Şenol Metin
Şenol Metin Pısa skorları diyor ki;

Pısa skorları diyor ki;

ÖĞRETMENİN STAATÜSÜNÜ GELİŞTİRMEDEN HİÇBİR EĞİTİM PROJESİ BAŞARIYA ULAŞAMAZ!...

PISA olarak kısaltılan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) tarafından 1997'de geliştirilen uygulama uluslararası çapta üç yılda bir 15 yaşındaki öğrencilerin başarısını sınamaktadır. PISA çalışmasının amacı eğitim yöntemlerinde standartlaştırmayı ve gelişmeyi arttırmakla birlikte dünyada okul çocuklarının başarısını karşılaştırmak ve test etmektir. İlk kez 2003 yılında katıldığımız PISA 2018 sonuçları 3 Aralık 2019 günü açıklandı. 2003 yılında 41, 2015 yılında ise 72 ülke katıldığı PISA 2018 araştırmasına ise 79 ülke katılmıştır. Okuma becerileri, fen okuryazarlığı ve matematik alanında becerilerin ölçüldüğü araştırmada 2015’te okuma becerilerinde 50. sırada yer alan Türkiye, PISA 2018 araştırmasında 40. sıraya yükselmiştir. PISA 2015 araştırmasında matematik okuryazarlığında 50. sırada yer alan Türkiye, PISA 2018 araştırmasında 42. sıraya yükselirken PISA 2015 araştırmasında fen okuryazarlığında 54. sırada yer alan Türkiye, PISA 2018 araştırmasında 39. sıraya yükselmiştir. Puanlardaki iyileşmeye rağmen tablo endişe vericidir.

(http://pisa.meb.gov.tr/eski%20dosyalar/wp-content/uploads/2020/01/PISA_2018_Turkiye_On_Raporu.pdf adresinden 2018 raporuna ulaşılabilir.)

PISA skorları iyi durumda olan ülkelerde gördüğümüz bir şey var. Bu ülkelerde öğretmenin statüsü görece diğer ülkelere göre daha iyi durumdadır. Biliyorsunuz statünün sosyal statü ve ekonomik statü olmak üzere iki boyutu var. Öğretmenin ekonomik statüsünü geliştirmek için çok çaba sarfetmeliyiz, en iyi insan kaynağımızı en iyi ekonomik imkanlar ile eğitim hizmetine koşmalıyız. Tabi öğretmenin ekonomik statüsünü geliştirmek bir süreç ve bir ekonomik maliyeti var. Ama sosyal statüsünü geliştirmek çok daha kolay ve çok daha etkili. Bu amaçla geçen hafta içinde Gazi Meclisimiz kabul ettiği kanunla Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu kabul etti. Kanuna dair önemli eleştirilerimiz olsa da iyi bir başlangıç olarak görüyoruz.

Kamuoyunda çokça tartışılan süreci anlamlandırabilmek için kariyer, kariyer meslek ve öğretmenlik mesleğine dair kavram birlikteliğini sağlamak gerekir. 657 sayılı Devlet memurları Kanunu’nun 3'üncü maddesinde ‘Kariyer’ kavramı açıklanmıştır. Buna göre; devlet memurlarına, yaptıkları hizmetler için lüzumlu bilgilere ve yetişme şartlarına uygun şekilde, sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkanını sağlamaya kariyer denilmektedir. Yine 657 sayılı Kanun'un 36’ıncı maddesinde Kariyer meslekler ve özellikleri sıralanmıştır.

  1. Mesleğe girişte asgari öğrenim düzeyi olarak (en az lisans) öğrenime sahip olan,
  2. Özel yarışma sınavına tabi tutulmak suretiyle alınan,
  3. Her bir kariyer basamakları arası geçişte belli bir yetiştirme sürecine tabi tutulan,
  4. Yetiştirme sonrası yeterlilik sınavına tabi tutulan,

müfettişlik, uzmanlık, denetçilik, kaymakamlık, hakimlik, savcılık, dışişleri meslek memurluğu, murakıplık gibi meslekler kariyer meslekler olarak tanımlanmıştır.

Şimdi bu mesleklerin arasına öğretmenlik mesleğini de sayabileceğiz. Öğretmenlik Meslek Kanunu ile eğitim öğretim hizmetlerini yürütmekle görevli öğretmenlerin atamaları ve mesleki gelişimleriyle kariyer basamaklarında ilerlemelerinin düzenlenmesi amaçlandığının altı çizilmiş. Yine öğretmenliğin, "eğitim öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleği" olarak tanımlanmıştır. Kanunla öğretmenlik mesleği; aday öğretmenlik döneminden sonra "öğretmen", "uzman öğretmen" ve başöğretmen" olmak üzere üç kariyer basamağına ayrılmış. Basamaklar arası geçişte belli bir hizmet süresi, 180 ve 240 saatlik hizmetiçi eğitim ve yeterlilik sınavı kurgulanması kariyer mesleklerin genel kurgusuna uygun bir düzenleme olmuş. Ancak eğitim yöneticilerinin (İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinde çalışan şube müdürü ve müdürleri) kapsam dışı bırakması bir eksiklik olmakla birlikte giderilebilir.

Kariyer basamakları arası geçişin sınavsız olması gerektiğine dair medyada yazılar çıkıyor. Eğer öğretmenlik mesleğini KARİYER MESLEK olarak tanımlamak istiyor isek kariyer mesleğin tanımı gereği sınav zorunludur. Ama maksat öğretmenin özlük haklarında iyileştirme arayışı ise çerçeve farklılaşır. Yok eğer maksat bağcıyı dövmek ise o da ayrı bir kategori…

Öğretmenlik Meslek Kanununda uzman öğretmenlik için yüksek lisansın dikkate alınmasını olumlu değerlendiriyoruz. Öğretmenlerimizin lisansüstü öğrenim görmesi teşvik edilmeli. Ancak öğretmenlerin yüksek lisans eğitiminde eğitim kalitesini dikkate almadan sadece belgelemeye yönelik olma ihtimali korkutuyor. Doğu Avrupa ağırlıklı olmak üzere bazı üniversiteler için 'diploma fabrikası' kavramı vardır. Türk üniversitelerinin bu etiketi almasının vebalini kimse taşıyamaz. Pedagojik formasyonda zaten kötü bir imtihan verdik, tekrarına tahammülümüz yoktur. Yükseköğretim Kurulu, tezsiz programlarda öğretmenlerimizin yüksek lisans talebini karşılamak için üniversitelerimizden gelen program ve kontenjan tekliflerini öğretim üyesi sayısı, üniversitenin fiziki kapasitesi gibi hususlar çerçevesinde detaylı analiz etmelidir. Önceliğimiz kontenjan değil nitelikli eğitim olmalıdır. Öğretmenin mesleki gelişimine katkı sunmak birincil hedef olmalıdır.

Ahir kelam, tekrar edelim;

PISA Skorları göstermektedir ki, öğretmenin statüsü ile eğitim kalitesi arasında doğrusal bir ilişki vardır. Öğretmenin statüsünü iyileştirmeden hiçbir eğitim projesi başarıya ulaşamaz!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şenol Metin Arşivi