Selçuklular Türkiye’sinin FETÖ’sü Baba İshak
Latif Yerli
Anadolu’nun Türk yurdu olmasından beri, Anadolu da kurulan Türk devletlerine karşı birçok kalkışma, başkaldırı ve isyan olmuştur. Bunlardan Baba İshak kalkışması bugünkü Fetö yapılanmasına çok benzemektedir, ayrıca o dönemin güneydoğu ahvali bugün ki güneydoğu ahvalini andırmaktadır. Bu yazımızda Baba İshak’ın ayaklanmasının nasıl gerçekleştiğini ve Türkiye Selçuklularını nasıl güçsüz duruma düşürdüğünü anlatacağız.
Samsat’a bağlı Kefersut köyünde Baba İshak adında bir vaiz. Aslında Orta Asya’dan gelen bir Türkmen şamanıdır. Henüz gençlik çağlarında şöhret kazanmayı ve mürid toplamayı kafasına koymuş olan Baba İshak Kefersut köyünde kendisine bir cahil takımı kurmuş fakat az bir mürid ve taraftarla ortaya atılırsa etkili olamayacağını yalancılığının hemen ortaya çıkacağını düşünmüştür. Bir gün ansızın ortadan kaybolmuştur.
Belli bir zaman sonra Amasya ilinde adı işitilmiştir. Burada çobanlık yapan Baba İshak yaptığı çobanlık karşılığında gelen hediye ve erzakları kabul etmiyor, mütevazılık maskesine bürünüyordu ve kendini sofu olarak tanıtıyordu. Açlık ve susuzlukla kendisini terbiye ederek sürekli oruç tuttuğunu iddia ediyordu. Her zaman gözü yaşlı, gönlü tasalı, vücudu zayıf idi. Bu son kurduğum cümle size birini hatırlatmıştır. Ama bu cümle olduğu gibi İbn-i Bibi’nin kaynaklarında yazmaktadır.
Böyle özelliklere bürünerek Baba İshak kendisine birçok mürit topladı ve Selçuklu Devletini alttan alta eleştirmeye başladı. Bu olaylar Kösedağ savaşından önce Meyafarikin (Diyarbakır Silvan Sancağı) ve Mardin Sancağı biat etmeden, Harran ve Resülayn’da Harezmler ve Germiyanlar tarafından yaşanan karışıklıklar sırasında olması, bugünkü; Suriye, Kuzey Irak ahvaline ne kadar da çok benzemektedir.
Baba İshak’ın insanları aldatıcı özellikleri ve aldatış şekli Fetö liderine çok benzemektedir. Baba İshak sofu görünmesiyle halkı çok çabuk kendine inandırmış önce halk onun evliya olduğuna inanmış ve halktan birçok sorunlu insanlara muska yazmaya başlamış, bu şekilde müritleri giderek artmıştır. Nihayet köyden çıkarak yakın tepe üzerinde tekke kurmuştur, orada ibadetle meşgul olduğunu söylemiş ve kendini dünya işlerinden el çekmiş gibi göstererek açlık susuzluk ve hastalık dertleriyle boğuşuyormuş gibi gösteriyordu. Birkaç müridinden başka kimse onu göremiyordu. Tabi bu sırada Baba İshak köylere şehirlere hatta Şam diyarında bulunan Harzemlilere müritler göndererek Sultan Gıyâseddin’in hareketlerini, yaşayış tarzını kötülemeye uğraşıyor ve Onun şarap içtiğini iddia ediyordu. Bu gibi sözlerle halkın hassasiyetini kullanarak kendisine asi topluyordu.
İbn-i Bibi Selçuknamesi’nde aynen şu şekilde geçer: “Müritlerinden birini Kefersut tarafına birbaşkasınıda Maraş cihetine gönderdi: Bunlara: Falan gün ve falan saatte, kendisine sevgi ve bağlılık gösterenlerin atlarına binerek Gıyâseddinülkesindeki şehir ve kasabaların fethine yürümeleri için emir vermelerini tembih etti. Baba’nın adını işiten ve kendiyle birlikte müfsitlerin köklerini kazımak için elele verenler birçok ganimetlere konacaklar, Ona uymak istemeyenler, hiç aman verilmeden öldürüleceklerdi. Bu iki mürit, aldatıcı mürşitlerinin işaretleriyle oiki vilayete gitmiş, telkinlerini bütün aşiretlere, köylere ve hanlara yaymışlardır. “ tabi devamında birkaç seneden beri isyan hazırlıkları başlamış belirtilen gün yaklaşınca Baba İshak’ın talimatıyla birçok asi tarlasını ve öküzünü satmış ve yerine at ve silah almıştı.
