Konya'nın 4. Başbakanı
Ahmet Davutoğlu'nun başbakan olmasıyla beraber, Konya'da ayrı bir sevinç, çoşku ve heyecan yaşandı..Konya için büyük bir gurur kaynağı oldu.. Yeni Türkiye'nin mimarı olacak, büyük restorason hareketinin lideri, şanlı tarihimizle harmanlanmış vizyon ile çevre ülkelerin hamisi olan Türkiye'nin başbakanlık koltuğu artık hemşehrimiz olan Başbakanımız Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'na emanetti.. Kendisine bu kutlu yolcuklukta başarılar diliyor, Yolu açık, Rabbim yar ve yardımcısı olsun diyoruz..
Ahmet Davutoğlu'nun başbakanlık yarışında, mevcut bilgi birikimi, dünya siyasetine karşı vizyonu, gerek islam dünyası ve gerekse de Türk dünyasına ilişkin duruşu diğer adaylardan daha önde olmasına vesile oldu.. Ve bu yarışta önde olduğu ufak detaylardan daha önceden sezilmiş ve dile getirilmişti.. Bununla ilgili 6 ağustostaki yazımda bu konuya şu şekilde değinmiştim:
"Ben, Bu bağlamda Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim mitinglerini, Konya ile bitirmesinin siyasi bir anlamı olduğu kanaatindeyim, zira Erdoğan icin seçim mitinglerinde, İstanbul devamlı suretle nihai nokta olurdu ve bu görkemli mitingler büyük bir gövde gösterisine dönüşür, ve seçime dair de büyük bir ipucu niteligi taşırdı. Şimdi bu mitingler serisinin konya ile son buluyor olması, son derece tarihi bir günün arefesinde, başbakanlığa burdan veda etmesi, tesadüf değil bilakis bilinçli şekilde yapılmış bir programın eseridir. Zira bizde bir ata sözü der ki; ip koptuğu yerden bağlanır.. Yani başbakanlığın koptuğu nihai nokta burası ise, onun bağlanacağı noktada buradan olacaktır.. Başbakanın buradan cumhurbaşkanligina, bakan Davutoğlu'nun ise yine buradan başbakanliga gidecek şeklindeki bir yorum kafanızda oluştu ise hiç şaşırmayın, biraz sabırlı olun ve bekleyin derim..."
*********
Konya'nın Başbakanları
Konyalı işadamı Rahim özkaymak kısa süre önce gazeteci Yavuz Donat'la e yaptığı sohbette "Dört Başbakan çıkardık... Ne kadar sevinsek azdır" diyor...
Necmettin Erbakan ve Ahmet Davutoğlu olmak üzere iki isim biliyoruz, 3. ve 4. isimler kim?
Hemen Sadi Hoca'yı Hatırlatıyor...
-Prof. Dr. Sadi Irmak..
-Konya'dan milletvekili seçildi... senatör seçildi
-17 kasım 1974-31 mart 1975 tarihleri arasında BAŞBAKANLIK yaptı...
-Kurduğu hükümet güvenoyu alamayan Sadi Irmak yeni, hükümet kurulana kadar 3.5 ay başbakanlık yaptı..
-Türkiye'nin ilk güvenoyu alamayan Başbakanı...
-12 Eylül 1980'den sonra Danışma meclisi üyeliğine atandı... Danışma Meclisi Başkanlığı yaptı...
1-)Prof. Dr. Necmettin Erbakan
2-)Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu
3-)Prof. Dr. Sadi Irmak;
4-) ?... peki dördüncü isim?
Rahim bey anlatmaya başlıyor: "Adnan Menderes'in dedesi Hacı Ali Paşa Konyalı...Konya'dan Aydın'a göç etti" diyor ve ekliyor "oğlu Aydın Menderes Konya milletvekili değilmiydi?" Aydın Menderes: "Biz köken itibariyle Konyalıyız" sözlerine atıfta bulunarak Konya'nın çıkardığı 4 Başbakanı bizlere aktarmış oluyor...
