SEÇİM Mİ KOALİSYON MU?
Herkesin Ramazan Bayramı’nı tekrar tebrik ederim. Her ne kadar birebir ülkemizde olmasa da gönül coğrafyamızda yaşanan sıkıntı, acı, kan ve gözyaşı sebebiyle bayramlarımız buruk geçse de umudumuzu yitirmeden gelecek bayramların daha güzel günlerde yaşanması için gayret ve dua etmeye devam edeceğiz.
Bayram ziyaretlerinin temel konusu başlıktaki soruydu. Seçim mi, Koalisyon mu? Burada insanların tahminleriyle gönüllerinden geçenleri birbirine karıştırmakta olduklarına şahit olduk.
Benim gönlümden geçen Seçim yapılması. Bunun sebeplerini de daha önce yazdım. Hiçbir bahane bulmadan, halkın iradesine saygı duyulması gerektiğini baştan kabul ederek yeniden seçim olmasının daha hayırlı olacağını düşünüyorum. Çünkü 7 Haziran seçimlerinin halkın iradesini gerçek olarak yansıttığını düşünmüyorum. Büyük bir manüplasyon ile oyların kaydırıldığına şahit olduk. Bundan dolayı ben seçimlerde halkın gerçek iradesinin sandığa doğru şekilde yansımadığını düşünüyorum.
Ayrıca uzun süre tek başına Ak Parti iktidarına alışmış bir ülkeyiz. Bu dönemde diğer partiler meclis içinde veya dışında sürekli olarak muhalefette kaldılar. Bu seçimler sonrası ilk kez koalisyon ihtimali doğdu ve muhalefet partilerinin hükümete girme konusunda nasıl bir tavır sergiledikleri herkes tarafından görüldü. Siyasi bir parti kurup seçimlere girmenin en temel amacı iktidara gelmek ve ülkeyi yönetmeye talip ve istekli olmaktır. Muhalefet partilerinin ülkeyi yönetme konusundaki isteksiz ve ürkek tavırları yeniden seçim olması halinde halkın nazarından kaçmayacaktır. Ak Parti gitsin diyenler yerine neyin ve nasıl geleceğini ortaya koyamamışlardır.
Halkın iradesine saygı deniyorsa ülkenin açık ara birinci olmuş partisinin iktidar olması gereklidir. Bunun yok sayılarak bir iktidar formülünün tutmayacağı da ortaya çıkmıştır.
Seçim olmazsa ne olur? Bana göre Türkiye birkaç sene kaybeder. Hiçbir koalisyonun 4 seneyi tamamlaması muhtemel gözükmüyor. Bu kaybedilen yılların telafisi mümkün olmayabilir. Doksanlı yıllarda koalisyonlarla yönetilemeyen Türkiye Irak başta olmak üzere yakın coğrafyasında yaşanan ve kendisi için hayati önemi haiz konularda müdahil olamamış ve kendi iç çekişmelerinin kurbanı olmuştur. Bugün de aynı tehlike gündemde, güneyimizde Suriye’de yaşanan olaylara karşı yine iç çekişmelerle müdahil olamama riskiyle karşı karşıyayız. Türkiye’nin kendini çevreleyen bu kuşatmaya karşı aktif olarak müdahil olup oyunu bozması gerekir. Aksi halde telafisi imkansız zararlar doğacaktır. Ülkeyi yönetmeye talip tüm siyasi partilerin bunun farkında olması ve buna göre koalisyon görüşmelerinin yapmaları gerekmektedir. Yoksa bunun vebali ağırdır, tarih karşısında hesabı verilemez.