Hamdi Bağcı
Hamdi Bağcı Müsavat Bey İYİ Partide bir dinamizm yakalayabilir mi?

Müsavat Bey İYİ Partide bir dinamizm yakalayabilir mi?

Biliyorsunuz, İYİ Parti, 25 Ekim 2017 tarihinde Meral Akşener liderliğinde o dönemde MHP’den kopan ülkücüler tarafından kuruldu. İYİ Parti’yi bir nevi ülkücülerin iktidara tepkilerini dile getirebilmek, iktidarın alternatifi olabilecek bir siyasi yapılanmayı oluşturabilmek için kurduklarını da söyleyebiliriz. İYİ Parti öncesi MHP’ye yönelik FETÖ tarafından yapılan operasyonları, buna Sayın Devlet Bahçeli’nin direnmesini, bu sürecin doğal bir şekilde MHP’yi AK Partiye yaklaştırmasını, bunun içeride büyük kargaşalar oluşturmasını ve daha sonra da İYİ Parti adı altında yeni bir siyasi yapılanmaya gidilmesini siyaset bilimcilerin incelemesi gerektiğine inanıyorum. O süreç gerçekten önemlidir, özellikle onu belirtmek istiyorum.

Neyse işte aslında İYİ Parti’nin çok önemli bir özelliği ülkücü tabanın görüşünü dile getiren bir siyasi yapılanmaydı. Ama tabi kendi başına bir varlık gösteremeyeceği çok kısa zamanda görülmüştü. Bunun neticesinde de CHP’ye yaklaştı. Bu da partide bir savruluşu getirdi ve partiden ciddi kopuşlar oldu, tabanın büyük bir bölümü tekrar MHP’ye gitti, başka parti kuranlar oldu. Derken geçen yıl masayı dağıtma, masaya tekrar dönme polemikleri yaşandı, seçimler sonrasındaysa Meral Hanım CHP’den de uzaklaştı ve yerel seçimlerde bir varlık gösterilemeyince de partiden ayrıldı, genel kurulda göreve Müsavat Dervişoğlu geldi ve yeni dönem de böylece başlamış oldu. Şu anda her kesimin merak ettiği konu, Müsavat Dervişoğlu ile İYİ Parti’nin etkin bir siyasi parti olup olamayacağı hususudur, diyebiliriz. Müsavat Dervişoğlu, ne tür bir siyasi yapılanmaya gidecek? CHP’ye mi yakın olacak, AK Partiye mi yakın olacak? İYİ Parti güçlenebilecek mi? Yoksa küçülecek mi? Bu soruları İYİ Partililere sorduğumuzda çok açık yazıyorum çok olumlu bir yaklaşım göremiyoruz. Ama şu an için İYİ Parti’nin bir yol ayrımı sürecinde olduğunu da gözlemleyebiliyoruz. Bu noktada bir İYİ Partili dostuma mesela ne tür bir süreç beklediğini sordum, bana İYİ Parti’den ciddi kopuşlar olacağını ifade etti. Müsavat Dervişoğlu İzmirli bir siyasetçi. AK Parti’ye daha yakın olacağı ifade ediliyor. İYİ Partili dostumun Meral Hanımın da AK Partiye yakın olacağı için Müsavat Dervişoğlu’nu desteklediğini ifade ettiğini de buraya bir not olarak yazayım.

Meral Hanım’ın siyasette takip etmeye çalıştığı bir politika vardı. İYİ Parti’yi merkez sağın partisi yapmaya çalışıyordu ama başaramadı. Aslında Kemal Kılıçdaroğlu konusundaki çıkışında haklıydı fakat metodu yanlıştı. Sonuçta zaten haklı olduğunu seçimde gördük, AK Parti’nin en zayıf zamanında bile Kemal Kılıçdaroğlu kazanamamış oldu. Fakat Meral Hanımın metodu da İYİ Parti’yi bitirmiş oldu.

