Demokrasi Paketine Konya’dan Bakmak
Elbette haklısınız Konya’da bir sürü konu var, Anadolu’nun en büyük 500 şirketi sıralamasında 25 Konya firmasının yer almasıyla ilgili gündemden tutunda Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ın dün gazetecileri kongre merkezi inşaatında gezdirmesine kadar çok geniş alanda yoğun gündem var Konya’da…
Önümüzdeki günlerde bunlara değiniriz ama bugün Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz Pazartesi günü açıkladığı demokratikleşme paketini yazacağım.
Neden bugün yazıyorum onu da izah edeyim, zira olayı net bir şekilde yorumlamak için birkaç gün geçmesi gerekiyordu, MHP, CHP, diğer muhalif unsurlar açıklamalarını yapsın, televizyonlarda anlı şanlı yorumcu starlarımız olayları konuşsun, ondan sonra bir yazalım diye düşünmüştüm ve şimdi bugün itibariyle görüntü netleşmiştir ve biz de yazıyoruz…
Öncelikle şunu söyleyeyim, MHP ve CHP’nin nasıl açıklama yapacaklarına dair Pazartesi günü Başbakan açıklama yapmadan not almışım, ne diyeyim, yahu bir defa bizi şaşırtın, bir defa derinliğine bir analiz yapında öyle açıklayın görüşlerinizi, değil mi? Yok onlar öyle yapmıyorlar, direk bodoslamaya karşı çıkıyorlar.
Ben demişim ki, CHP başbakana bir şekilde diktatör demeye çalışır, el altından, “bunlar PKK ile anlaşıyorlar propagandası yaparlar, zira CHP artık yalan söylemeyi vakayı adiyeden görüyor, bir taraftan da bu demokrasi paketi laikliğe karşı, Alevilik ile ilgili konular yok” gibi açıklamalar yaparlar demişim, aynen bu şekilde açıklama yaptılar.
MHP ise daha vahim, olaya direk PKK ile anlaşma olarak bakacaklar ve oy için AK Partiyi PKK’yla işbirliği içinde göstermeye çalışırlar demişim, ne yazık ki yanılmadım.
Aslında bu cahilliktir, taassuptur ve kesin inançlılıktır ama ne yazık ki muhalefet böyle. Eskiden ben de öyleydim, Refah Partisi’nin gençlerindendik, öyle keskin bir şekilde inanırdık ki, bizim dışımızdakileri Müslüman bile görmezdik.
Sonra Cemil Meriç’in Jurnal’lerini okudum, Edvar Said’in Entelektüel isimli kitabını okudum, Eric Hoffer'in Kesin İnançlılar isimli kitabını okudum.
Ve Orhan Pamuk’un bir romanındaki kahramanın dediği gibi, kitap okudum hayatım değişti, hayata farklı bakmaya başladım, başkalarına saygı duymaya başladım, bizim dışımızdaki insanların da iyi şeyler yapabileceğine inandım.
Kendisi gibi olmayana saygı duymayı herkes öğrenmelidir.
Çok kolay değil ama başarmalıyız, Saadet Partilisi, CHP’lisi, MHP’lisi, AK Partilisi kendinden başka doğru olanlarında olabileceğini bilecek ve başkasının doğru yaptığı işlere sadece oy için, ideoloji için hayır demeyecek.
Başbakanın açıkladığı pakette bir maddede, inancı, hastalığı, rengi, dili, dini ya da buna benzer bir konu için bir insanın aşağılanmasının suç sayılacağı ifade ediyordu.
Bütün paketi atın, Büyük Türkiye’nin kurulması için bu madde bile yeter. MHP’li kardeşlerimiz şunu bilsin, Allah kimseyi Türk diye ayrıcalıklı yaratmaz, ne mutlu Türküm diyene, diyen bir başkasının ne mutlu Kürdüm demesini de kabul etmelidir.
Andımızın kaldırılması doğru olmuştur.
Kürtler bizim düşmanımız değil, kardeşimizdir, Kürtçe dilinde eğitim yapacak okulların açılması da önemli ve büyük bir karardır.
Başörtüsü konusu da Türkiye’nin büyük sorunlarından birisini çözmektedir.
Biz Müslümanlar bu ülkede yaşamıyor muyuz? Dört seçkin Kemalist ot kafalı nasıl isterse biz öyle yaşamayacağız, kadınlarımız da devletin kurumlarında çalışabilecekler, çocuklarımız özgürce din eğitimlerini alacaklar.
Bunları bırakın ey MHP, ey CHP bir işe yaramak istiyorsanız “seçim sistemi nasıl olmalı” onu tartışın.
Başörtüsü, dil gibi konularda sizin korkularınızla değil, Büyük Türkiye’nin bizden istediği adımlarla hareket ediyor hükümet ve iyi ki böyle yapıyor, kesinlikle doğru yapıyor.
Daha yaşanılabilir bir Türkiye hayırlı olsun…