Savaş üzerine notlar
Rusya’nın Ukrayna sınırına asker yığmasından bu yana Ankara süreci Türkiye açısından gayet güzel yöneterek hem Kiev’le hem de Moskova’yla ilişkilerini dengeli bir şekilde sürdürdü.
İşgal girişimine karşı ilkesel tavrını net bir şekilde ifade etmekle ve NATO’nun pasifliğini eleştirmekle birlikte savaşla arasına mesafe koymayı başardı.
Barıştan, sorunların diyalogla çözülmesinden ve diplomasiden yana olduğunu gösterdi.
Bu arada, savaş başladı fakat hızlı bir işgal ve Kiev’de iktidar değişikliği bekleyen Putin’in evdeki hesabı çarşıya uymadı.
Rus askerleri hiç de beklemedikleri bir direnişle karşılaştılar.
İşgal güçleri adeta darmadağın oldu.
Rus ordusunun şaşkınlığı ve koordinasyon eksikliği Putin’in karizmasını çizdi.
Rusya’nın İdlib’de hain bir saldırıyla Türk askeri konvoyunu vurarak 34 kahraman askerimizi şehit ettiği günün ikinci yıldönümünde Ukrayna’nın Türkiye’den satın aldığı Bayraktar TB2’lerin Rus ordusuna ait konvoyları darmadağın ettiğini gösteren görüntülerin medyaya yansıması yüreğimizdeki yangını az da olsa soğuttu.
Bazıları Rusya’yla aramızın bozulmaması için Türk SİHA’larının Ukrayna’daki başarısının gizlenmesi gerektiğini savunuyor ancak açıkçası bu yaklaşımı doğru bulmuyorum.
Geçmişte birileri İran’ın ve Şii milislerin Suriye’de ve Irak’ta yaptıklarını eleştiren herkesi “Türkiye’yle İran’ın arasını bozmaya çalışıyor” diye susturmaya çalışıyorlardı.
Bugünlerde onların yerini “Türkiye’yle Rusya’nın arasını açmaya çalışıyorlar” diyenler aldı.
Türkiye Ukrayna’ya Bayraktar TB2’leri depolarında bekletsin diye satmadı.
Bunu herkes gibi Rusya da biliyor.
İkincisi, Putin’in askerleri İdlib’de verdiğimiz şehitleri “avlamakla” övünürken bizim şehitlerin intikamını bir şekilde almış olmanın sevincini yaşamaktan kaçınmamız için hiçbir sebep yok.
Sıradan vatandaşın duygularını ifade etmesiyle Ankara-Moskova ilişkileri bozulmaz ve üç-beş tweetle Türkiye savaşa çekilmez.
Ankara’da ne yaptığını bilen, gayet tecrübeli ve aklı başında yöneticiler olduğu sürece paranoyaya hiç gerek yok.
Bilakis SİHA’larımızın Suriye, Irak, Libya, Etiyopya ve Karabağ’dan sonra Avrupa’nın göbeğindeki bir savaşta Rus ordusuna karşı gösterdiği başarıyla gurur duymalıyız.
Savaşın ardından dünyada Bayraktar TB2’lere ilginin daha da artacağından hiç şüpheniz olmasın.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi Batı’nın ikiyüzlülüğünü bir kez daha gösterdi.
Suriyeli mültecilere kapanan kapılar Ukraynalılara ardına kadar açıldı.
Ukrayna’daki gelişmeleri seyircilere aktaran bir televizyon muhabiri, “Burası Suriye, Irak ya da Afganistan değil. Burası Avrupa’nın göbeği” diyordu.
Yani onların zihniyetine göre Ortadoğu’daki herhangi bir Müslüman ülkenin bombalanması problem değil.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, işgalin dördüncü günü yaptığı açıklamada, ülke dışından gelecek gönüllüler için yabancılardan oluşan bir birlik kuracaklarını söyledi.
İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss da Kiev’in bu adımını desteklediğini ve İngilizlerin gönüllü olarak Rusya’ya karşı savaşmak üzere Ukrayna’ya gidebileceklerini açıkladı.
Böyle bir çağrıyı herhangi bir Müslüman lider yapsaydı Batı tarafından anında “küresel teröre destek olmak” ile suçlanırdı.
Manchester City ve Everton futbol takımlarının sahaya Ukrayna bayraklarıyla çıkmasını alkışlayan FIFA, Mısırlı milli futbolcu Muhammed Ebu Tureyke’yi formasının altına giydiği tişörtteki “Gazze’ye sevgilerle” yazısını saha içinde gösterdiği için “spora siyaset karıştırdığı” gerekçesiyle cezalandırmıştı.
Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı haksız savaşa karşı çıkarken Batı’nın mide bulandırıcı çifte standardını da görmüyor değiliz.