Şenol Metin
Şenol Metin Milli Refleksler ile Küresel Stratejiler Arasında Bir Seçim: 14 Mayıs 2023 Seçimleri

Milli Refleksler ile Küresel Stratejiler Arasında Bir Seçim: 14 Mayıs 2023 Seçimleri

2023 seçimleri çok farklı bir seçim olacak. Yol ayrımı;

2015-2022 tarihleri arasında Küresel Oligarşinin tüm kontrol araçlarını işlevsiz kılmayı başaran Türkiye, 2023 seçimlerinde bir tercihte bulunacak;

Ya 200 yıllık bir statü devam edecek,

Kontrol altında tutulan, yönetilen olmasa bile yönlendirilen ülke,

Ya da tarihi tekrar tabi seyrine döndürecek bir tercihte bulunacağız, müzakere edilen ülke statüsünü kazanacağız.

Bu noktaya kolay gelmedik;

Son 10 yıla kadar devlet iktidar alanı ile milletin talepleri arasındaki sosyo-politik gerilim çatışma boyutunda idi. 28 Şubatta talan ekonomisini yürütmekten tükenen bir devlet sistemi, soygunu maskelemek için siyasal ve toplumsal alanda otoriter çoğu zamanda totoliter irade sergilemekte idi. 2003’ten itibaren Erdoğan’lı yıllar ile birlikte bu vesayet aşama aşama geriletildi, vesayetin son aparatları da 15 Temmuz’da tasfiye edildi.

2010’da CHP’nin başına kirli bir operasyon ile getirilen Kemal Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz sonrasında hizmetiçi eğitimi hızla tamamlanarak sahaya sürüldü. Deniz Baykal döneminde milli bir çizgide bulunan CHP, Kılıçdaroğlu ile birlikte küresel bir güç merkezin temsilini üstlendi. Bu konumlanış 15 Temmuz sonrası süreçte pekişti, rutin ABD ziyaretleri ile derinleşti. Daha çok Sorosçu yapıların kontrolündeki bu odak, milli bir çizgiye konumlanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında mücessemleşen Milli Devlet iktidarına karşı CHP liderliğinde muhalefeti organize etti.

Bu organizede bu odağın elinde hazır bir aparat vardı. PKK ve O’nun siyasal kanadı HDP;

HDP, bu kurgulanan ittifak sisteminde muzakeresine bile ihtiyaç duyulmadan daima ‘elde var bir’ olarak sayıldı.

1991’de o günün CHP’si SHP ile kurduğu ittifak ile meclise taşınan o günün HDP’si HEP ile geçmişten bir ittifak deneyimi vardı. Bu ‘elde var bir’i rutinleştirdi. PKK’nın 30 yıllık terör hafızası nasılsa gözlerden kaçırılabilirdi.

2023 seçimleri ittifak kurgusu yönü ile 1991’e benzemektedir. İttifak kurgusunu diğer tarafında ise 1991’in MHP’si MÇP ile Refah Partisi’nin 1991 seçimlerinde kurduğu ittifak bugün Cumhur ittifakını oluşturan MHP ile Ak Parti ittifakının da ana omurgasını oluşturmaktadır. Tarih tekerrür etmektedir. İttifak kurgusunun küresel stratejiler tarafında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında mücessemleşen Milli Devlet iktidarına karşı CHP liderliğinde muhalefeti organizesinde ilk hamle;

MHP’yi ele geçirmek için 15 Temmuz öncesi operasyonlar yapan, ancak başarısız olan Meral Akşener’e bir parti kurdurularak CHP’nin toplumsal hafızadaki sol, seçkinci negatif imajı maskelenmeye çalışıldı. İYİ Parti’nin bu muhalefet grubuna eklemlenmesi ile siyasal analizlerin klasik sağ-sol eksen olarak tanımlanmış modeli işlemez hale getirildi.

Ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile parti içi iktidar mücadelesinde kaybeden Ahmet Davutoğlu ile Ak Parti’de bakanlık yapmış Ali Babacan’a 15 Temmuz sonrası Ak Parti’den koparılarak parti kurduruldu ve bu muhalefet grubuna dahil olması sağlandı. Kişisel husumetten kurumsal muhalaefet üretmenin zorluğu olsa da başarıldı.

Masa olarak tanımlanmaya başlayan muhalefet odağının lider partisi CHP’den zaman zaman bu 2 partinin oyu olmadığına dair eleştiriler gelse de bu 2 partinin Masa’ya eklemlenmesinin sayısal değil siyasal anlamı vardı. Ahmet Davutoğlu özelinde bu anlam, Masa’nın lideri CHP’ye yönelik son Jeremy Rıfkın’ın danışmanlığa getirilişi ile deşifre olan küresel oligarşinin desteğinin halkın gözünden kaçırılmasıdır.

Bu muhalefet odağına eklemlendirilen en ilginç parti ise 28 Şubatın mağduru kadrolarca oluşturulan Saadet Partisi’dir. Bu partinin de % 1’i bile bulmayan oyuna rağmen CHP içindeki bazı kadroların açıkça, bazı kadrolarınında örtülü muhalefetine rağmen Masa’da tutulmaktadır. Bunun da bir anlamı var.

Millet İttifakı olarak kendisini adlandıran Masa, İYİ Parti ile Masa’nın lideri CHP’nin sol geçmişini hafızalardan kaçırmaktadır. Saadet Partisi ile de CHP’nin 28 Şubatta oynadığı rol unutturulmaya çalışılmaktadır.

14 Mayıs 2023 sonrası için Saadet Partisinin bir rolü de, islamı ve müslümanları toplumsal yaşamdan dışlayan 28 Şubat uygulamalarına yönelik oluşacak toplumsal tepkiyi yönetmek olacaktır. Tabi 28 Şubattan ders alındı. Jakoben fransız tipi toplum mühendisliği uygulamalarına cesaret edilemeyecek ama daha soft ingiliz tipi toplum mühendisliği uygulamalarına çokça başvurulacak.

Kızılcık Şerbeti gibi, Ömer gibi TV dizilerini de bu stratejiye yönelik zemin yumuşatma olarak değerlendirmek gerekir.

Sorosçu yapılar tarafından yönetilen bu stratejide;

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında mücessemleşen Milli Devlet iktidarına karşı CHP liderliğinde muhalefetin organizesinde sayısal iktidar CHP ve HDP birlikteliği ile tesis edilmekte, diğer sağ ve mütedeyyin tanımlı partilerin ‘İYİ Parti dışında’ seçime yönelik her hangi bir sayısal desteği bulunmamaktadır.

Bu partilerin HDP destekli CHP iktidarını maskelemekten başkaca bir işlevi de bulunmamaktadır. Özetle;

2023 Seçimi Milli Refleksler ile Küresel Stratejiler arasındadır ve 2023 Seçimleri İngiliz tipi 28 Şubata onay vermektir.

Sizin tercihiniz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şenol Metin Arşivi