İstihza
İstihza; hakir görme, küçümseme, başkasının söz ve davranışlarını kusurlu görme veya gösterme amacıyla onu alaya alıp küçük düşürmek ve eksiklerini açığa vurmak" anlamlarındadır. Bu açığa vurma bazen bir fiil ile bazen bir söz ile, bir ima veya işaretle olabilir.
Hez' (hüzü, hüzüv) kökünden gelen istihzânın yanında, aynı anlamdaki "suhriyye" kelimesinin kullanımı da yaygındır.
Alay edilen kimse o mecliste bulunduğunda bu gıybet olarak isimlendirilmese de; aslında gıybet ile aynı kelime köklerini barındıran gaybet manasındadır. Yani; alay edilen kimse mecliste var olsa da, aslında yok sayılmış, küçümsenmiş demektir.
Alay etmek ve küçük görmek, içinde basite alma, onur kırma durumunu da barındırdığı için haramdır. İstihza için gülmek bazen gelişigüzel olur. Bazen bir iş karmakarışık hal aldığında meydana gelebilir. Yazılan yazıya, yapılan işe, kişinin yaratılışına dair bir özelliğine, bir kusur üzerine gülmek de bu kabildendir. Yani bunların hepsi alay etmedir. İslâm, kardeşlik bağlarını korumak için alay etmeyi kesin bir dille yasaklamıştır.
"Ey iman edenler! Erkekler diğer erkeklerle alay etmesinler; onlar kendilerinden daha iyi olabilirler; kadınlar da diğer kadınlarla alay etmesinler; alay edilen kadınlar edenlerden daha iyi olabilirler." (Hucurat/11)
Kuran'ı Kerim'de alay etmek aynı zamanda büyük günahlardan sayılmıştır. Abdullah b. Abbas(r.a) dan nakledilen bir rivayete ve bazı hadislere dayanarak insanlarla alay edip onları küçük düşürmenin, onlara üzüntü vermenin büyük günahlardan sayıldığı belirtilmiştir.
İnsanların fiziksel özellikleri ve kusurları sahip olduğu farklı özellikleri ile alay etmek, emanetçisi olduğumuz bu bedenin gerçek sahibi olan Allah Teala ile dalga geçmekle neredeyse aynı kefeye girmektedir. Çünkü yaratılışımızda irademiz söz konusu değildir. Sahip olduğunuz herşeyi yaratan Allahu Tealadır. Allahu Teala'nın yarattığı cismimize kusur bulmak haddimize değildir.
Nebi (s.a.v) şöyle buyurdu: "İnsanlarla alay eden birine, cennetten bir kapı açılır ve buyur, gel denilir. Endişeli ve üzüntülü bir şekilde gelirken, yüzüne kapı kapatılır. Başka kapı için seslenilir: Gel, buyur! O da endişeli ve üzüntülü ge lirken, yine kapı yüzüne kapatılır. Bu durum böylece devam ettirilir de adam, daha kendinde gelecek güç dahi bulamaz." (Hadis-i Şerif)