Öfke gelince akıl gider…
Aslında doğal bir duygudur öfke.
Bedenine, malına, inancına, ırzına ve sevdiklerine karşı bir tehdit algıladığında öfkelenen insan, güçlerini hareket geçirerek söz konusu tehdidi uzaklaştırmaya çalışır.
Ancak her ne kadar yaratılıştan gelse de öfke, kontrol edilmesi gereken ve haddini aştığında hem öfkelenen kişi hem de karşısındakiler için son derece tahripkâr olan bir duygudur.
Üzülerek ifade edelim ki günümüzde, bedeli ödenemeyecek, telafisi zor nice üzücü olaylar, öfke neticesinde ortaya çıkmaktadır.
Nice aile yuvalarının yıkılmasına, dostluk, akrabalık ve komşuluk ilişkilerinin bozulmasına öfke sebep olmaktadır.
Atalarımızın; “Öfke gelince akıl gider” sözü bu noktada oldukça mânidardır.
Her gün gazetemizin 3. Sayfasını, Ana Haber Bültenlerini kaplayan cinnet halleri, zor zamanlardan geçtiğimizin adeta bir vesikası haline geldi.
Trafikte yol verme kavgaları, yan baktın cinayetleri, kaçırma, taciz, hırsızlık olayları aldı başını gidiyor.
Aile kurumunun bu denli tahrip olduğu bir toplumda bu vakaların yaşanması elbette kaçınılmaz oluyor.
Anneler, babalar sabah işe gidiyor, akşam eve geliyor. Ve aile fertlerine gereken ilgiyi gösteremiyor.
İyi-kötü, güzel-çirkin, sevap-günah gibi önemli hasletleri ebeveynlerinden alamayan çocuklar, başlarına buyruk şekilde büyüyüp gidiyor ve yarım yamalak bir toplum oluşturuyor.
Bebeklerimizin eline avunsunlar diye tablet veriyor, çocuklarımızın önünde onları oyalayacak çizgi filmler açıyor ama yarım saat muhabbet etmiyoruz.
İlgilenmiyoruz onlarla.
Nevzat Tarhan’ın da dediği gibi ‘Ucuz çocuk bakıcısı’ televizyonlarla başbaşa bıraktığımız çocuklarımız, isyankar ruhlu bireyler olup çıkıyor.
En önemlisi, çocuklarımıza nasihat edecek sorumlulukta bireyler olmaktan çıktık biz.
Peygamber Efendimiz, kendisinden nasihat isteyen bir kişiye “Öfkelenme!” buyurmuş ve bunu üç defa tekrar etmiştir.
Elbette bir alev topunu andıran öfkeyi yutmak kolay bir iş değildir.
Ama Allah Resûlü’nün ifadesiyle, “Asıl pehlivan güreşte karşısındakini yenen değil, öfke anında kendini kontrol edebilendir!”
“Öfke baldan tatlıdır” derler.
Öfkeye kapılıp ne dediğini ve ne yaptığını bilmez bir halde savrulmak insanın kolayına gider.
Oysa aklı selim bir kimsenin öfkelendiğinde, sabırlı ve sağduyulu olması gerekir.
Velhasıl, marifet, güreşmeyi ve ezmeyi değil, öfke ile mücadele edebilmeyi öğrenmektir.