Büşra Aksakbağı Ay
Büşra Aksakbağı Ay İki yüzlü toplum ve adalet

İki yüzlü toplum ve adalet

Geçtiğimiz hafta Trabzon’da 5 yaşında ki bir kız çocuğu bir sapık tarafından taciz edildi. Savcılık bu sapığı serbest bırakarak tekrar aramıza gönderdi. Olayın görüntüleri sosyal medyada yayınlanıp tepki çekince tekrar yakalama kararı çıkartıldı.

Bu nasıl adalet? Verilen tepkinin boyutuna göre verilen ceza sistemi ile korunuyoruz(!) Kimse tepki vermeseydi ne olacaktı? Bu sapık tekrar aramıza karışacaktı ve tekrar deneyecekti. Hatta daha fazlasına yeltenecekti. Çünkü yaptı ve yanına kar kaldı. Caydırılmadı!

Görüntüleri sonuna kadar izleyemedim. Dayanamadım. Hiçbir şeyin farkında olmayan minik bir yavru ve bu minicik bedeni kendine tatmin aracı seçen ne olduğu belirsiz bir yaratık. Böylesi bir vicdansızlığın aleni şahidi olmayı yüreğim kaldıramadı. Görmediğimiz, bilmediğimiz, tepkisini veremediğimiz, istismara uğrayan binlerce çocuğun hayatlarına nasıl devam ettiklerini düşünmeden edemiyorum.

Anne, babalar iş bize düşüyor. Çocuklarımızı kendimiz koruyacağız. Bir savcının insafına kalmamak için elimizden geleni yapacağız.

Şimdi ne desek boş kalıyor. Ne çocuğun travmasını önleyebilir yazıklarım ne de içimdeki insanlığa dair ümitsizliğimi giderir. İstismarcı sapıktan, salıveren hakimine, çocukları yeterince koruyamayan kanunlara kadar hepsinden bıktık.

*

Bunun yanında geçtiğimiz hafta bir olay daha yaşandı. Oyuncu Ahmet Kural ve şarkıcı Sıla gündeme bomba gibi düştü. Hangi kanalı açsanız, hangi siteye girseniz Ahmet Kural ve Sıla konuşuluyordu. Kural, Sıla’yı darp etmiş. Sıla ise soluğu savcılıkta alıp şikayetçi olmuş.

Ortada görüntü vs hiçbir şey olmaksızın sadece Sıla’nın ifadesi ile Ahmet Kural’a anında uzaklaştırma kararı çıkartılarak soruşturma başlatıldı. Trabzon’da görüntülere rağmen çocuk istismarcısını salıveren savcıyla, bir beyanla uzaklaştırma çıkaran savcı aynı adalet sisteminin üyesi. Fakat ayrıntı şu ki mağdurun birisi ünlü diğeri ise çocukta olsa sıradan bir vatandaş. Kişiye göre adalet sistemi..

Sıla Gençoğlu’nun avukatının verdiği dilekçeyi okudum. Tam 3 satır Sıla Gençoğlu’nun ne kadar tanınmış olduğundan, albümlerinden vs bahsedilmiş. Dilekçe söyle devam ediyor; “sıradan bir kadın dahi böylesine bir şeyi uydurmayacağı gibi Sıla Gençoğlu’nun hayal ürünü olarak bunu iddia etmesi mümkün değil”

Birincisi, Sıla’nın albümlerinden, tanınmışlığından savcılığa ne? İkincisi, sıradan kadın ile Sıla arasında ki fark nedir ki bu dilekçeye bile yansıtılıyor? Varın siz düşünün ülkede ki adalet sistemini.

*

Aile bakanı Sıla’yı geçmiş olsun demek için aramış. Aile bakanlığı sanırım dost hayatını, sevgililik, flört müessesini de kapsıyor. Karşı tarafa şirin görünme çabasını ve bu kompleksi bir türlü üstümüzden atamıyoruz. Aile bakanımız, FOX TV spikeri İsmail Küçükkaya karısını yumrukladığında, Eda Küçükkaya’yı aramış mıydı acaba? Yoksa sevgililerin peşinde miydi?

*

Ahmet Kural, Sıla olayının bir başka önemli noktası da şudur. Sadece adalet sistemi değil maalesef toplum olarak da kişiye göre adalet peşine düşüp, duyarlı oluyoruz. Aynı Ahmet Kural başka bir kız arkadaşının parmağını kırdığı halde böyle gündem olmamıştı. Şu an kadına şiddet diye Kural’ı linç edenler, o dönemde filmlerini izlemeye devam etmişlerdi. Parmağı kırılan kadın değil miydi? İsmail Küçükkaya karısını yumruklarken, o kadının gördüğü, şiddet değil miydi?  Nebahat Çehre’yi sürekli döven Yılmaz Güney, Çirkin Kral adıyla efsaneleştirildi. Buna benzer onlarca örnek verebilirim. Maalesef bu da gösteriyor ki, sadece adalet değil, toplum olarak da iki yüzlüyüz.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
Büşra Aksakbağı Ay Arşivi