Baba İshak Kalkışması..
Nihayet bütün hazırlıklar tamamlanıp, müritlerine kendisini tamamen inandırmak için kendisini Allah’ın Resulü olarak tanıtıp yani peygamberlik iddia edip bunun bir cihat olduğunu hiçbirinin ölmeyeceğini ve şehit olacağını telkin ettikten sonra kalkışma başlamıştı. İlk önce Babanın doğduğu Kefersut’u ateşe vermişler, Baba İshak’ın buyruklarına boyun eğenlere hiçbir şey yapılmamış kalkışmaya direniş gösterenler hiçbir tereddüt ve korku duyulmadan öldürülmeye başlamıştı.
Kalkışmaya ilk müdahale kahramanlığıyla meşhur Malatya subaşısıAlişir oğlu Muzafereddin tarafından olmuştu fakat kalkışma durdurulamamıştı. Muzafereddin Malatya’ya tekrar dönerek bir gurup asker toplayıp tekrar müdahale etmiş ve yine muzaffer olamamıştı. Baba müridleri bu galibiyetlerle tekrar cesaretlerini arttırmışlar ve Sivas köylerini basmaya başlamışlardı. Halk Sivas’ta toplanmış Baba’nın müritlerine karşı koymuşlar bugünkü tabirle sokağa dökülmüşler fakat başarılı olamamışlar. Sivas bozgununda pek çok mal ve ganimet elde eden Baba’nın müritleri Sivas’taki birçok ileri geleni ve devlet görevlilerini öldürmüşlerdi. Baba müritleri bu sefer yönünü Tokat ve Amasya’ya çevirmişlerdi. Tokat halkı bu isyanlara karşı koymuş fakat mağlup olmuşlardı. İsyan Amasya’ya gelen kadar büyümüş kudretli bir hal almıştı.
Tabi bunlar yaşanırken Gıyâseddin Keyhüsrev ihtiyaten Kubadabad Sarayı’na çekildi ve Amasya serdarı Mübarizeddin Hacı Armanşahı Baba İshak’ı bulmaya ve derdest etmeye yolladı. Hacı Armanşah Amasya’ya yetişir yetişmez Baba İshak’ı ve etrafında bulunan bir kısım kendisine çok bağlı müridini tekkesinde bastırmış ve hepsini Amasya’ya getirerek kale burçlarına astırmıştı. Bu haberi alan ve Amasya’ya ulaşan isyankârlar çok hiddetlendiler ve “Baba Resul Allah” diye naralar atarak taarruza geçtiler burada yaşanan çarpışmalarda Hacı Armanşah şehit düştü. Sultan Gıyâseddin acele Kubadabad’dan Erzurum’a haber yolladı. Erzurum da Moğol tehlikesine karşı hudut gönderilen orduyu acil bir şekilde geri çağırdı. Asker son suretle Sivas’ a geldi, tesisat ve mühimmatını arttırarak bir gün bir gecede Kayseri’ye yetiştiler. İsyankârlarda Kırşehir’in Malya ovasında toplanmışlardı. Selçuklu ordusu arkada paralı Frenk (Haçlı) askerleriyle yola çıktılar. İlk karşılaşmada haclı askeri saldırdı, ardından Selçuklu askeri saldırarak ilk hamlede dört bin isyankârı kılıçtan geçirdiler. Karşılaşma sonucunda birçok isyankâr öldürülerek cezasını bulmuştur.
Türkiye Selçukluları misli görülmemiş ve nizamı sarsmış olan bu müthiş dini siyasi hareketi bastırmış herkes bayram etmiştir. Sultan bu zafer üzerine her tarafa fetihnameler gönderdi, kumandanlara hediye ve hil’atler ihsan etti ve bu olay 1240 senesi Ekim ayında gerçekleşmiştir. Günümüzde yaşanan Fetö kalkışması yaklaşık 800 yıl önce yaşanmış olan Baba İshak kalkışmasına benzemesiyle tarihin tekerrürü olarak karşımıza çıkmıştır.
Kaynaklar
- Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul 1971
- İbni Bibi, Anadolu Selçuki Devleti Tarihi, (Çev. M. Nuri Gençosman), Ankara 1941