*****
Pensilvanya Notları
Okyanus ötesinden gelen beddulara yeni bir versiyon eklendi, bu seferde yine üçüncü kişiler üzerinden "yeminleşme" metodu olarak öne çıkarken söz konusu sohetten bazı bölümler şu şekilde:
"Yürekleri varsa, Hakkımızda iddia edilen şeylerin onda birini irtikâp etmişsek, onda bir, denen şeyleri çalmışsak, ihaleye fesat karıştırmışsak, yalan söylemişsek, iftirada bulunmuşsak eşlerimiz, hepimizin eşi ebediyyen boş olsun! Ebediyyen boş olsun! Ebediyyen boş olsun! Allah’a inanıyorlarsa, Allah’ın kitabı olan Kur’ân’a inanıyorlarsa, Kur’ân’da başta Bakara suresi olmak üzere, evlilikle alakalı münasebetler, talakla alakalı münasebetler, îlâ ile alakalı münasebetler, en ince detayına kadar anlatılır, bunlara inanıyorlarsa ve yürekleri de varsa, bu dediğim şeyi deyiversinler."
Bu açıklamaları dinlerken aklımıza hemen bir ata sözümüz geliyor: "bekara hanım boşamak kolay"... Bu sözlerin sarfedileceğini tahmin etmiş olacak ki arkasından açıklamalara şu şekilde devam edilliyor:
"Benim öyle ailem mailem olmadığından, ben onu onlara bırakıyorum; benim de ne dememi istiyorlarsa, bir araya gelsinler, kafa kafaya versinler, ortak akla müracaat etsinler, “Bu adamın elini kolunu bağlayacak bir şey bulalım, bunu da o meseleye yemin ettirelim!” desinler; onu da kendileriyle baş başa bırakıyorum!"
"irşad" faaliyetlerini bir kenara bırakıp, "binde birini tanımadığı" bir yapıyı savunmak adına, "ocaklara ateş salmak", "eşlere boş ol" diye yeminleşme teklifinde bulunmak suretiyle, kutsalllık addettiğimiz aile kurumuna olan bu yıkıcı tavırları anlamak mümkün değildir... Dikkat edilirse devamlı olarak aile kurumu hedef alınmaktadır ki bu dikat çekicidir...Eğer bir suç varsa cezasıda bireyseldir, masumların mağdur olabileceği şeyleri hiç çekinmeden dile getirmesinin hali ruhiyesi, devlet kurumlarında öbekleşmiş olan paralel yapının, tasfiye edilmesine duyalan rahatsızlığın bir karşılığı olarak görülmektedir.Konuya, her hatırladığımızda yürekleri burkan bir hikaye ile devam edelim:
Peygamberimiz (SAV) islam dinini tebliğ etmek için Zeyd Bin Harise ile beraber Taif'e gitti ve oradaki Sakif kabilesini islam'a davet etti, fakat onlar bunu kabul etmedikleri gibi olmadık hakaretler ettiler ve taş yağmuruna tuttular... O kadar taş atıldı ki, Allah Resulünün mübarek bedenleri kanlar içinde kaldı ve ayaklarından kanlar aktı... Oradan uzaklaşırken Cebrail (a.s.) geldi ve eğer isterse, o şehri yerle bir edeceğini söyledi.. Rahmet Peygamberi "Allah'ım, bunlar hakikati göremiyorlar, ama ümit ediyorum ki, bunların çocukları bir gün gerçeği göreceklerdir" buyurdu ve onların başına bir felaket gelmesine gönlü razı olmadı... işte Rahmet peygamberi kendisine yapılan bunca ezaya cefaya rağmen onların helak edilmesini istemedi, bizim dinimiz, inancımız bu şekildeki güzelliklerle dolu iken, peygamber (SAV) izinden gittiğini iddia edenlerin bu hasletleri kendine şiar etmeleri gerekmez miydi? Cumhuriyet tarihinin en dindar başbakanına yapılan bunca hakaret iftira ve beddua yarın yevm-i mahşerde nasıl izah edilecek, hiç düşündüler mi?
Selam ve Dua ile Hoşçakalın...