Duanın gücü
Türkiye’nin ciğerlerini yakan ve ekiplerin günlerdir canla başla söndürmek için çalıştığı orman yangınlarının büyük çoğunluğu - Allah’a hamdolsun - söndürüldü.
Ağustos ayında Antalya’ya ve diğer birçok ilimize yağan yağmurlar yüreğimizi serinletti.
Geri kalan yangınlar da inşallah en kısa sürede kontrol altına alınıp söndürülecektir.
Türkiye orman yangınlarıyla mücadele ederken halkımız da büyük bir dayanışma örneği gösterdi ve kimi yangından etkilenen bölgelere yardım gönderdi, kimi de gönüllü olarak bizzat yangın söndürme çalışmalarına katıldı.
Bu arada milyonlarca kişi ormanların alevlere teslim oluşunu ve söndürme çalışmalarını ekran başında seyrederken Allah’a el açıp dua etti.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş orman yangınlarından en çok etkilenen bölgelerden biri olan Antalya’ya giderek vatandaşlarla birlikte yağmur duası yaptı.
İslam ülkelerinde de yine milyonlarca kişi Türkiye’deki orman yangınlarının sönmesi için Allah’a yakardı.
Müslümanlar yağmurun, rüzgârın ve kâinattaki her şeyin âlemleri yaratan Allah’ın emrinde olduğuna iman eder.
O dilemedikçe tek bir yaprak dahi düşmez.
Bir televizyon kanalında hava durumunu sunan Azerbaycanlı spikerin de dediği gibi, yer de O’nun, gök de O’nun…
Yağmur yağdırması için Allah’a dua etmek Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetidir.
Ayrıca dua, biz Müslümanlar için Rabbimize kulluğumuzun göstergesidir ve Allah azze ve celle Kur’an-ı Kerim’de “De ki, duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin?” (el-Furkân 25/77) buyurur.
Önceki gün akşam saatlerinde Antalya’ya yağmaya başlayan yağmur hem yangın mağduru bölge sakinlerini ve hem de orman yangınlarının sönmesi için dua edenleri sevindirdi.
İnsanlar yağmurun altında birbirlerine sarılıp sevindiler ve rahmetini esirgemediği için Allah’a şükrettiler.
Dün orman yangınlarının sönmesi için dua ettiğimiz gibi bugün ve yarın da ülkemizi belalardan ve musibetlerden koruması, içimizdeki beyinsizler sebebiyle bizleri helak etmemesi için Rabbimize yakarmaya devam edeceğiz.
Allah’ın gücüne ve kudretine inanmayan, duanın ne demek olduğunu bilmeyen ve etkisinin farkında olmayan, bilimden zerre kadar nasibi olmadığı halde sanki bilim ve dua birbiriyle çelişiyormuş gibi “Duaya değil bilime inanın” diyen şarlatanlara kulak vererek duayı terk edecek ya da bir şeyin olmasını dilediğinde “Ol” demesi yeterli olana el açıp yalvardığımız için komplekse kapılacak değiliz.
Neye inanıp inanmayacağımızı ve nasıl ibadet edeceğimizi soytarılar belirleyemez.
“21’inci yüzyılda hâlâ aynı kafa” ve benzeri sözlerle Müslümanları aşağılamaya kalkışan ve inançlarıyla alay eden aşağılık yobazların söyledikleri bizi hiç ilgilendirmez.
Bizim dua ve tevekkül anlayışımızda tembellik yaparak hiçbir şey yapmadan oturmak da yok.
Elbette üzerimize düşeni yapmaya çalışacak, elimizden gelen çabayı gösterecek ve benzer felaketlerin yaşanmaması için gerekli tedbirleri alacağız.
Yangınların siyaha dönüştürdüğü alanları ağaçlandırıp - Allah’ın izniyle - yeniden yeşile döndüreceğiz.
Gayret bizden, Tevfik Allah’tan…