Laf var icraat yok
Kabul ediyorum; tarihe meraklı bir millet değiliz.
Genelde tarihi çok konuşur fakat içerik olarak dolu değilizdir.
Tarihten örnekler verir ama örnek verdiğimiz şahsiyetin ne türbesine gideriz,
ne de bu kişi “zamanında ne yapmış” diye merak ederiz.
Tarihimizle övünürüz ama o günlerden bugüne kadar gelebilmiş tarihi yapıları hor kullanır ve gerekli ilgiyi göstermeyiz.
Tarih açısından çok zengin bir şehirde yaşıyoruz.
İslamiyet öncesi uygarlıklar da var İslamiyet sonrası uygarlıklar da…
Hal böyle olunca bu şehrin her tarafında tarih yatıyor.
Nereye bir kazma vurulsa adeta tarih fışkırıyor.
Geçmiş zamanlarda, üzerlerine beton dökülen tarihi yapılar bir inşaat çalışması ile ya da tesadüfi olarak toprak üstüne çıkıyor.
Yani geçmiş yıllarda tarihimizin büyük bir kısmı toprak altına gömülmüş.
İşin üzücü tarafı şudur ki: bu da bile bile yapılmış.
Misal; eski adliye ek binasının altından koca bir saray kalıntısı çıktı.
O yıllarda değerli mimarlarımızın yaptığı tarihi yapıların büyük bir kısmı yok edilmiş.
Günümüze ulaşanlar da belli zaten…
Belli başlı camiler, birkaç medrese, biraz da türbe…
Koskocaman Anadolu Selçuklu Devleti başkentinden geriye kalanlar sadece bunlar.
Büyük bir medeniyetin beşiği dediğimiz o yılların Konya’sından bugüne ulaşabilenler sadece bunlar…
İyi ki bu tarihi yapılar ulaşabilmiş diyoruz.
Bu yapıları da maalesef gerektiği gibi koruyamıyoruz.
Kimi üzerlerine sprey boyayla sevgilisinin adını yazar…
Kimi, saçma siyasi söylemler karalar…
Kimi taşını çalar…
Hatta kimi çöksün diye tabiri caizse tarihi yapının gözüne bakar.
Bu durumlarla alakalı, kanun mu çıkar ya da yönetmelik mi bilemem ama artık bu olumsuz durumlara karşı caydırıcı cezaların uygulanması gerekir.
Tarihe sahip çıkmak bu kadar zor olmasa gerek.
Hatta tarihe sahip çıkanların yanında yer almak hiç zor olmasa gerek.
Bu şehrin tarihi önemli. Sahip çıkalım. Koruyalım. Sonra bizim tarihimize başkalarının sahip çıktığını görmek sokak ağzı ile söylüyorum; “pis koyar.”
Allah’ım tarih sevgimizi artırsın.