Macit Uluçamlıbel

Macit Uluçamlıbel

Mazluma Müslümanca baksak?

Mazluma Müslümanca baksak?

Vurduk, vuracağız, sizi yok edeceğiz, haritadan sileceğiz, intikam alacağız, füzeler yolda…

Eee?

İsrail’e birşey olduğunu gören duyan var mı?

Tehdit cümlelerinin ardından İsrail’in daha da azgınlaşması çevresinde bulunan ülkeleri kendi varlığına tehdit oldukları gerekçesiyle bombalamaya başlaması lakin asıl tehdit edenin hala bir hamle yapmaması…

Berbat bir tiyatro oyunu izliyoruz… Kaybedenin mazlumlardan oluştuğu, küçücük bebelerin katledildiği Gazzelilerin açlıkla, yıkımla, ölümle sınandıkları bir tiyatro… Sahne İsrail’in kafasına göre bir küçülüyor bir büyüyor… İzleyicilerse hepimiziz. Tüm dünya… Dana nereye kadar böyle devam edecek bu zulüm? Küçücük çocukları keskin nişancılar tarafından vurulması kimsenin yüreğini acıtmıyor mu? Bu zulmü yapanların insanlıkla alakaları olabilir mi? Din, ırk, dil ayrımı yapmaksızın bebelerin öldürülmesinin karşısında durmamız gerekmez mi?

Zulüm gören kim olursa olsun duruşumuz aynı olmalı.

Bakışımız mazlumun nereli olduğuna göre değişemez…

Birinci dünya savaşı öncesinde Osmanlıyı parçalamak isteyen batının Osmanlı topraklarında yeşertmeye başladığı ırkçılık tohumları günümüzde Osmanlı coğrafyasının başına koskoca bir orman olarak çıkmış durumda. Yüzlerce yıl ilayı kelimetullah davasıyla birlikte yaşayan ve hareket eden coğrafyayı ırk, aşiret, mezhep kavgalarına gark ettiler. Araplara Türkler sizi sömürdü diyerek yazdıkları tarih kitaplarıyla, bize Araplar sizi arkadan vurdular diye yazdıkları tarih kitaplarıyla son yüzyılda kin aşıladılar. Ne Araplar İngilizlere düşman ne biz… Ne garip değil mi? Yahu bu coğrafyayı yakıp yıkan sınırları yeniden çizen asıl düşmana kimse ses çıkarmıyor… Birbirimizi görmeye ise tahammül edemiyoruz. Bir asır öncesine kadar yan yana yaşadığımız Suriyeliler üzerinden gelmesinler gitsinler fırtınaları esiyor… Şarkıcı Teoman’ın yaptığı açıklama ise aslında herkesin yüzüne bir şamar gibi; “Taksim’de Norveçli sarışın çocuk görseler ‘harika’ diyecekler; Suriyeli kara kuruları görünce mahvoluyorlar. Ben hepsini tanıyorum, tam öyle demeseler bile içlerinden geçeni biliyorum. Benim için ‘Her yer Arap da oldu’ demek ırkçılıktır. Türkiye’ye aşırı göçten tabi ki rahatsızım. Yanlış ve plansız biçimde yapıldı bu işler, hâlâ devam ediyor. Ve bunun çaresi de yok artık. Uzun zaman geçti, o çocuklar artık burada büyüdüler. Onları geri göndermek biraz vicdansızlık olacak. Bir de bu bizdeki Suriyelilerden rahatsız olanların hepsi İngiltere’ye gitmek istiyor, İngiltere’nin Suriyelisi olmak için. Kendine hak gördüğünü başkasına görmüyor.”

Kendimize hak gördüğümüzü başkasına da hak görmezsek kemale eremeyiz.

Doğu Türkistan’da zulüm gören kardeşlerimiz de Hindistan’da zulüm gören kardeşlerimiz de Gazze’de katliama uğrayan kardeşlerimiz de sadece Müslüman oldukları için bu zulme uğruyorlar.

Biraz Müslümanca bakabilmemiz lazım…

Rabbim tüm mazlumların yardımcısı olsun…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Macit Uluçamlıbel Arşivi