Gülşen Yılmaz
Gülşen Yılmaz Doğu Türkistan’ı dinliyoruz, gözlerimiz kapalı

Doğu Türkistan’ı dinliyoruz, gözlerimiz kapalı

Doğu Türkistan’ı dinliyoruz, gözlerimiz kapalı… Hakkında çok şey yazıyoruz. Çiziyoruz. Fakat ciddi anlamda anlayabildiğimizi sanmıyorum. Çünkü insan yaşamadığı duyguyu tam olarak kavrayamıyor.
 
Mesela, hırsız kavramı insanın canını sıkar. Birinin evine hırsız girdiğini duysan üzülürsün. Ama o duyguyu ve korkuyu gerçekten anladığın zaman, evini hırsızın talan ettiği zamandır. Teşbihte hata olmaz. Elbette ki bizim evimize de hırsız girmesin. Fakat yaşanan dramı da tam anlamıyla kavrayalım.
 
Geçen hafta ofise Doğu Türkistanlı, üniversite öğrencileri geldiler. Sohbet ettik. Doğu Türkistan’dan ve orada yaşananlardan bahsettiler. İnanın tarihçi olduğum için çok okudum bu konuyu, çok irdeledim. Ama birinci ağızdan dinlemek daha ürpertici…
 
Onlar yaşadıklarını anlatırken yüzlerindeki ifadeler olayın vahametini zaten gözler önüne seriyordu. Yaptığım en zor röportajdı diyebilirim. Çünkü karşınızdaki insanlar sizin vasıtanızla, belki bu sefer sesimiz duyulur diyerek acılarını anlatıyorlar. Ve anlatırken tekrar yaşıyorlar.
 
Evet, Doğu Türkistan’da acı hep aynı!
 
Yarım asırdır kanayan yaramız Doğu Türkistan…
 
Uzak Doğu’nun eteklerinde, özgürlük kelimesini literatüründen çoktan çıkarmış bu topraklar, Uygurlar için kocaman bir hapishane adeta…
 
Kızıl Çin’in baskısı zulmü, işkencesi buradaki halkın üstüne karabasan gibi çökmüş durumda.
 
Yerküre üzerinde Müslüman ve Türklere yapılan muamele doğuda da batıda da aynı seviyede çirkinleşmiş durumda maalesef ki…
 
İbn-i Haldun’un, Mukaddime’sinde uzun uzun bahsettiği, “Coğrafya bir kaderdir.” cümlesi aslında bu durumun açıklaması niteliğinde. Mukaddime 1389’da yazılmış lakin insanoğlu hiç değişmemiş barbarlık hiç törpülenmemiş demek ki!
 
Peki, Doğu Türkistan’ın kaderi neden böyle?
 
Çin Doğu Türkistan’dan neden vazgeçmiyor?
 
En net görünen sebep, Türk ve Müslüman olmaları… Çin asimilasyon yöntemi ile buradaki Türklerin kişiliklerini etkilemek, İslam’dan ve soylarından uzaklaşmasını istiyor.
 
Fakat başka sebeplerde var.
 
Çin petrol ve hammadde konusunda dışa bağımlı ve Asya pazarına ulaşması için Doğu Türkistan bir kapı gibi…
 
Ve İpekyolu üzerinde olduğu içinde önemi artıyor Çin’in gözünde.
 
Bir diğer ve aslında daha önemli olan sebep ise, Doğu Türkistan topraklarının verimi… Hem enerji anlamında hem de yeraltı kaynakları anlamında düşünüldüğünde bu topraklar cennet gibi. Düşünün ki Doğu Türkistan Çin petrolünün 5’te 2’sini üretiyor. Kömür üretiminde de Çin rezervinin yarısına sahip… Maden zenginliği, tekstil sektörüne katkısı derken, Doğu Türkistan, Çin için tam bir nimet konumunda oluyor. Bu saydığım kaynaklarında hepsini Kızıl Çin sömürüyor.
 
İşte aslında bu vahşetin altında yatan diğer sebeplerde bunlar!
Peki bu zulme ve vahşete dur denir mi?
 
Hayır!
 
Çünkü ülkelerin siyasi çıkarları bir kadının zorla çocuğunun alınmasından daha mühim(!)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gülşen Yılmaz Arşivi