HAKEM SORUNU, SEYİRCİ SORUNU, PLATİNİ SORUNU
Eskiden futbola teknolojinin karışmasına hiç sıcak bakmaz bu konuda muhafazakârlık yapardım. “Futbolun doğasında hakem hatası var” der ve futbolu hatasıyla sevmemiz gerektiğine inanırdım. Yanlış yapıyor muşum, yakın zamanda bunu anladım. Teknoloji girebildiği kadar girmeli futbolun içine.
Geçenlerde yeni bir haber düştü. Brezilya’da düzenlenecek 2014 Dünya Kupası Finalleri’nde gol çizgisi teknolojisi kullanılmaya başlanacakmış. Geçtiğimiz haftalarda Trabzonspor-Fenerbahçe maçında Adrian’ın Volkan kalede yokken çektiği şutta Egemen topu -daha sonra anlaşıldığı şekliyle- çizgi üzerinden çıkardı. Kaleye yönelen top çok hızlıydı. Hakem doğru karar vermişti fakat bu kararı görerek ve inanarak vermesi mümkün değil. Hislerine göre karar verdi orada hakem. Verdiği karar doğruydu fakat yanlış da olabilirdi. O zaman Trabzonspor’un belki de bir Fenerbahçe zaferi engellenmiş olacaktı. Ya da tam tersi bir durum da olabilirdi. Gol verseydi şayet Fenerbahçe’ye ciddi bir zarar verilmiş olacaktı istenilmeden de olsa. Neticede FİFA 2014 itibariyle teknolojiye kapılarını açtı. Bu bir anlamda milat olacak.
Bahsettiğim Trabzonspor-Fenerbahçe maçında belki eğrisi doğrusuna denk gelerek Trabzonspor veya Fenerbahçe mağdur olmaktan kurtuldu fakat son Beşiktaş-Fenerbahçe derbisinde Fenerbahçe’nin çok da iyi oynadığı bir maçta hakem hataları nedeniyle belki birkaç yılı heba olmuş oldu. Taraflı tarafsız herkesin kabul ettiği bir gerçek olarak Fenerbahçe İnönü’deki son Beşiktaş derbisinde hakemlerce kıyıldı. Hakem Mete Kalkavan çok genç insan, bana göre art niyetli bir tutum içerisinde olacak bir durumu yok. Ancak yan hakemler için aynı şeyi söylemek güç. Tecrübeli ve uzun yıllar liglerde maç yönetmiş isimler. Onlar için aynı şekilde kefil olamam. Kafam bu konuda berrak değil. Türkiye liglerini hepimiz biliyoruz daha fazla bir şey söylemeye de aslında gerek yok.
Neticede geldiğimiz noktada ben futbol müsabakalarındaki karar merciinden insan unsurunun zamanla olabildiğince uzaklaştırılması gerektiğini düşünüyorum. Veya en kötü ihtimalle Tenis’teki ‘Şahin Gözü’ teknolojisi ve Basketbol’daki masa hakemliği yani bir bakıma jüri ile bazı noktalarda karar alma durumunun getirilebileceğini düşünüyorum.
Neden insan unsurundan rahatsızım açıklayayım: İnsanlar duygusal yaratıklardır ve hemen hemen her konuda kati surette taraftırlar. Hakemlik makamının kutsallığı da zaten buradan geliyor. İşe insani duygularını olabildiğince karıştırmadan adilane bir karar vermek gerekiyor. Bu gerçekten de çok zor bir iş. Mesela Adliye saraylarının önündeki sembol heykelciğin dahi gözleri kapalıdır. Olur ya gözü açık olan bir hakim kendinden gördüğünü kayırmak ister. Tabi gerçek hayatta gözünü bağlayamıyorsunuz ve sorunlarla boğuşuyorsunuz. Zaten kesin hükümlü yasalar/kurallar ve somut delil zorunluluğu da hukuk sisteminde bu yüzden önemli. Futbol müsabakasının hakimi de hakemdir. Dolayısıyla hakemlerin verdiği -bazen hissi olabilen- kararlar derin toplumsal sorunlara yol açabiliyor. Dolayısıyla müsabakanın karar merciinin masa hakemleri şeklinde olabilecek bir kurula ve ‘Şahin Gözü’ gibi, ‘Gol Çizgisi’ gibi, ‘videodan kontrol’ gibi yeniliklere bırakılması gerekiyor. M. Platini keşke Türkiye ve özellikle Fenerbahçe ile uğraşmak yerine kafasını bu tip temel sorunlara yorsa.
M. Platini’nin ne denli Fransız milliyetçisi ve Türkiye antipatisine sahip birisi olduğunu herhalde en iyi Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül bilir. 2016 Avrupa Şampiyonası’nın düzenleneceği ülkenin seçileceği toplantı öncesi N. Sarkozy ile Abdullah Gül arasında uyguladığı çifte standardı dünyada duymayan kalmadı. Buradan Fenerbahçe’ye üst üste verilen seyircisiz oynama cezalarına gelmek istiyorum. Aynı suçu Ruslar işlediğinde farklı, Türkler işlediğinde farklı cezalandırmalar oluyor. Bu kabul edilemez. Bu konunun apayrı bir tarafı da olayın kulüp sorumlukları dışında olan polisin korumakla mükellef olduğu bir bölgede gerçekleşmesi Özel izinle ciddi paralarla temin edilebilecek denizci işaret fişekleri sahaya düşüyorsa buradaki en son sorumlu kurum Fenerbahçe’dir. Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Engellenmesine Dari Kanun(6222) uyarınca bu fişekleri atan kişilerin cezalandırılması gerekir. Gençlik Ve Spor Bakanı Suat Kılıç da bu noktada bu doğrultuda olan fikirlerini beyan etti. Platini ve ekibi Türkiye sokaklarında gerçekleşen adli bir suçun cezasını vermekle mükellef değildir, ‘sokaklarında’nın altını bir kez daha çiziyorum. Bu işi yapan GFB üyelerine zaten diyecek sözüm yok. Futbol adına büyük bir handikaptılar zaten hep. Tıpkı Türkiye’deki diğer benzerleri gibi.