Kurban belli katil kim?
Kurban Bayramı ile birlikte uzun bir tatili de geride bıraktık. Bayram ve tatil kelimesinin yan yana gelmesine kulağımız aşina olalı çok oldu. Öyle nerede eski bayramlar geyiği yapacak değilim. Çünkü o eski bayramlar biz yeterince hakkını veremediğimiz ve zarifliklerini kaybetmemek için sessizce kenara çekildiler. Bize de kurbanı kaça aldın, kaç kilo et çıktı geyikleri ve sosyal medyadan yapılan arsız paylaşımlar kaldı…
Kurban Bayramı döviz fiyatlarındaki artış, ülkenin ekonomik anlamda içinden geçtiği süreç ve elbette ahlâksız, ikiyüzlü fırsatçıların canımızı sıkmasıyla geçti. Sosyal hayat ve eş-dost ziyaretlerindeki bir kısım muhabbetleri duyunca insan neredeyse bayramı fırsat bilip tatile gidenleri haklı bulacak(!) Bayramlarımızı özellikle yaz mevsimine denk geldiği günlerden beri kaybetmeye başladık, bundan sonra da zor dikiş tutacak gibi…
Oturduğumuz yerden kuru kuruya eleştiri yapmak kolay ama yine bayramda tatile gitme psikolojisini anlayamıyorum. Burada aslan payı elbette vicdansız, gözünü para hırsı bürümüş patronlarda. Çalışanına yıllık izin vermeyen ya da izin yerine işimiz yoğun, iznin parasını vereyim diyen patronlar bu manzarada etkili. Öte yandan yıllık izni olan, patron, memur vs. olanların bile bayramı tatile çevirmesini anca kendi vicdanlarına bırakabiliriz. Kurbanı kendin kesmek yerine bir vakfa bağışla. Hatta yurtdışına gönderirsen daha da ucuza gelir, bir yandan da tatile devam et. Vakıflarda artık işi biliyor. Kesilen kurbanla ilgili video çekip, kurban sahibine göndermeye başlamışlar. Hizmette sınır yok, yeter ki bedelini ödeyin.
Sosyal medya üzerinden bayram mesajlarına falan da alıştık ama insan bir kere alçalmayı görsün bu noktada hiçbir sınır tanımıyor. Yapılan mezarlık ziyaretinin fotoğrafını paylaşıp, bilmem kim ile duygusal hissediyor diye durum yapmanın, hatta daha da ileri gidip mezarlıktan canlı yayın yapmanın nasıl bir mantığı var inanın merak ediyorum. Ondan sonra biz niye bu haldeyiz diye düşünüyoruz. Bu kadar saçmalamanın, doğru yoldan çıkmanın olduğu bir yerde yaşadıklarımızın bir kısmı az bile. Neyse fazla düşünüp beynimizi yakmalım. Elimizdeki Amerikan malı telefonla, Amerikan malı sosyal medya hesaplarıyla kahrolsun Amerika yazıp, kendimizi rahatlatalım(!)
Döviz artışından zam şeklinde nasibini alan son şey ise kıymalık et çektirme fiyatları oldu. Geçen kurban 50 kuruşa çektirdiğimiz etin kilosu bu bayram yüzde yüz artışla bir lira olmuş. Erinmeden biraz da yüzsüzlük yaparak(!) bunun nedenini sordum. Etin çekildiği makinenin dövizle alındığını öğrendim. Makinenin haline baktım hiç de yeni durmuyordu, en az beş senelikti. Bu pişkinlik, yüzsüzlük karşısında elbette bir cevap veremedim, sözde esnaf adına ben utandım.
Kurban olan şey belli, başta yüzlerce yıllık değerlerimiz, geleneğimiz, ahlâkımız esnaflık onuru vb. Aslında katil de belli. Fazla uzakta aramaya gerek yok, biziz… Biz bu çelişkili halimizle, birkaç dakikalığına bile bu gidiş nereye diye sormadan freni boşalmış kamyon gibi yaşamaya devam ettiğimiz sürece daha çok kurban veririz, son olarak da kendimizi kurban ederiz…