Doktor ve imam
Doktorlara ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddet üzerinden yürütülen ve art niyetli bir takım kesimlerin kasıtlı olarak yangına benzin dökerek alevlendirmeye çalıştığı tartışmalar bir süredir Türkiye’nin gündeminde.
Konu hassas ve birileri istiyorlar ki toplum doktorlara hak verenler ile doktorları suçlayanlar olarak ikiye bölünsün, kavga etsin ve oluşacak karmaşada sağlık hizmetleri ve toplumsal barış yara alsın.
Böyle bir oyuna düşmemek için gerçek sorunlarla provokasyonları, kirli ve ucuz hesapları birbirinden ayırmak, her şeyden önce sakin olmak gerekiyor.
Geçenlerde Konya’da bir imam hutbede doktorların grevde olduklarını söyleyerek görev yapmayı reddetmelerinin daha büyük sorunlara yol açacağına dikkat çekti ve devlette devamlılığın esas olduğunu hatırlattı.
Sözleri sosyal medyada yayınlanınca Diyanet İşleri Başkanlığı ve Konya Valiliği tarafından hakkında soruşturma başlatıldı.
Konuyla ilgili haberlerin altına yazılan yorumlar toplumun kahir ekseriyetinin imamın hutbede dile getirdiği görüşe katıldığını gösteriyor.
Kişisel kanaatim de imamın samimiyetle yaptığını düşündüğüm uyarısında herhangi bir yanlış olmadığı yönünde.
Grev gerekçesiyle görevlerini yapmayan doktorları ve sağlık çalışanlarını eleştiren imam, Diyanet İşleri Başkanlığı müfettişlerinin hazırladıkları rapor doğrultusunda görevden uzaklaştırıldı.
Diyanet gibi Türkiye’nin göz bebeği bir kurumun kararı üzerine yorum yapmak istemiyorum.
Konunun hassasiyeti böyle bir adımı gerektirmiş olabilir.
Nitekim geçenlerde görev yaptıkları ilçelerdeki insanlar hakkında çirkin paylaşımlarda bulunan iki doktor da açığa alındı ve haklarında idari soruşturma başlatıldı.
İmamın hutbede söyledikleri sosyal medyada yayılınca doktorlardan, yeminli Diyanet ve imam düşmanlarından birçok eleştiri geldi.
Fakat o eleştirilerden bazıları imamları küçük gören ve aşağılayan türdendi.
Örneğin bir doktor bir matematik denklemi yazıp imam için “Sorsan bunu bile bilmez ama doktorları eleştirmeye kalkar” diyordu.
Sanki imamların görevi matematik, fizik, kimya problemleri çözmekmiş gibi…
Bu tür aşağılamalara ve halka tepeden bakan yorumlara hiç gerek yok.
O doktordan Fatiha’yı okumasını istesek belki de okuyamayacak.
Ayrıca -Müslüman ise- nihayetinde doktor da bir gün yıkanıp kefenlenmek için imamın önüne yatacak.
Doktorlarımız da imamlarımız da genelde saygıyı hak eden değerli insanlar.
Her mesleğin kendine has özellikleri ve zorlukları var.
Kimse kimseyi küçük görmeden herkes kendi özeleştirisini yapar ve işine odaklanırsa sorunların daha kolay çözüleceğine inanıyorum.
Öncelikle gerekçesi ne olursa olsun doktorlara ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti tümüyle ve istisnasız reddetmeliyiz.
Sonra da soruna çözüm aramalıyız.
Doktorlar ve sağlık çalışanları her gün hastaneye bir hasta yakınının saldırısına uğrama korkusuyla giderlerse nasıl görev yapabilirler?
Hastanelerde güvenliğin mutlaka artırılması gerekir.
Daha da önemlisi insanlarımıza doktorların bilgileri ve imkanları dahilinde görev yaptıklarını, şifanın Yüce Rabbimizden geldiğini, hayatı verenin de alanın da Allah olduğunu anlatmalıyız.
İmamlarımız halkımıza kişinin eceli geldiğinde dünyanın tüm doktorları da bir araya gelseler onu hayatta tutamayacaklarını izah etmeliler.
Böylece herhangi bir hasta yakını ameliyat ya da tedavi sonrası hastası hayatını kaybederse ilk aklına gelen doktoru suçlamak olmaz.
Şayet doktorun gerçekten ihmali ya da kastı olduğuna inanırsa hukuki yollara başvurur, değerlendirmeyi işin uzmanlarına bırakır.
Hukuki yollardan sonuç alamadığına ve haksızlığa uğradığına inansa bile hakkını öbür dünyada alacağını bilir.
Asla şiddet yoluyla intikam almaya kalkışmaz.