‘’O’’
Ey sevgili, ey güller efendisi!
şiirlerimin kırmızı gülü,
ve siyah yangını gözlerimin...
ey Peygamber, gözlerimin önündeki sessiz güneş
ey Sultan, Canım, Canan’ım!
nasıl yazsın kalem seni
ey ne kadar övsem seni az, Sevgili!
ey aşk! ey aşk! benim aşkım, Efendim.
adını fısıldayan nefesimde
ve şiirlerimde bir tatlı kokudur adın
ağzımda kalan o gülün.
benim şiirim tam değildir
senin dokunuşun olmaksızın.
ey Sevgili! en Sevgili!
ılık bir ırmağın suyudur adın,
kelimeleri,
derin, topraktaki kökler gibi,
sakin, yıldızlı gökyüzü gibi,
ürkek bakışlı, ceylanların gözleri gibi,
dikenli, gül ağacı gibi,
titrek, kelebeğin
kanatları gibi,
vahşi, süratli kaplanların
pençe izleri gibi,
hafif, yayılan
süt kokusu gibi,
gri, ulu bulutlardan inen
yağmurlar gibi,
hüzün yüklü, kederler ülkesi Türkiye’min
taze çiçekleri gibi,
denizin gözlerine yükselen ak köpükler gibi;
kelimesiz, kalpleri yakan
o yarıda kalan duaların ateşi gibi,
sessiz, kum tanesinin etrafına
acı ördüğü
inci gibi,
esnek, su kıyısındaki
söğütler gibi,
narin, örümceğin
iki dal arasına
dokuduğu ağ gibi,
bir mutlu şiirdir adın, ışığa, güne gülen
bu Muhammed’dir! bu Muhammed’dir ey! bu kurtuluştur gelen!..
Gönül güneşiniz hiç solmasın, makamınız Firdevs, dualarınız kabul, Kandiliniz kutlu olsun…