Konya Sempozyumu ve Büyükşehir
Evet, birincisi düzenleniyor ama ne yalan söyleyelim hepimizi heyecanlandırıyor. Konya Büyükşehir Belediyesinin son yıllarda yaptığı iyi işlere bir halka daha bu sempozyumla eklediğini de belirtmek istiyorum.
Ana tema da “Medeniyet, Şehir ve Üniversite”…
Bu da önemli tabi…
Üzerinde konuşulması gereken, yazılması gereken başlıklar bunlar.
Öncelikle şunu belirteyim, tamamen bilimsel bir sempozyum yapılıyor, 10 tanesi yabancı ülke olmak üzere tam 34 kişilik bir bilim kurulu var.
Bilim kurulunda 11 tane profesör, 13 tane de doçent yer alıyor.
Sempozyumda, “Medeniyet, Şehir ve Üniversite” başlıkları altında 11’i Amerika Birleşik Devletleri, Portekiz, Mısır, Makedonya, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerden olmak üzere olmak üzere alanında uzman 85 bilim insanı sunum yapacak.
Konya Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi Başkanı Dr Mücahit Sami Küçüktığlı Düzenleme Kurulu Başkanı…
Geleneksel Konya kıyafetleri ve El Sanatları Sergisi de sempozyum süresince Dedeman Otel’de gezilebilecek, bunu da ifade edelim.
Prof Dr Mazhar Bağlı, Doç Dr Susran Eroğlu başta olmak üzere birbirinden değerli akademisyenler 3 gün boyunca Konya’yı, Medeniye – Şehir – Üniversite bağlamında konuşacaklar.
Birbirinden önemli sunumlar yapacaklar ve eminim çok da değerli bir kitap yayınlanacak ve şehrin hafızası akademik olarak da kayıtlara geçmiş olacak.
Tabi bir şehir gerçekten “Medeniyet Merkezi” olma vasfını üzerinde taşıyorsa, böyle bir iddiası varsa her şeyden önce kendini tanımlamalı ve daha sonra da insanlığa yeni bir bakış açısı sunabilmelidir.
Şehir ve kent kavramlarını biliyorsunuz her daim konuşuruz, bu kavramların birbirlerinden farklı olduğunu ifade ederiz. Zaten mesela Büyükşehir Belediyemiz burada önemli bir bakış açısı da sunuyor, Konya’ya kent demiyor, şehir diyor.
Şehir Meydanı ifadesi de bunun en güzel bir örneği.
Bu arada şunu da ifade edelim, geçen gün İsrail bu meydanda biliyorsunuz telin edildi ama ne hikmettir bilmiyorum, Sivil Toplum Kuruluşlarımız çağrılarında, Kent Meydanı ifadesini kullandılar. Yanlış ve umarım böyle bir yanlışa bir daha düşülmez, düşüldüğü takdir de biz yine eleştiririz bilginiz olsun. Bu meydanın ismi Şehir Meydanı”dır, herkese duyuralım.
Neyse, ben şehir ve kent ayrımının temel farklılığının, homo economicus ile adam insan arasındaki farkı da oluşturduğunu zamanla anladım.
Aslında bütün mesele, insanın neye hizmet edeceği, insanın neyi önceleyeceği, nasıl yaşayacağı ve olaylar karşısında nasıl tepki vereceği ile de direk ilgili.
Medine kelimesi ile medeni kelimesinin tam anlamdaşı olarak karşımıza şehir ve şehirli çıkmaktadır.
Kent ya da kentli, batılılaşan, kendi değerlerini unutan, kapital düşünen, seküler bir insan tipine işaret ediyor.
Şehirli ise daha çok duyguları olan, aklını ve zekâsını tarta bilen, nezaketli, paradan başka değerlerinde var olduğuna inanan insan tipine tekabül ediyor.
İşte burada zannediyorum şehir insanının kaybetmişliğine tanıklık ediyoruz bu süreçte. Dürüstlüğün, samimiyetin, başkasına değer vermenin zayıfladığını, paran kadar konuşulacak süreçlerin ise tam anlamıyla hayata hâkim olduğunu çağımızda net görüyoruz.
Aman yanlış anlaşılmasın bu akademik toplantıları, bilimsel sunuları önemsiyorum ama asıl olan galiba bu sunuların, akademik konuşmaların ötesine geçmek.
Bir kere, “Medya Eğitimi” diye bir kavram geliştirmek gerekiyor. Şunu da bilmek gerekiyor, toplumun tamamına yayılmamış bir mutluluk, huzur kesinlikle mutluluk ya da huzur değildir. Bu her açıdan böyledir, mesela, toplumun bir bölümü çok ahlaklı ama büyük bir bölümü ahlaksız.
İnanın o toplumda en fazla zarar görecek insanlar ahlaklı insanlar olacaktır.
Toplumun bir bölümü medeni, komşuluğu biliyor, insana değer veriyor ama büyük bir bölümü kasaba kültüründen kurtulamamış, yere tükürüyor, saygısız, trafik kurallarına uymuyor, insani kurallara uymuyor…
İşte o zaman toplumun içinde en fazla zarar görenler iyi insanlar oluyor.
Bir araya geldik, konuştuk, iyi şeyler söyledik, kitap yazdık…
Tamam hoş ama millet kitap okumuyor, millet sempozyum dinlemiyor. Bu işler öyle olunca, toplumun genelini etkileyebilecek dil ve seviyeye de indirgenerek yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Bu noktada üniversitenin toplumu yönlendirmeyi, şekillendirmeyi bilmesi mecburi hale geliyor, medeniyet unsurlarının kendilerini toplumun içselleştireceği şekilde ifadesi gerekiyor. Şehrin temel faktörlerini oluşturan kurum ve kuruluşların bunu yoğun bir şekilde işlemesi gerekiyor.
Bu sempozyumun çok gecikmiş ve kesinlikle başarılı bir iş olduğunu düşünüyorum.
Geliştirilmeli, üzerinde durulmalı, destek olunmalı ama şu da unutulmamalı, Şehri, Şehrin İnsanını geliştirmemiz, Şehircilik Kültürünü geliştirmemiz gerekiyor.
Konya Büyükşehir Belediyemizi, Başkan Tahir Akyürek’i bu konulara eğildiği için kutluyoruz. Konya Şehir Müzesi ve Selçuklu Medeniyet Merkezi gibi göz dolduran ve takdire şayan projelerden sonra böyle bir sempozyum önemli bir başlangıçtır ve devamını bekliyoruz.