CHP’ye çok yakın olunmasının tabanın CHP tabanı ile birlikte hareket etmeye başlamasını beraberinde getirdi. Bu da İYİ Parti’nin bağımsız siyaset üretmesini imkânsız hale getirdi. Taban sabit kalmıyor, çok rahat bir şekilde başka partilere kayabiliyor. Zaten birçok İYİ Partili ile konuşurken bir Kemalist sosyal demokratla konuşuyormuş hissi yaşıyorsunuz. İşte bunun çok ağır bir sonucu ile yerel seçimde karşı karşıya kalmış oldu İYİ Parti. Tabanı konsolide edemediler, taban CHP’nin adaylarına oy verdi, İYİ Parti’nin çıkardığı adaylara özellikle büyükşehirlerde, kesinlikle oy vermedi İYİ Partili seçmen.

Şimdi işte tam da bu noktada Müsavat Dervişoğlu, İyi Parti'nin tabanını CHP’nin tabanından tekrar ayrıştırabilecek mi? Sorusu akla geliyor. Görüştüğüm İYİ Partililer bunu Müsavat Dervişoğlu’nun başaramayacağını düşünüyor. İYİ Parti’nin Marmara ve Ege Bölgesindeki tabanıyla Anadolu illerindeki tabanının fikri anlamda birbirlerinden ciddi ayrışmalar içinde olduğunu söyleyebiliriz. Anadolu’daki tabanın daha muhafazakâr bir ülkücülüğü savunurken, milli ve manevi değerleri önemserken, Ege ve Marmara’daki tabanın ise daha çok CHP tabanına yakın olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Bunun da beraberinde ciddi bir ayrıştırma getireceğini, Müsavat Dervişoğlu’nun Anadolu tabanı ile değil de Ege ve Marmara tabanı ile aynı çizgide duracağını ama AK Partiye de yakınlaşacağını öngörüyoruz. Bunun da İYİ Parti’de kimlik sorunsalını derinleştireceğini düşünüyorum. Neticede İYİ Parti’yi iyi günlerin beklediğini ne yazık ki öngöremiyoruz, diyebilirim. İYİ Parti, geleceğini arıyor ama geçmişte oluşan CHP'nin tabanı ile İYİ Partinin tabanı arasında hiçbir belirleyici çizginin olmadığı siyaset sürecinin ve bu sürecin oluşturduğu bagaj ne yazık ki İYİ Parti’nin kurumsal çalışmalarında sorun teşkil ediyor.

Tabi bu noktada asıl mesele Ülkücü tabanın bundan sonra hangi partide olacağı konusudur diyebiliriz. MHP’ye çok önemli görevler düşüyor. Eğer Devlet Bahçeli Bey, Anadolu’daki teşkilatlarını daha dinamik bir hale getirebilir, buralarda kurumsal yapılanmalarda bazı iyileştirmeler yapılabilirse bana öyle geliyor ki MHP’ye küsmüş birçok ülkücü MHP ile barışır. Şu anda teşkilatlar çok statik, onun için de açılım yapabilecek bir manevra kabiliyetleri yok, bu da demokratik ve geliştirici büyümeye yönelik bir yapının oluşmasını önlüyor. Bu değiştirilebilirse, teşkilatlarda daha dinamik insanlar görevlendirilebilirlerse MHP’nin gelecek seçimlerde yüzde 20’nin bile üzerine çıkacak çok önemli bir ivmeyi kazanabileceği çok net görülüyor. Türkiye’deki siyaset çizgisini belirleyecek bir kesim olduğuna inanıyorum ülkücülerin. Su akacak yolunu bulacak ama kilit noktada MHP duruyor, kapsayıcı, kucaklayıcı, fikirlerin rahat ifade edilebileceği istişare ortamları, güçlü il ve ilçe başkanları ile yeni teşkilatlar oluşturabilirlerse ülkücü tabanın MHP’de birleşeceğinin anlaşıldığını buraya bir not olarak yazabiliriz.

Önemli bir siyaset sürecine giriyoruz bu kesin. Yeni bir dönem başladı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in görüşmesi de sıradan bir olay değil. Süreci iyi yönetebilen partiler için çok önemli fırsatlar barındırıyor önümüzdeki günler.
Bugün de diyebileceğimiz bu kadar, Cumanızın mübarek olmasını diliyorum, sevgilerimi sunuyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hamdi Bağcı Arşivi