Kaosa zemin mi hazırlıyorlar?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ağır hakaretlerde bulunan operasyoncunun gözaltına alınırken elleri arkasından kelepçelenmiş algısı oluşturmak için oynadığı oyunu tüm Türkiye seyretti.
Allah’tan kameralar tüm hareketlerini an be an kaydetti de oyun bozuldu.
Aksi takdirde “ifade özgürlüğü ihlal edilen masum bir gazeteciye ters kelepçe takıldı” iddiasıyla dünyayı ayağa kaldıracaklardı.
Bir kere söylenenler düşünce ya da eleştiri değil, apaçık hakaret.
Cumhurbaşkanına değil kime söylenirse söylensin suç.
Sokaktaki sıradan bir vatandaşa o hakaret yapılsın, kesinlikle kavga çıkar.
İkincisi, hakaret eden şahıs gazeteci de değil.
Sahi; hangi gazetede çalışıyormuş, bilen var mı?
O kısacık videoda aslında muhalefet cephesinin bir süredir başvurduğu algı operasyonlarının ve sahtekârlığın en çarpıcı örneğini gördük.
Kameralara yakalanmış olsalar bile seçimlere kadar hiçbir şey olmamış gibi ve yüzleri dahi kızarmadan aynı taktiği sürdüreceklerinden emin olabilirsiniz.
Bugünkü yazımızın asıl konusuna gelecek olursak…
Gördüğüm kadarıyla muhalefet cephesi bir süredir kasıtlı ve sistematik olarak gerilimi yükseltme stratejisi takip ediyor.
Bilinçli bir şekilde toplumun sinir uçlarına dokunuyorlar.
Bunu belki bazı olaylarda ve söylemlerde “gündem değiştirme çabası” olarak okuyabiliriz.
Fakat ben daha çok perde gerisinde kapsamlı bir kaos planının gizlenmesinden endişe ediyorum.
Hatırlarsanız son seçimlerde CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce “Adam kazandı” deyip sandıktan çıkan sonucu kabullenmiş, onun bu açıklaması üzerine birileri öfkeden deliye dönmüş ve İnce yerden yere vurulmuştu.
O gün İnce’den bekledikleri “Bu sonuçları kabul etmiyorum” diyerek kendine oy verenleri sokağa davet etmesiydi.
Fakat bugün artık Memleket Partisi Genel Başkanı olarak politik mücadelesini sürdüren İnce o beklentiyi boşa çıkardı.
Acaba, diyorum, o gün başaramadıkları planı önümüzdeki yıl yapılacak seçimlerde sahneye koymak mı istiyorlar?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimi yeniden kazanması halinde “Hile yapıldı” iddiasıyla muhalefeti sokağa dökme ve iç savaş çıkarma planları mı var?
O güne kadar sürekli gerilimi yükselterek planlarına zemin mi hazırlıyorlar?
“Sandıkta yenilen muhalefet iktidarı kaosla da kazanamaz” diye itiraz edenler olabilir.
Plan muhalefetin kazanması üzerine değil de “ne pahasına olursa olsun Türkiye’nin kaybetmesi” üzerine kurulduysa bu tür itirazların hiçbir anlamı kalmaz.
Gezi olaylarının ülkeye neler kaybettirdiği ortada.
Son günlerde Batı basınında “Erdoğan’ın 2023’te kaybedeceğini anladığı” ve “koltuğunu bırakmamak için her yola başvuracağı” yönünde yorumların yapılmaya başlaması da yine aynı planın bir parçası gibi duruyor.
Örneğin, ABD merkezli Foreing Affairs dergisinde yayınlanan “Erdoğan'ın son oyunu” başlıklı yazı.
Erdoğan’ın yargılanacağı, hatta sürgün edileceği için seçim yenilgisini kabul etmeyeceğini, bunun ülkede eylemlere neden olabileceğini ve Türk polisinin onlarca kişiyi öldürebileceğini, söz konusu olayların da Türkiye’de demokrasiyi bitireceğini iddia eden yazar, en iyi çözümün muhalefetin Erdoğan'a kendisinin ve ailesinin işlediği tüm suçların affedilmesi karşılığında iktidarı devretmeyi teklif etmesi olduğunu söylüyor.
Kısacası, 15 Temmuz’da “Erdoğan Türkiye’den kaçtı” yalanını ortaya atanlar, gelecek yıl yapılacak seçimlerde de seçimi kaybettiğini iddia edecekleri Cumhurbaşkanı’nı muhalefeti sokağa dökerek ve kendilerince birtakım güvenceler vererek görevini bırakmaya zorlamayı planlıyor olabilirler.