Gini katsayısı ve siyasal istikrar
Gini katsayısı, gelir dağılımı eşitliğini ölçmeye yarayan bir katsayı. 0 ile 1 arasında değer alıyor. 1’e ne kadar yakınsa gelir dağılımı o kadar bozuk, 0’a ne kadar yakınsa gelir dağılımı o kadar adil demektir. Bu temel bilgiden sonra;
Sebep-sonuç ilişkilerinin karmaşıklığında gelir dağılımı adaletini ölçmede kullanılan en önemli araç olan gini katsayısı ile siyasal istikrar arasındaki ilişkiyi dikkatlerinize çekmeye çalışacağım.
Türkiye'nin gelir dağılımı dengesizliklerini zirve yaptığı yılların aynı zamanda siyasal sisteme yönelik baskıların zirve yaptığı yıllar olması tesadüf mü?
Siyasal sistemdeki anormallikler mi gelir dağılımını bozmaktadır?
Bozulan gelir dağılımı mı, siyasal sistemin kırılganlığını arttırmaktadır?
Hangisi sebep, hangisi sonuç?
Bugün için bilemiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var;
O da Türkiye'nin gelir dağılımı ne zaman düzelmeye başlasa, gizli bir el siyasal sistem üzerinde kriz üreten hamleler yapıyor.
Türkiye'de gelir dağılımı eşitsizliğin arttığını gösteren gini katsayısının yükselmesi ile siyaset üzerinde vesayet tesis eden operasyonlar arasında güçlü bir ilişki var.
Kasım 2002 Ak Parti’nin iktidara geldiği yıl.
2002 yılı gini katsayısı 0.44 ile Türkiye’nin son 50 yıllık tarihinde gelir dağılımının en bozuk olduğu yıldır. 2002 aynı zamanda toplam vergi gelirlerinin %87’si faiz ödemelerine gittiği bir yıldır. Bugün vergi gelirlerinin faiz ödemelerini karşılama oranının % 17 olduğunu düşündüğümüzde % 87’nin nasıl bir büyüklük olduğu daha anlaşılır olacaktır. Ancak %17’de çok büyük bir orandır. 2002 yılı, 2000 ve 2001 yılları ile beraber ekonomik verilerin en kötü olduğu yıllardır. Böyle bir konjukturde iktidar olan AK Parti, 2003'ten itibaren gelir dağılımını nispeten düzeltmeye başlamış ve 2005;
0.38 gini katsayısı ile son 30 yılın gelirin en adil paylaşıldığı yılı olmuştur. Vergi gelirlerinin faiz ödemelerin karşılama oranı hızla düşmeye devam etmiştir.
Ekonomik verilerin iyileşmesi, gelir dağılımında nispi adaletin tesisi üzerine gizli el devreye girmiş, siyaset üzerinde anomali üreten baskı süreçlerinin başlaması gecikmemiştir. 2006'dan itibaren askeri vesayetin otorite gösterileri ardından darbe planları ve hazırlıkları, darbenin toplumsal zemininin oluşturulması amacı ile Kamu-Sen ev sahipliğinde Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur Başkanlığında Ulusal Birlik Platformunun kurulması, Cumhuriyet Mitingleri, E-Muhtıra ve Ak Partiye yönelik Kapatma Davası ile üretilen gerginlik sonrası 2006'da gini katsayısı 0.38’den 0,428 yükselerek, ancak deprem, savaş gibi büyük felaketlerle oluşabilecek 5 puanlık bozulma gerçekleşmiş ve gelir dağılımında 3 yılda sağlanan düzelme bir anda bozulmuştur.
2007’de siyasete yönelik baskıların dayanılmaz boyutlara ulaşması üzerine alınan seçim kararı sonrası, milletin Ak Partiye % 47’yi bulan güçlü desteği ile 2007’den itibaren gini katsayısında tekrar düşme başlamış, gelir dağılımı nispeten düzelmeye başlamıştır.
2009’da Davos ‘one minute’, Muhsin Yazıcıoğlu’nun şehit edilmesi gibi olayların etkisi ile gelir dağılımında bir bozulma olsa da 2010-2014 nispeten istikrarlı bir dönem olmuş, 2014'te son 10 yılın gelir dağılımının en adil olduğu yılı yaşadık ama 2015 sonrası siyasete mudahelelerin başlaması ile gini katsayısı yine yükselmeye başladı.
2015 ve 2016'da;
FETÖ ihanetinin, güvenlik ve yargı bürokrasisindeki gücü üzerinden hükümeti düşürmeye yönelik operasyonları, ardından silahlı kalkışma ile hükümeti devirmeye kalkması, Yurtta Sulh Hanımefendinin 'Ben Başbakan Olacağım' hezeyanları ile gerilen siyasal konjuktur, gelir dağılımını yine bozmuştur. Hala bu bozukluk devam etmektedir.
Emeğin, milli gelirden aldığı pay 2014’te %52’nin üzerinde iken şimdilerde %48’lere düşmüştür. Emeğin milli gelirden aldığı payı, ilk aşamada 2014 rakamlarına getirmek için 6. Dönem Toplu Sözleşmeleri büyük fırsattır, değerlendirilmelidir.
Ayrıca işçi ve memur maaşlarına, işsiz ve ev hanımlarına Temel Gelir veya Yurttaşlık Geliri diyebileceğimiz şartlı nakit transferleri bile düşünülmelidir.
Gelir dağılımında adaletin tesisi için emeği desteklemek tek seçenektir ve bu;
Siyasal bir karardır. Demokrasinin eşit ve genel oy prensibi kadar siyasal bir karardır. Toplu sözleşme masasında emeği desteklemek, adil gelir dağılımını sağlamakla kalmayacak siyasal istikrarı da tesis edecektir. Bu nedenle 2021 Ağustosunda gerçekleştirilecek olan 6. Dönem Toplu Sözleşmeleri çok önemlidir, değerlendirilmelidir.
Not: Soldaki 80/20 sutun verileri en çok gelir elde eden %20'in, nüfusun kalan %80’inin ortalama gelirinin kaç katı olduğunu ifade etmektedir. Ne kadar küçük olursa o kadar iyidir. Gini katsayısı verileri ile örtüşmektedir.