Ömer İnal
Ömer İnal HEDEF: ÇÖZÜM SÜRECİ…

HEDEF: ÇÖZÜM SÜRECİ…

 Cumartesi günü Yüksekova’da şehit düşen askerlerimize Allah’tan rahmet ailelerine sabrı cemil niyaz ederek başlamak istiyorum yazıma…  Bu elim olay, daha önce kobani olaylarıyla kesintiye uğratılamayan çözüm sürecini hedeflemiştir… 

Son günlerde yaşadığımız gerek kobani olaylarıyla gerekse de Yüksekova’daki hain saldırıyla, kamuoyunun hükümete karşı önlenemez bir baskısı hedeflenmekte ve çözüm sürecinin özellikle iktidar tarafından askıya alınmasını amaçlamaktadır…

Bu yöntemle barışa giden sürecin iktidar tarafından bitirildiği izlenimi oluşturularak barış süreciyle devlete güvenen Kürtlerin ‘’haklarının verilmediği, verilmek istenmediği’’ yaygarasıyla Kürt halkının ‘’mağdur olduğu, bu mağduriyetin giderilmesi için yeniden mücadelenin, direnişin vazgeçilmez bir yöntem’’ olduğu Kürt halkından kabul görmesi sağlanacak ve bu mücadelede PKK, Kürt halkının haklarını savunan ‘’onların gözünde meşru’’ bir ‘’hak arayıcı’’  yapı olarak görülmesi sağlanacaktı, zira Çözüm süreciyle birlikte, güvenlik güçlerine teslim olan PKK’lıların sayısının hızla artması, PKK’dan çocuklarını isteyen annelerin kamuoyunda destek görmesi, bölgede kamu-özel yatırımlarla iş imkanlarının artmasıyla marjinal bir hal almaya başlayan bir PKK söz konusuydu…

Kobani olaylarının bitirilmesine ilişkin Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun söylediği şu sözler çok önemliydi: ‘’Bazı heyet üyelerinin iddia ettiği gibi, olayları bitiren; Öcalan’ın Kandil’e gönderdiği mektup değildir! Olayları bitiren devletin gücü de değildir! Olayları bitiren; toplumun Çözüm Süreci’ne olan inancı ve Kürt aktörlerin, kendi meşruiyetlerinin de altını oyduklarını görmeleri olmuştur.”

Başbakanın sözlerinden de anlaşılacağı üzere bu olayları bitiren çözüm sürecine olan güvendir, barışa olan istek, huzura duyulan özlemdir… Savaşa, kargaşaya, kardeşin kardeşi vurmasına olan itirazdır… Kobani olaylarıyla yaşanan süreçte çok kısa bir süre içinde olayların bir anda zirve yapması ve 40 canın hayatına mâl olması tamamen bir kurgunun işaretidir…  Ellerinde Glock marka suikast silahlarıyla profesyonelce hareket eden yüzü maskeliler ve yere düşen kovanları toplayacak kadar temkinli davranan ‘’tecrübeli’’ kişiler can kaybının artması için ellerinden geleni yapmışlar ve kitleleri galeyana getirmek için olağanüstü bir çaba göstermişlerdir…  Onların bu çabalarına para karşılığında destek verenler, marjinaller ve terörden medet uman diğer gruplar dâhil olmuş fakat geniş halk kitleleri, çözüm sürecine olan istekleri ve güvenleri dolayısıyla bu olayları tasvip etmemiş ve dâhil olmamışlardır… Aksi halde 40 kişinin hayatını yitirdiği bu olaylar hemen kısa sürede yatışmaz, çok daha büyük sonuçlara sebebiyet verebilirdi…

Olayların halk kitleleri tarafından kabul görmesini düşleyen ‘’operasyon merkezi’’, bu olaylarla öncelikle çözüm sürecinin rafa kaldırılmasını, Türkiye’nin bu ateş çemberinde istikrarı yakalayan ülke kazanımının yok edilmesini ve IŞİD’le güya ‘’mücadele’’ eden koalisyon güçlerine ‘’şartsız’’ destek vermesini amaçlamıştır…  Lakin bu olaylar Hükümetin bin bir emekle yürüttüğü Çözüm sürecine duyulan güven ile bitirilmiş ve her şeye rağmen çözüm sürecinin kararlılıkla devam edeceği mesajı verilmiştir… Çok güvenerek planladıkları olayların bu şekilde bitmesi ‘’operasyon merkezi’’ni kızdırmış olsa da yeni planlar yapmaktan alıkoymamıştır…

Çözüm sürecinin en büyük getirisi; silahların susması, al bayrağa sarılı şehit cenazelerinin olmayışı ve anaların gözyaşlarının dinmesiydi… Son olaylarla istediklerini alamayan ‘’operasyon merkezi’’ halkımızın bu hassasiyetlerini göz önüne alarak yeni bir cepheden saldırıyor artık, al bayrağa sarılı şehit cenazeleriyle kamuoyunu tedirgin edip, sürece olan güveni bitirmek istiyorlar, yani çözüm sürecini şehitlerimizin kanında boğmak istiyorlar…

Lakin Halkımız, engin ferasetiyle gördüğü bu ‘’operasyona’’, BİR olarak, İRİ olarak, DİRİ olarak cevap verecektir… Selametle…  

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer İnal Arşivi