Her şey değişir, CHP değişmez!
Bugünkü konumuz, başlıktan da anlaşılacağı üzere Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayan bütün vatandaşların aslında hepsi tarafından bilinen bir gerçeğin yeniden tahlili.
Bu gerçeği zaman zaman hayatımızın her alanında tekrar tekrar tecrübe ediyoruz.
Sosyal hayatta, eğitim hayatında, dini hayatta, bürokraside, yönetim anlayışında, yaklaşım ve söylemde CHP duruyor duruyor yine fabrika ayarlarına dönüyor.
CHP lideri ve CHP’nin yöneticilerinin oy toplamak uğruna İslami kesime şirin görünme çabaları zaman zaman kimilerine kandırıyormuş gibi olsa da bir anda iç dünyalarından dış dünyalarına fırlayıveren İslam, millet, manevi değer karşıtı söylemler, onca uğraş sonucu kurdukları şirin siyaseti dağıtmaya yetiveriyor.
Son zamanlarda yaşananları bir gözünüzün önüne getirin…
Helalleşme hikayeleriyle başlayan süreç; valilerin, kaymakamların, bakanlık çalışanlarının, bürokratların tehdit edilmesiyle devam etti. Ardından da terörist başlarından Selahattin Demirtaş’a bile özgürlük isteyenlerin; hakaret ettiği gerekçesiyle meslektaşımız Fatih Tezcan’ın tutuklatmasına kadar gitti.
Sözde sanatçı Gülşen’in skandal konuşmasını şaka yapmıştı diye masumlaştırmaları bir kenara, LGBT ve diğer sapkınları arka çıkarak meşrulaştırma eylemleri de olanca hızıyla devam etti.
Ataların o güzel tespitine yeniden işaret etmek gerekirse; ‘Küpün içinde ne varsa dışarıya o sızıyor’ işte…
Yani CHP yine bildiğiniz CHP…
Hatta her şey değişiyor, CHP hiç değişmiyor…
CHP liderinin; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı üzerinden suyu bulandırma çabaları da aslında CHP’nin, bu ülkenin değişimine ayak uyduramadığının ve en önemlisi de hiç değişmediğinin bir başka göstergesi.
İktidara gelirlerse, Çevre, Şehircilik Bakanlığını kapatacaklarmış. Sadece Çevre Bakanlığı diye bir bakanlık olacakmış…
Niye?
Çünkü bakanlık, CHP'nin yönettiği belediyelerde engeller çıkarıyormuş.
CHP Belediyelerinin heykelden ve sanatçılara para yağdırmaktan başka bir iş yapmadığını bilmesek inanacağız!
Haliç’i 90’lı yıllara götüren, Marmara Denizi’ni müsilaja mahkum eden CHP’li belediyenin pisliğini sanki İBB temizlemişti de bizim haberimiz yok!
Ya İstanbul, Ankara, İzmir gibi illerde yapılan kentsel dönüşümler, çevre yatırımları? Bunların hangisini CHP’li belediyeler yaptı? Hepsi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın hizmetleri…
İzmir depreminde gördük CHP’li belediyeyi.
Bakan Murat Kurum gece gündüz yalnız bırakmamıştı İzmirlileri. Bakanlık İzmir’de depremzedelere yeni evler yaparken, CHP’li belediye ise yine şaşırtmamıştı bizi. Depremzedelere büyük bir hizmet olsun diye deprem anıtı yapmıştı mesela…
Diyoruz ya, CHP’li belediyelerin en iyi bildiği şey heykel yapmak.
AK Parti iktidarına kadar hiçbir vasfı bulunmayan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı özellikle son yıllarda altın çağını yaşıyor. Ama heykel yapmaktan başka mimari yeteneği olmayanların bu hizmetleri anlamasını da ben pek beklemiyorum zaten.
Milyonlarca dar gelirliyi ev sahibi yapmış, en önemlisi de deprem, yangın ve sel gibi afetlerde milletin umudu olmuş Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nı kapatacağının vaadinde bulunmak da ancak CHP liderine yakışırdı zaten.
Bakan Kurum’un da söylediği gibi; “Bunu, tarihe musluk, ibrik ve heykellerle geçecek olan sözde çevreci CHP'den duyduğumuza şaşırdık mı? Tabii ki hayır.”
CHP liderinin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nı hedefe koymasının arka planında aslında çok net bir şey var: Hepimizin sıkıntısını çektiği ekonomi, kiralar, konut gibi konular üzerinden siyaset üreten muhalefetin elindeki en önemli enstrümanlardan biri daha alınıyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı öncülüğünde, Cumhuriyet tarihinin en büyük konut hamlesi 13 Eylül’de Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanacak. CHP liderinin, Bakanlığı ve Bakan Kurum’u hedef tahtasına koymasının asıl sebebi işte bu büyük hamle…