Doç. Dr. Ömer Akdağ
Doç. Dr. Ömer Akdağ "KOŞUN !"

"KOŞUN !"

1949'da İsmail Habib Sevük şunları yazmış;

"Bizim Türkçemiz 40-50 sene önce diğer Türk lehçeleriyle müşterek kültür dili olmaya başlamıştı. Gaspıralı İsmail'in Kırım'da çıkardığı Tercüman'ı biz kolayca okuyorduk. Büyük düşmanın (Sovyetler Birliği-Rusya) en korktuğu şey buydu. Şimdi bizim yeni kelimelerimizi (ulus, budun, olanak, olasılık vs) enn hareketli tehalükle (heyecanla) yaymaktaymış.

Düşmanı bu kadar sevindiren şey, bizi derin deni düşündürmelidir.

Riyazî (matematik) tabirleri öğretilirken 'çarpay, böley' denildi.

Bu uyduruk tabirlerin sahiplerine her uydurdukları telime için 6 lira ödendi.

Nazım Hikmet de öte yandan bağırıyordu;

'Koşun, kurşun dökmeye çağırıyorum"......

İşte böyle lisanımızın canına okudular.

Dilimizin köküne kibrit suyu döktüler.

Tangırtılı ve tungurtulu bir dil ile Türk milletinin enerjisini heba ettiler.

Türk kültür ve irfanına kast edenleri baş tacı ettiler.....

Diyoruz ki,

Artık uyanalım.

Mevlana'ya anlamak için lisana ihtiyaç var.

Yabancı dilden önce kendi lisanımızı gerek bize...

Türkçeyi öğrenmeden başka dile abanmak güldürür başkalarını....

Kendimize güldürmeyelim başkalarını.....

Başkalarına da gülmeyeyelim.

LEWİS....

Yakın tarihimizle alakalı tespitlerde "yabancı" kalemler daha objektif ve isabetli teşhisler koymuşlardır.

Mesela bunlardan birisi Lewis'tir.

Lewis diyor ki;

"Yazının latinleştirilmesi fikri, farklı sebeplere dayanmakla birlikte, Mustafa Kemal'in politikasına iyice uyuyordu. O'nun görüşüne göre Latin alfabesi Azerbaycan Cumhuriyeti ile bir bağdan ziyade Osmanlı'ya karşı bir engeldi. Güründüğüne göre, yeni yazıyı öğrenip eskisini unutmak suretiyle, geçmiş gömülüp unutulabilcek ve yalnız yeni Latin harfleri Türkçede ifade edilen fikirlere açık yeni bir nesil yetiştirilecekti" (Bernard Lewis).

Başka bir ifadeye ihtiyaç var mı?

Tabii okuyana.

Görene...

Köre ne?

MİRAS

Osmanlı Devleti, kendisinden önceki Türk devletlerinin siyasi, idari, askeri ve sosyal sahadaki kültür mirasını devralmıştır.

Özellikle Anadolu Selçukluları ve İlhanlı Devleti’ne ait teşkilat ve kanunlar Osmanlılar için başlıca örnek olmuştur.

Selçuklular da birçok müesseseyi kendilerinden önceki Türk-İslam devletlerinden mesela Abbasilerden almışlardır. Abbasiler ise Emevilerden iktibas etmişlerdir.

Keşke Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde kadim türk kültürü red edilmeseydi.

Yüzlerce yıldır kullanmakta olduğumuz güzelim Türkçeleşmiş kelimelerimiz (milli, devlet, defter, millet, imkan, şart, cevap vs) 1930'lu yıllarda katletilmemiş olsaydı.

Ne kadar güzel olurdu yüzbinlerce kelimeden meydana gelen güzel Türkçemiz.

Olanak, olasılık, yanıt, kanıt, yargıç, koşul, dürtü gibi nesebi gayri sahih kelimelere mahkum olmazdık.

Hele şu dürtü lafı yok mu?

Sanki hayvana dürtüyor gibi.....

Yazık ettiler güzelim lisanımıza.....

Talihsiz yıllardır Türk milleti için 1930'lu yıllar.

Kelimelerimizin ve kültürümüzün kahrolduğu yıllar....

Lisanımıza yeni kelimeler girecekti elbette.

Ama yüzlerce yıldır kullanmakta olduğumuz kelimeleri kovarak olmamalıydı.

Bizim olan kelimeleri kovuldu, yerine çiğ kelimeleri dayatıldı Türk efkarına....

Günümüzde bir liseli ingiliz gencinin yüzyıllar önce yaşamış Şekspir'i okuyup anladığı gibi biz de okur ve anlardık İtri'yi.......

Ve sahip olurduk lisanımıza.....

Şayet irfan buhranı yaşamasaydık tek partili dönemde....

Ah keşke

Keşke....

Önceki ve Sonraki Yazılar
Doç. Dr. Ömer Akdağ Arşivi

YAZI

02 Ocak 2017 Pazartesi 09:01

DUA

19 Aralık 2016 Pazartesi 09:04