Zekiye Soylu
Zekiye Soylu Kelime-i Şehadet

Kelime-i Şehadet

Kıymetli kardeşlerim bu hafta islam esaslarının en önemlisi ve İslama girmenin temsili olan kelime-i şehadetten bahsedeceğiz.

Kelime-i Şehadet islam inancında Allah’tan başka ilah olmadığı, H.z Muhammed’in ise onun kulu ve elçisi olduğunu beyan eden bir ibaredir. Müslümanlar ve islamiyete yönelen kimseler ilk olarak bu esaslara kalp ile inanacak ve kelime-i şehadeti tekrarlayarak dil ile tasdik edecektir.“İslâm dininin toplu halde benimsenmesi (icmâlî iman)” anlamına gelen kelime-i şehâdet kişinin İslâm’a girmesinin ilk merhalesini teşkil eder, böylece o İslâm ümmetinden sayılır ve müslümanlara tanınan bütün hakları elde eder, bazı sorumlulukları da yüklenmiş olur. Bir kısım âlimler, Cibrîl hadisindeki sıralamayı göz önünde bulundurarak kelime-i şehâdetin özlerin özü ve bütün amellerin kendisiyle anlam kazandığı bir söz olduğunu, dolayısıyla kelime-i şehâdet getirmeden hiçbir amelin makbul sayılmayacağını söylemiştir.

Kelime-i şehadet ifadesi, “şahitlik etme, tanıklık yapma” anlamına gelir. “Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh.” Şeklinde söylenir. Bu sözün manası şöyledir: Kesinlikle şahitlik ederim ki Allah’tan (c.c.) başka ilah yoktur ve yine kesinlikle şahitlik ederim ki Hz. Muhammed (s.a.v.) onun kulu ve elçisidir.

Kişinin Allah’tan başka ilah bulunmadığını söylemesi, Kur’an’ın tanımladığı tüm isim ve sıfatları ile Allah’ın varlığına iman ettiği; Hz. Muhammed (s.a.s)’in Allah’ın kulu ve elçisi olduğunu söylemesi de onun Allah’tan getirdiği tüm emir ve yasaklara, tüm haberlere inandığı, bunlara itaatla yükümlü olduğunu kabul ettiği anlamına gelir. Aynı cümle içinde Hz. Muhammed (s.a.s)’in Allah’ın “kulu” olarak tanımlanması da Rasul’ün sözgelimi Hristiyanların yaptıkları gibi yüceltilmemesi, tanrılaştırılmaması gereğini ve bununla ilgili yükümlülüğü belirtir.

Abdullah b. Ömer (r.a.) anlatıyor; Babam Ömer b. Hattâb’ın (r.a.) bana naklettiğine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına, Muhammed’in Allah’ın Resûlü olduğuna şehâdet etmen; namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman ve gücün yeterse Kâbe’yi haccetmendir.” (Müslim, Îmân, 1)Kelime-i şehadeti söylemenin dört şartı vardır:Dille söylerken, kalb hazır olmak: Kalb hazır olmadan yani ne söylediğinin farkında olmadan, rastgele Kelime-i şehadet getirmek geçerli olmaz.

Mânâsını bilmek: Kalb hazır, fakat ne söylediğini bilmiyor. Bu da geçerli olmaz. Kendisinden başka ilah olmayan Allah’a ve onun Resulü Muhammed aleyhisselama inandığını bilmesi şarttır.

Hulus-i kalble söylemek: Kalb hazır, ne söylediğini de biliyor, fakat ihlâslı değil. Söyle dedikleri için, şaka veya bir menfaat için, yani inanmadığı hâlde söylüyor. Bu da geçerli olmaz. Gerçekten inandığı için söylemesi gerekir.

Hürmetle söylemek: Bunların hepsi tamam, ama saygısızca, hiç önem vermeden, Müslüman olmak da neymiş dercesine, tazim göstermeden, alaylı bir şekilde söylemek de geçerli olmaz.Rabbim bizleri hakkıyla iman edenlerden eylesin...Amin

Önceki ve Sonraki Yazılar
Zekiye Soylu Arşivi