Seyfullah Koyuncu
Seyfullah Koyuncu İnsanlar insan kılığından çıkmış…

İnsanlar insan kılığından çıkmış…

Son günlerde medyada çok değişik haberlere rastlamaya başladım.
 
İntihar, cinayet, kaza gibi olayların yanında yine adli vaka olabilecek çok fazla olay yaşıyoruz bu günlerde.
 
Fakat dün sosyal medyada da epey dikkat çeken bir mesele vardı.
 
Aksaray'da bir okulda otizmli çocuklar için hizmet veren özel eğitim sınıfı, diğer çocukların velileri tarafından hedefe koyuldu. Otizmlilerin sınıfı kapatılsın diye tüm veliler ayaklandı.
 
Olayla ilgili en üzücü iddia ise otizmli çocukların ıslıklanması ve yuhalanması...
 
İfade edilen bilgilere göre; otizmli çocuklar okuldan çıkarken, veliler toplanıp çocukları yuhalamışlar…
 
Gelin de şimdi bu meseleye karşı sakin sakin yorum yapın.
 
Toplumumuzda en fazla eksikliğini hissettiğimiz empati yine yoksunluğunu göstermiş anlayacağınız. Kim bilir o güzel miniklerin aileleri şimdi ne haldedir. Kim bilir dün yaşanan bu acımaz olay nedeniyle çocuklarını sakinleştirmek için ne sıkıntılar çekmişlerdir.
 
Vicdan bitmiş, vefa bitmiş, insanlar insan kılığından çıkmış. Sureti insan, aslı canavar, tanrısı para, haysiyet hak getire, merhametsiz, bencil varlıklar olma yolunda son gaz ilerliyoruz.
 
Devletin okulu kimsenin özel mülkü değildir. Eğer rahatsızlığı olan varsa, o veliler çocuklarını özel okula göndersin. Bu yaptıkları hadsizlikten başka bir şey değil.
 
Herkesin bilmesi lazım, otizm rahatsızlığı olanların duyusal algıları ne yazık ki bozuktur. Gündelik yaşam içerisinde sizin çoğunlukla fark etmediğiniz kokular, sesler, tatlar, görüntüler, temaslar onlar için çok rahatsız edici olabilir.
 
Hal böyleyken bir de o çocukları ıslıklayıp yuhalamak en basit ifadeyle cahilliktir. O güruh keşke biraz insan olabilse ve bu birlik halini, güçlerini faydalı işlerde kullansalar.
 
Eğitim sistemimizin sıkıntısı bir yana, eğitimciler, yöneticiler, aileler, basın ve daha bir sürü insanın bu konuda çok büyük veballeri var.
 
Aksaray’da yaşanan örnekte olduğu gibi okullarda da bu ayrımcılık bazen had safhada hissediliyor. Bazı okullarda özel eğitim sınıfı bodrum katında. Koridorlar leş; paspaslar, çekpaslar, fırçalar, kürekler, temizlik kovaları, ne ararsan var… Eğitim yuvası değil de adeta bir ardiye, adeta bir depo…
 
Pencere yok, havalandırma yok, çocuklar kapıyı açsa, kapkaranlık bir koridorla karşılaşıyorlar… Okul yöneticileri ise ellerindeki imkanların bu kadar olduğundan dem vuruyorlar.
 
Böyle durumlarda hele hele okul idarecilerinin, eğitim personelinin eksikliği ve beceriksizliği kabak gibi sırıtıyor…
 
İdealist ve çalışkan olmak gerekiyor anlayacağınız, gerekirse kapı kapı gezip imkan oluşturmak gerekiyor… Bu işi başaran eğitimcilerin sayısı da az değil tabi ki.
 
 
 
Mesela kimi okullarda özel eğitim sınıfı, çocukların durumuna göre katlara dağıtılıyor. Yerler kauçuk, ayakkabı ile girilmeyen, tertemiz, çocukları eğitecek oyuncaklar ve etkinlik alanları olan yerler de var, onlara haksızlık etmeyelim.
 
Bu konuda işini en güzel yapanlara çok yakınımızdan bir örnek vermek istiyorum. Otizm rehabilitasyonu konusunda Türkiye’ye rol model olan SOBE’den bahsediyorum. Aksaray’da yaşananlar gibi durumlarla her karşılaşmamızda SOBE’nin kıymetini daha çok anlamamız gerekiyor.
 
Keşke ülkemizin çok daha fazla imkanı olsa da her şehirde bir SOBE kurulsa. Keşke ailelerin dilinden anlayan, minik yavruları hep el üstünde tutan böyle kuruluşlar çoğalsa.
 
Şehirlerimizde; iş adamlarımıza, hayırseverlerimize, belediyelerimize işte bu yüzden çok büyük görevler düşüyor. Bizim medeniyetimiz vakıflar aracılığıyla mamur olmuş, toplumsal barış ve huzur vakıflar aracılığıyla sağlanmıştır. Sadece geriye dönüp bir baksak yetecek aslında.
 
Bu modeli Konya'mız, Selçuklu Otizmli Bireyler Vakfı ile birlikte mükemmel yürütüyor. İnşallah tüm şehirlerimiz örnek alır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seyfullah Koyuncu Arşivi