Klasik bir ramazan yazısı değil bu…
Ders verecek değilim. Haddim de değil.
Hatırlatmakta fayda var diye yazıyorum tüm bunları; Ramazanda hatırlayıp, geri kalan 11 ayda unutmamak için belkide. En başta da kendim için;
Ramazan İncitmemektir. Kırmamaktır. Üzmemektir. Nezakettir.
Ramazan Vermektir. Paylaşmaktır. Sadakadır.
Ramazan Gülümsemektir. Gülmektir. Tebessüm etmektir. Selam vermektir.
Ramazan Oruçtur. Namazdır. Taat’tır. Cihattır.
Ramazan Kardeşini hatırlamaktır. Mazlumu unutmamaktır. İyi ve kötü yaşanan her şeyi yad etmektir.
Ramazan tarikattır, şeriattır, aşk’tır…
Ramazan ruh’tur, candır, canandır…
Ramazan sabretmektir, cesarettir, dik durmaktır…
Ramazan birliktir, beraberliktir, kardeşliktir…
Ramazan iyiliktir, iyi söz söylemektir…
…
Yeni modamız; herkes birbirinin orucunu sorgulaması…
Herkesin kendine göre bir İslam, Kur’an ve Ramazan’ı vardı her zaman… Ama ‘Takvamız’ arttıkça! Bir de birbirimizin ibadetlerini sorgulama cür’etimiz olmaya başladı. Oruç tutuyorsun ama sabah namazı kılmıyorsan boşuna tutuyorsun… Oruç tutuyor, namaz kılıyor ama işçine hak ettiğini vermiyorsan boşuna… Oruç tutuyor, namaz kılıyor, kul hakkına girmiyorsun ama kalbin temiz değilse her şey boşuna…
Herkes kendini tarif ediyor diyeceğim, mümkün değil. Bu kadar Müslüman olsa dünyada adalet olur… Hem öyle olsa herkes cennete gider, cehenneme hiç kimse…
…
Her şey bir tarafa da şu billboard reklamlarında yemek görüntüsü paylaşmasanız…
…
Eskiden Ermeniler ve Yahudiler Ramazan ayında Müslümanlara saygıdan dolayı ortalık yerde yemek yemezlermiş!
Ama o zamanda Osmanlı Müslümanları da, Ermenilerin, Rumların ve Yahudilerin, bayramlarını kutlar onların inançlarına saygı duyarmış!
Bu işler karşılıklı yani…
Mesela bugün bir Ermeni’nin, bir Yahudi’nin, bir Rum’un herhangi bir dini bayramını kutlama cesareti gösterebilen bir Müslümanla karşılaşan var mıdır?
“Ama bizim tanıdığımız hiç Hristiyan yok ki”
Sahi neden yok?
Biz zaten o kelimeleri birbirimize hakaret için kullanıyoruz.
Ne kutlaması, neyin kutlaması, neyin saygısı?
…
Altı yüzyıl sonra yakaladık Batı’yı…
Avrupa 6 yüzyıl önce melekler dişi mi erkek mi tartışmalarıyla geçirmiş günlerini…
Bugünü de biz ‘Namaz kılmayanlar hayvan mı, değil mi? tartışmalarıyla geçiriyoruz…
Şükürler olsun…
…
Bir kısım çok sevinmiş bu ‘Namaz kılmayanlar hayvandır’ sözüne…
Bir gün çıkıp ta biri ‘Hayvanlar Allah’ı zikreder mi? diye sorarsa ne yanıt verecekler o sevinenler çok merak ediyorum?
Ama şunu biliyorum tek; “Müslüman asla küfretmez”
…
‘Şehit olmakla’ ‘Sivil Ölmek’ arasında bir üniforma hakkı mı var sadece. Bir terör saldırı sonrasında ‘6 şehit, 5 ölü’ ibaresi geçiyor haberlerde. ‘Şehit’ olarak kabul görmek için 657’ye tabi kamu görevlisi mi olmak gerekiyor?
Düzeltmek gerek…
…
Bir de terör haberlerinde net olmak gerek. Ne o öyle ‘Etkisiz hale getirildi’. Damardan alkol mü verdiniz, ne yaptınız ki adamlara. Olay şu olmalı ki hepimiz anlayalım; ‘Şu kadar öldürüldü, şu kadar yaralı, şu kadar tutuklandı.’ En azından biz de hesabımızı biliriz.
Etkisiz haber istemiyoruz…
…
Ermeni tasarısıyla ilgili bir şeyler yazayım dedim. Ama önce ‘O’ Milletvekili Cem Özdemir’i bir dinlemeliydi.
Hala var mı bilmiyorum ama eskiden arabaların göğsüne koydukları o sürekli kafası oynayan oyuncak köpekler gibiydi adamın kafası. Sürekli oynuyor. Birde ona Alman aksanlı Türkçe eklenince ne konsantre olabildim söylediklerine ne anlayabildim.
Neyse başka zaman yazarız…
…
Öğrendim ki Sadrettin Konevi de Konyalı değilmiş! Bugün kimse dokunmasın bana.