarla kaç tane yaşam odası yapılırdı, siz hiç hesap ettiniz mi?

Ya da SSK’nın ‘’fazladan ödediği’’ bedellerle kaç tane yaşam odası yapılırdı?

Halk-ın TV’sine kanunsuzca aktarılan miktarlar ya da yurt dışı vakıflardan partiye yapılan ‘’yardım’’lar kaç yaşam odasına tekabül ediyor acaba?

17-25 Aralık olaylarının ülkemize verdiği zarar kaç yaşam odasını buharlaştırdı ülkemizden?

Batık bankaların kurtarılması için harcananlar kaç yaşam odası ederdi, ya da kaç tane yaşam odası dolu para, halkı dolandıranlar için harcandı?

Tüm bu sorulara hakkaniyetle cevap vermekten uzak olan gerek muhalif partiler gerekse de ‘’aydın’’ medya kesimi şimdi cumhurbaşkanlığı sarayı için harcanan paraya takmış durumdalar…

Bu hükümet iktidarı döneminde yüzlerce Adalet sarayı yaptı şimdi de cumhurbaşkanlığı sarayı yapıyor… Her ikisi de devletin malı… Biri adaletin gücünü temsil eder, diğeri ise devletin gücünü… Bu binalar Kimsenin özel mülkü değil, kimseye kalıcı da değil… Şimdi Saray’ın birini eştiriyor olmanızın tek sebebi başında cumhurbaşkanlığı yazıyor olmasından, yani Recep Tayyip Erdoğan’ın kullanacak olmasından… Yani Erdoğan’ın şahsına duyduğunuz nefret, bulunduğu makamı ve yaptığı her işi değersizleştirmek adına her türlü karalamayı kendinizce mübah görüyor olmanızdan…

Bundan 12-13 sene önce IMF’den 1 milyar dolar borç para alabilmek için hükümetin büyük çaba göstermiş olmasına karşın IMF’nin krediyi geciktirmesini  ‘’Ne istedilerse yaptık’’ manşetleriyle duyan halk tedirgin olurken şimdilerde ülkemize sığınan mültecilere harcanan 5 milyar dolar civarındaki miktarı gururla dillendiriyor… Nerden nereye geldiğimizi bilecek kadar bilinçli bir halk var… Ekonomik zayıflığın mahcubiyetiyle iki büklüm olan devlet adamlarımıza yabancı liderlerin ezici tavırları karşısında rencide olmuş, dik durma özleminin içinde bir uhde olduğu bir halk var… Attığınız hamasi nutuklar, maziyi hatırlayan halkın yüzünde sadece bir tebessüme sebep oluyor, biz bu günleri çok bekledik diyen manidar bir tebessüme…

Yeni Türkiye, eskiden olduğu gibi içine kapanık, neme lazımcılık anlayışını çoktan koparıp atmış, geniş ufkuyla geleceğin şekillenmesinde rol alan bir ülkedir… Orta doğunun güçlü ülkesi olarak kadim medeniyetimizin emaneti olan bölgelerde üstüne düşeni yapma idealinin hayat bulması için çabalamaktadır. Kaynakları sömürülmeye mahkûm edilerek sefalete maruz bırakılan ve bu düzenin devam etmesi için çatışmaların eksik edilmediği coğrafyada, çaresizliğin kader olmadığını, makûs talihin yenileceğini yüksek sesle haykıran bir ülke olan Türkiye,  bu coğrafyanın beyni olacak ve bölge insanının da kalbi Türkiye’de atacak bir noktaya hızla yükselmektedir…

İşte bu noktada cumhurbaşkanlığı sarayı bu vizyonun bir sembolüdür,  bu politikaların merkezidir, değişen devlet anlayışının bir yansımasıdır… Bölgeyi kaderine terk eden Türkiye’yi temsil eden ‘’Çankaya’’  sığlığının yerini, hayalleri kadar olmasa da geniş, tarihi kadar olmasa da görkemli bir Cumhurbaşkanlığı Sarayı almıştır…  Böyle görkemli bir tarihten gelip böylesine görkemli bir geleceği inşa eden Türkiye’ye böyle görkemli bir Cumhur-Başkanlığı Sarayı yakışmaz mı?

Selametle… 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer İnal Arşivi