Savaş Kapıda Mı Yoksa Savaşın İçinde Miyiz?
NATO Norveç’te düzenlediği tatbikatta Atatürk ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ‘düşman taraf’ olarak gösterdi. Bunun ortaya çıkması ile birlikte NATO tabii ki özür diledi. Ve en tabii yine personel hatası olduğunu ve görevlerine son verildiğini açıkladılar.
Yine dedim. Çünkü tarih tekerrür etti. Bundan 25 yıl önce yine bir NATO tatbikatında ABD tarafından atılan iki füze ile gemimiz vurulmuş ve maalesef beş askerimiz şehit düşmüştü. Ve Amerika yine defalarca özür dilemiş, bir sürü emir komutadan geçmeden ateşlenemeyen füzelerin personel hatası ile ateşlendiğini daha da vahimi bu personelin sarhoş olduğunu belirtmişlerdi.
*
Türkiye’yi neden mi abluka altına aldılar?
Türkiye, uzun yıllardır hazırlanılan 15 Temmuz gibi bir darbe girişimini atlattı. Yetmedi. Neredeyse bütün ordu komutanlarının içeriye alındığı bir dönemde El Bab operasyonunu gerçekleştirdi. İdlib, Afrin derken bölgede ki bütün terör örgütlerini temizlemeye kalktı.
Türkiye, Ortadoğu’da piyon durumundan sıyrılıp ipleri ellerine almaya başladı. Yıllardır tırnakları ile kazıya kazıya kontrol altına aldıkları coğrafyayı, korkulu rüyaları olan imparatorluğun mirasçısı Türkiye’ye teslim etmek istemiyorlar.
Karşılarında artık Kıbrıs’a çıkarma yapmak için gemi bulamayan bir ülke yok, gemi üretip başka ülkelere ihraç eden bir ülke var. Ekonomisi daha güçlü, savunma sanayisi atağa geçmiş, dış politikada, tarihinde ilk kez bu kadar etkili bir ülke var artık.
*
3.Dünya Savaşı kapıda mı yoksa farkında olmadan savaşın bizzat içerisinde miyiz?
Bu nasıl bir savaştan bahsettiğimiz ile alakalı sanırım. Ben kısa vadede fiili ve sıcak savaş çıkabileceğini düşünmüyorum. Arap baharı adı altında Mısır’ı, Libya’yı taşeronları ile birlikte işgal eden ve Suriye’de işgal uğruna yıllarca kan akıtan ABD sözde müttefiki Türkiye’nin bu kadar kolay lokma olmayacağının farkında. Bununla beraber psikolojik hatta soğuk savaş içerisinde olduğumuzu düşünüyorum.
ABD en azından fiili savaşa girmeden önce birkaç taktik dener. Ambargo uygulayabilir, ki bir vatandaş olarak şahsım adına bunu göze alırım. Terör örgütlerini şuanda da olduğu gibi besleyip üstümüze daha da azmış şekilde salabilir. Bu da zor ama aşılması imkânsız değil. Medya kanadı ile saldırıya geçer. Cumhurbaşkanı ve Türkiye aleyhine yayınlar ile kamuoyunu organize eder ve daha sert kararlar alabilir. ABD, Türkiye’ye girdiğinde karşısında Irak ordusu gibi bir ordu göremeyeceğini biliyor. Türkiye’nin içişlerinde birbirini yese de dış meselelerde tek yürek olduğunu biliyor. Keza 15 Temmuz’da bunu bir kez daha gördüler. Bunları deneyebilir. Fakat kısa vaade de sıcak ve fiili bir savaşa cesaret edemez.
*
Türkiye onlara göre haddini aştı. Bizim için ise prangalarını fırlatıp kenara attı..
Evet, yıllarca ellerinde kukla olan, her dediklerine evet diyen Türkiye haddini aştı. Boyun eğmek bir yana baş kaldıran, parmak sallayan, Osmanlı’yı hatırlatan Türkiye canlarını sıkıyor.
Yaptığımız antlaşmalar ile size çizdiğimiz sınırlar içerisinde kalın, biz ne istersek onu yapın dediler. Türkiye ise şunu dedi; ‘Ya olacağız, ya öleceğiz!’
Devlet Bahçeli’nin de dediği gibi; Biz 300 yıllık bir devlet değiliz. Gelecekleri var ise görecekleri de var!
Burası Irak, Afganistan değil, Suriye hiç değil. Türk milleti 15 Temmuz’da da gösterdiği gibi vatanın bir karış toprağını dahi kimselere bırakmaz. Bu dağlar, ovalar, ormanlar, şehirler bizim!
*
Bu durumda sade bir vatandaş olarak bize düşenlerde var.
İhtiyacımız olan; dürüstlük, samimiyet, ahlak, saygı, çalışkanlık, erdem ve her anlamda birlik. İşte Amerika en çok bundan korkuyor. Artık ele silahı alıp cepheye koşulan savaşların devri değil. Asıl savaş budur. Biz bu savaşı ekonomik özgürlük, kültürel çeşitlilik, sanayi ve yerli üretim ile kısacası çalışarak, üreterek, gelişip, geliştirerek vereceğiz ve kazanacağız.