Konya’dan niye marka çıkmıyor?
Biliyorsunuz Konya’da muhteşem bir organizasyon olarak Tarım Fuarı devam ediyor, bugün de 17.00’ya kadar gezilebilecek.
Konya Tarım Fuarına bu sene 429 firma katılıyor ve 20 ülkeden de katılım sağlanıyor…
Katılımcı sayısı bugünden sonra belli olacak ama giden görenler konuya şahittir, iğne atsan yere düşmeyecek bir kalabalık var Konya Tarım Fuarında…
Tabi ki muhteşem bir kalabalık…
Yani insanlar vakit geçirmek için gelmiyor Tarım Fuarına. Zaten gelmek meşakkatli, o meşakkate rağmen geliyorlar.
Fuara gidin ziyaretçilerle konuşun, Türkiye’nin dört bir yanından çiftçiler, üreticiler, tarım makinaları, tohum, gübre, ilaç gibi sektörlerde faaliyet gösteren firmaların temsilcileri Tarım Fuarında, kâh yeni ürünlerin ne olduğu ile ilgili, kâh iş birliği olanakları ile ilgili geziyorlar ve Fuardan bir şeyler almaya çalışıyorlar….
Zaten benim öğrendiğime göre onlarca firmaya da yer verilememiş bu sene, yani tam kapasite bir fuar yaşanıyor Konya’da…
MaşaAllah…
Fuarda, Tarım Makine Sektöründen insanlarla konuştuğunuzda şöyle bir şeye rastlıyorsunuz, gerçekten Konyalı firmalar müthiş ürünler üretiyor.
Devasa makinalar üretiliyor, Konya sanayisinde…
Dünyadaki muadillerinden nitelikli ürünler, kaliteli makineler üretiyorlar Konyalı sanayiciler.
Ama markalaşan nerede ise bir tek ürün, bir tek makine yok…
Gerçekten üzücü tabi.
Firma yetkilileri, Almanlardan, İtalyanlardan, Fransızlardan, Hindistanlılardan güzel ve nitelikli ürünler ürettiklerini uzun uzun anlatıyorlar.
Tabi Türk ürünleri ithal muadillerine göre biraz ucuz da…
Ama dikkatinizi çekerim, buna rağmen ithal ürünler yerli ürünlere göre daha fazla satılıyor…
Peki bu sizce niye böyle?
Yanıt çok basit biliyorsunuz, onlar marka olmuş, bizimkiler marka olamıyorlar. Bu da çiftçinin, üreticinin tercihini direk etkiliyor.
Marka olmak, popüler olmak bir tercih edilme nedenidir, bunu bilmeniz gerekiyor.
Marka olmanın şartları vardır.
Marka olmak öncelikle markaya planlı, sistemli bir yatırım ister.
Bununla birlikte standart üretim ister. Ürettiklerinizi ülkenin her noktasında lojistik bütün sorunları çözerek, bayilikler oluşturarak tüketiciye sunabilmeyi gerektirir.
Bir adım ilerisi ise ülkenizde oluşturduğunuz sistemle yurt dışında da yapılanmalar gerektirir.
Ürünün satışı sonrasında da geri dönüşümler önemlidir, buna bakılır ve
Teknik servis olanağı oluşturulur, satılan ürünün arkasında durulur ve ürün arızalandığında o ürünün tamiri mutlaka yapılmış olur.
Bunu yapabilirseniz markalaşmayı başarırsınız. Bunlardan birini bile eksik yapsanız markalaşamazsınız.
Şimdi Konyalı firmalar, şirketler, üretim yapan iş insanlarımız da ürünlerini rahat rahat satmak istiyor ama ne yazık ki,
Birincisi kurumsallaşmaya yatırım yapmıyorlar,
İkincisi markalaşmaya yatırım yapmıyorlar para harcamıyorlar,
Üçüncüsü ise sürdürülebilir olduklarını tüketiciye anlatamıyorlar,
Ve doğal olarak da nitelikli ürün üretmiş olsalar da, lojistik sorunları çözmüş olsalar da, satış sonrası teknik destek sağlamış olsalar da markalaşmaya, reklama sistemli harcama yapmadıkları için markalaşamıyorlar.
Mesela şöyle bir soru sorsak;
Acaba Konya’daki tarım makinası üretimi yapan kaç firma bir sosyal sorumluluk projesinin içinde olmuştur?
Bir tane çıkarabilir misiniz?
Bir tanesi çevremizle ilgili, kadınlarla ilgili, dezavantajlı vatandaşlarımızla ilgili bir proje oluşturmuş mudur?
Bir yıl içinde kaç tane haber bülteni yazıp servis etmişler acaba Konyalı firmalar?
Ne kadar reklam harcaması yapmışlar?
Benim bildiğim birkaç tane firma var reklam yapan ama onların da görebildiğim kadarıyla kurumsal iletişim birimi yok, yaptıkları reklam süreçlerini profesyonel yürütemiyorlar.
Öyle olunca da çok rahat bir şekilde diyebiliriz ki böyle markalaşma olmaz ve görüyorsunuz marka olmayınca da bu satışlara olumsuz yönde yansıyor.
“Satıyoruz, bize yetiyor” diyebilirsiniz…
Yetinebilirsiniz ama unutmayın bu bir yenilgidir, yurt dışındaki muadillerinize yenilmiş olursunuz, birinci sınıf olamazsınız, First Class olamazsınız.
Dünyaya yön veremezsiniz, dünya yanınızdan yavaş yavaş çeker gider, siz ise dünyaya ayak uyduramazsınız, bir dönem iyi para kazanırsınız ama bunu sürekli hale getiremezsiniz.
Nesiller boyunca devam edecek, ekonomiye yön verecek, sizi dünyaya açacak bir yapılanmayı başaramamış olursunuz.
Yazık değil mi?
Niye marka olamıyoruz? Diyen Tarım Makinası üreticisi dostum, sana söylüyorum bak;
Çünkü kurumsal iletişim birimin yok, insan kaynakları birimin profesyonel değil,
Reklama, tanıtıma para harcamıyorsun, insanlara dokunmuyorsun, sosyal sorumluluk projelerinin hiçbirinde yer almıyorsun, parayı çok seviyorsun, zevklerin için harcıyorsun ama ne yazık ki sana daha fazla kazandıracak kurumsal yapılanmalar için, sistemli bir iletişim yapılanması için para harcamıyorsun, doğal olarak da markalaşamıyorsun, ithal ürünler seni basıyor, böyle giderse basmaya da devam edecek.
Soru çok basit, bugün ulusal ve uluslararası bir tane markalaşmış Konya’da üretilen makine var mı?
Ama Alman, İngiliz, İtalyan onlarca sayarsınız değil mi?
Neticede iş insanı dostum sen konuyu anlamadığın sürece bu böyle olmaya, ithal yerliyi baskılamaya devam edecek.
Markalaşmaya yatırım yapmazsan, ticaretin, üretimde sürekliliğin mantığının bu olduğunu anlayamazsan bu böyle olmaya devam edecek.
Hani üretim prosesin var ya, işte marka oluşturmak için de bir proses oluşturmalısın, o sana yol haritası sunmalı ve markalaşmayı başarmalısın.
Bunu yapamazsan netice budur,
Bilgin olsun.