Saldıran sadece İsrail mi?
Kudüs’ün demografik yapısını değiştirmek ve kenti tamamen Yahudileştirmek isteyen işgalciler mübarek Ramazan ayında Mescid-i Aksa’da namaz kılan Filistinlilere saldırdı.
Müslümanların ilk kıblesine pervasızca dalan İsrail askerlerinin vahşiliği, Mescid-i Aksa içinde ve çevresinde estirdiği terör, gelişmeleri yakından takip eden gazeteciler ve aktivistler sayesinde tüm dünyaya duyuruldu.
İşgalciler doğal olarak bundan rahatsız oldular ve gazetecileri hedef aldılar.
Anadolu Ajansı Ortadoğu Editörü Turgut Alp Boyraz ve iki meslektaşı işgalci askerlerin silahlarından çıkan plastik mermilerle yaralandı.
İsrail’in müttefikleri de vahşetin sesli ve görüntülü olarak dünyaya duyurulmasını mümkün olduğunca engellemek üzere derhal harekete geçti.
Başta Facebook, Twitter ve Instagram olmak üzere sosyal paylaşım siteleri Filistinlilerin paylaşımlarına sansür uygulamaya başladı.
Yapılan paylaşımlar silindi, işgalcilerin ihlallerini deşifre eden yeni paylaşımlar yapılması engellendi ve Filistinlilere ait yüzlerce hesap kapatıldı.
Basın ve ifade özgürlüğünü dillerinden düşürmeyenler, sosyal paylaşım sitelerinde Filistinlilerin seslerini dünyaya duyurmalarını engellemek için uygulanan sansür karşısında sessiz.
Kudüs’te yaşananların paylaşılmasına “Yayın ilkelerimize aykırı” diyerek izin vermeyen aynı siteler İsraillilerin kin, nefret ve ırkçılık dolu paylaşımlarını ise görmezden geliyor.
Bu vesileyle küresel çapta operasyon aracına dönüşen sitelerin gerçekte kime ve neye hizmet ettiklerini bir kez daha görmüş olduk.
Mescid-i Aksa’da namaz kılan Müslümanlara saldıran sadece İsrail değil.
İslam dünyası ne yazık ki içeriden ve dışarıdan büyük bir kuşatma altında.
Dört bir koldan hep birlikte saldırıyorlar.
Fakat aynı zamanda da Kudüs’teki direnişin dalga dalga yayılıp büyük bir intifadaya dönüşmesinden ve Müslümanların uyanışına vesile olmasından korkuyorlar.
İsrail, Filistin’in işgal altında olduğu gerçeğini unutturmak için her yolu denedi.
“İşgalin ilk tanıkları olan büyükler ölür, küçükler de zamanla unutur gider” diye düşünüyordu.
Aradan geçen onca yıla rağmen Filistinliler topraklarının işgal altında olduğunu unutmayacaklarını ve işgale karşı direnişten asla vazgeçmeyeceklerini her fırsatta gösterdiler.
İşgalcilerin hesap edemediği bir şey daha var ki o da şu:
Kudüs ve Mescid-i Aksa sadece Filistinlilere ait değil.
Bilakis tüm İslam ümmetinin…
Hz. Ömer’in ve Sultan 2. Abdülhamid’in emaneti.
Salahaddin el-Eyyubi’nin ve Şeyh Cerrah Mahallesi’ne ismini veren cerrahı Hüsameddin bin Şeferiddin İsa el-Cerrahi’nin bıraktığı miras.
Filistinliler unutsa bile Müslümanlar Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın işgal altında olduğunu hiçbir zaman unutmayacaklar ve peygamberlerinin miraca yükseldiği mescidi işgalden kurtarma mücadelesinden kesinlikle vazgeçmeyecekler.
İşgalci terör devleti ve müttefikleri, Kudüs’ün her bir köşesinde yer alan İslam’ın izlerini ve Müslümanların kalplerindeki Mescid-i Aksa sevgisini yok edemeyecek.
Netanyahu da bu gerçeği açıkça itiraf ediyor.
Bölge ülkeleri liderleriyle problemlerinin olmadığını fakat halkların kendilerine engel teşkil ettiğini söylüyor.
Ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar -Allah’ın izniyle- o engeli kaldıramayacaklar.