Ramazan Yaşar
Ramazan Yaşar BU KAVGA BURADA BİTMEZ…

BU KAVGA BURADA BİTMEZ…

28 Şubat darbecileri İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan alıp Onu Pınarhisar Cezaevi’ne gönderirken; Erdoğan onlara şifreli şu mesajı gönderdi; “Bu şarkı burada bitmez.” Gelinen nokta da Başbakan’ın bestelediği “şarkının bitmediğini” gösteriyor. Ancak mesaj verdiği kesimler de Ona mesaj göndermekte gecikmediler; “Bu kavga burada bitmez.” 1994’de başlayan ve bundan sonraki süreçte de devam edeceği kesin olan bu kavganın bir tarafında Kasımpaşalı halk adamı var, diğer tarafta “halkın olanı” almaya alışmış, bu haksız gasplarla iyice semirmiş bir grup rantiyeci ve aileleri var.

Koç Ailesi’nin Başbakan Erdoğan’a karşı olması, Onun siyasette ilerlemesine, dün belediye başkanı olarak kalmasına, bugün başbakan olarak devam etmesine, yarın başkan olmasına karşı çıkması bilinen bir Türkiye gerçeğidir. Başbakan Erdoğan’ın Belediye Başkanı iken, 28 Şubat darbecileri tarafından görevden alınmasında yine KOÇ ailesi ve Doğan medyasının önemli bir etkisi vardı. İstanbul’daki bir sel felaketinde Belediye Başkanı Erdoğan’ı manşetlerine taşıyıp, dere yataklarındaki kaçak evler üzerinden seçmenin hedefi haline getiren Doğan Medyası, sert bir kayaya çarptığını Tayyip Başkan’ın açıklamasıyla öğrenecekti. “Hürriyet Medya Towers da kaçak. Ondan başlayarak İstanbul’daki tüm kaçak yapıları yıkacağım.” Amiral Gemisi Hürriyet uzun süre derin bir sessizliğe gömüldü.

Ancak KOÇ ailesinin Nakkaştepe’deki Holding Merkezi kaçak olmadığı için rahat rahat konuşmaya devam ettiler. O dönem ailenin en büyüğü ve holdingin başındaki isim Rahmi KOÇ, Aydın Doğan’ın CNN’ninde, “Tayyip Bey'in bir geçmişi var. İstanbul belediye başkanlığı yaptı, üç ay mahkum oldu. Bazı İngilizler der ki, liderler hapishaneden geçer. O da derslerinin hepsini yapmış oldu. Şimdi Tayyip Erdoğan yeni bir misyona soyunuyor. Bu iş para meselesi. Tayyip Erdoğan'da çok para olduğunu radyolardan dinledik, 1 milyar dolar para biriktirmişler, NASIL BİRİKTİRDİLERSE. Dolayısıyla onun mali derdi olacağını zannetmiyorum. Tayyip Bey, kendini yenilediğini söylüyor, ben kendisini çok yenilediğine inanmıyorum. BUNLAR BİR MİSYON YÜRÜTÜYORLAR.” (Tarih 05.08.2001) İşte KOÇ ailesi de bu “misyona” karşı mücadele ediyor. Ya kendi isteğiyle ya da bağlantılı olduğu uluslararası güçler onlara böyle bir görev vermiş. Onlar da en içten duygularla rollerini oynuyorlar…

 

Koç ailesinin önderlik ettiği ve temsil ettiği kesim, daha önce Menderes ve Özal’a karşı da aynı mücadeleyi yürütmüşlerdi. Onların derdi isimler değil, Koç’un ifadesiyle, bu kişilerin temsil ettikleri “misyonlardı”.

Başbakan’a karşı her kalkışmada taşın altından hep KOÇ ailesi çıktı. Son seçimlerden önce ABD Büyükelçisi'ne “seçimlerden CHP-MHP koalisyonu çıkacak” diyen Mustafa Koç gibi, ailenin damadı İnan Kıraç da AK Parti'nin oy kaybettiğini ve iktidardan düşeceğini, CHP’nin seçimden birinci parti olarak çıkacağını basına söyleyecekti. Hatta bazı yazarlarla iddiaya bile girecekti. Ailenin, kendisi ve misyonuyla mücadelesini yakinen bilen Başbakan’ın, “Ben İnan Kıraç'ı bu işlerin içinde görmek istemem. Bu işlere bulaştığını duymak da istemem. Bu beni ciddi anlamda rahatsız eder ve yakıştıramam da. Ama hakikaten, yazılanlar söylenenler doğruysa, bu tabi geleceğe yönelik herhalde kendisi de bazı riskleri üstlenmiş demektir. Çünkü bir iş adamı ülkede belli bir güce, belli bir imkana sahip bir iş adamının, böyle bir şeyin içerisine girmesi, adım atması kendisi açısından da ciddi bir risktir. Hiçbir iş adamı bu tür şeyin içerisine böyle girmez” uyarısı da işe yaramayacaktı. Ortada kendini “misyona karşı mücadeleye adamış” bir aile vardı.

Kamuoyunun zaman zaman yüzeysel olarak basından takip ettiği gerilimin arka planda uluslararası güçlerin de dahil olduğu bir kavga var aslında. Gezi olaylarında Otelini sahra hastanesine çeviren, “Başbakanı koltuğundan indireceği hayalini kuranlara otelinde, yeme, içme, ilaç, barına ve strateji belirleme ortamı oluşturan” da yine KOÇ ailesinden başkası değildi. Hükümetin TÜPRAŞ denetimi, Koç Üniversitesi’nin işgal ettiği ormanın kirasını ödememesine karşı yapılan sıkı takip seçim öncesi yoklamalar. KOÇ’un bu seçimde elindeki tek yatırım aracı Mustafa Sarıgül. İstanbul’u Sarıgül alırsa KOÇ ailesi, Başbakan’a çok büyük bir gol atmış olacak. İşte o zaman kağıtlar yeniden karılıp yeni oyuna geçilecek.  

Her seçim öncesi Başbakan’a karşı bu tür gerilim, negatif açıklama ve girişimlerin kaynağı ve perde arkası destekçisi olan KOÇ ailesinin derdi ne olabilir?  Dış bağlantılarının Aileye biçtiği rolü oynuyorlar. Severek ve isteyerek.

Bu filmde kılıç kalkanlardan çıkan sesleri duyuyor musunuz? 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ramazan Yaşar Arşivi