Gerçeklerle yüzleşelim
Lige puan olarak iyi, oyun olarak kötü başlayan Konyaspor , artık ligin yavaş yavaş oturmaya başladığı haftalarda son 5 maçta sadece bir galibiyet alabildi.
Aslında bu sürecin böyle gelişeceğini kazandığımız ve hatta liderlik pozisyonuna kadar ulaştığımız haftalardaki buruk sevincimiz ve tatmin olamayışımız tarif ediyordu. Yıllardır bu takımı takip edenler takımdaki bazı eksikleri hissediyor bu sezonki serüvenimizin geçen yıldan farklı gelişeceğini tahmin edebiliyordu. Özetle son 5 haftalık fotoğraf bizler için sürpriz olmadı. Konyaspor oyun kalitesi anlamında hâlâ kalbur üstü bir takım görüntüsü verse de oyuncu kalitesi anlamında maalesef yarıştığı takımların seviyesinde değildi bu durumda lig serüveninde sorun yaşamımızın en büyük sebeplerinden biri.
Bu durumu şöyle örnekleyelim sezon başı yapılan 12 transfere rağmen geçen yıl rotasyon oyuncusu olarak görülüp genelde de bu şekilde kullanılan, Çekici ve Michalak kadronun vazgeçilmezi oluyorsa burada yapılan transferlerin kadroya etkisi ve kalitesini sorgulamak durumundayız. Maalesef yapılan bazı transferler oyun kalitemizle birlikte bize katkı sağlayıp takımı bir üst seviyeye taşıyamaya yardımcı olacak kapasitede değil.
Genel tabloya bakıp deplasmandan bir puanla döndüğümüz Adana Demir maçına geçecek olursak bu maç yukarıda yazdığımız sebeplerle bire bir örtüşen bir müsabaka olarak göze çarptı. Her ne kadar oyun olarak Adana Demirspor ile kafa kafaya çarpışacak bir görüntü versekte oyuncu kalitesi anlamında aramızda sıklet farkı bariz olarak ortadaydı.
Özellikle maçın ikinci yarısında temposu düşen ve yorulan rakip karşısında skoru arttırabilecek refleksleri gösteren Konyaspor nitekim hücum aksiyonlarındaki zafiyet ve kalite eksikliğinden dolayı bu durumu skora yansıtamadı.
Rakip ceza alanına topu organize bir şekilde taşıyıp son dokunuşu yapamamak bu kalite eksikliğinin olağan bir sonucu, kazandığımız maçlardaki kısır oyun ve kısır skorlarında temelinde bu var. Bu durum sezon başı kadro mühendisliğinde hata yapıldığını gösteriyor tek tek oyuncu performansları üzerinden gitmek çözüm değil, bazı oyuncuların bölgelerinde rakipsiz kalması ve buna mukabil performanslarının düşmesini de bu çerçevede değerlendirebiliriz. Özellikle oyun aklımız Zümer ve geçiş oyunlarında ki en büyük kozumuz Soner ‘in bugünkü form durumu mevkilerinde alternatifsiz kalmalarının sonucu. Ve her kötü oynadıkları maç sonrası daha çok yıpranıyor, sorumluluk almaktan kaçıyorlar. Malesef kadro kalitesini arttıramamak iki farklı sonuç doğuruyor hem var olan oyuncu grubunun performansını etkiliyor hemde genel anlamda takımı durağanlığa itip özgüven kaybına uğratıyor.
Özetle şunu söyleyeyim artık geçen sezonu unutup bu sezonla yüzleşeceğimiz haftalara girmiş durumdayız, bu süreçte beklentilerimizi biraz dizginleyip bu takımın bize neyi ne kadar vereceğini bilip ona göre tavır alırsak sağlıklı bir sezon geçirebiliriz.
Her şeye rağmen Konyaspor bu ligin hâlâ kalbur üstü takımlarından biri ve ilk 5 hedefi hiçte uzak bir ihtimal değil her maçın olduğu gibi her sezonunda bir öyküsü vardır.
Belkide bu sezonki öykümüzü başka bir kulvardan yazarız...