Gökhan Kırlangıç
Gökhan Kırlangıç Davet (li) mi?

Davet (li) mi?

 

Evlerimiz  sığınaklarımız gibidir. Kapımızı sıkıca kapattıktan sonra her türlü sıkıntı ve tehlikeden uzak hissederiz kendimizi. Her ne kadar evimizde gün boyu uzanıp başımızı dinlemek huzur verse de bize, insanlarla iletişim kurmadan da yaşayamayız. İki gün yalnız dursak, üçüncü gün dayanamayıp bir kapıyı tıklatma, iki çift kelam etme ihtiyacı duyarız birileriyle. Yakın ya da uzak çevremizde ikamet eden kimseler olabilir bu birileri. Kimler olursa olsun, kendilerini ziyaret etmemiz onları ziyadesiyle hoşnut etmeli.

Merkezi bir muhitte ikamet ediyor olabiliriz ya da dostlarımızın sık sık uğradığı bir mekana yakın olabilir evimiz. Bu da kapıyı çalıp selamı veren eş-dostun kendisini evimizin orta yerinde buluyor olması ile sonuçlanabilir; ne güzel! Fakat işin kötüsü, habersiz yapılan bu ziyaretlerin uzun tutulmasıyla o güne dair tüm planlarımızın suya düşmesidir. Tabii ki samimiyetimize güvenilerek ve sevildiğimiz için çalınır kapımız, buna şüphe yok; fakat bizim de özel hayatımız, gidecek bir yerimiz, yapılacak işlerimiz vardır.

Telefonun icadı epey eskiye dayansa da, bazı kimseler ziyaret edecekleri kimseleri aramakta ihmalkarlık yaparlar nedense. Vakitli vakitsiz kapıyı çalıp içeri buyur edilmeyi beklemek pek bir gizemli gelir belki de. Gidilecek kişiyi arayarak müsait olup olmadığını öğrenmek, on saniye dahi almaz halbuki. Evsahibinin, gelen kişiyi kapıdan içeri kabul edemeden geri döndürmesindense, müsait olmadığını telefonda söylemesi çok daha kolaydır aslında. Her iki taraf için de daha az mahcup edici olur bu. Kapıya kadar gelme zahmetinde bulunmamıştır bu kişi ne de olsa.

Misafirlik söz konusu olduğunda önde gelen ve belki de en önemli incelik, planlanan ziyaretten evsahibinin haberdar edilmesidir. Zira misafir beklenmeyen ve uygunsuz bir vakitte geldiğinde evsahibi memnun olacak bir vaziyette değilse, işler değişebilir. “Her şey gönül hoşluğu ile olur” demiş büyükler. Canı sıkkın, kendi derdinden başka şeyle ilgilenecek durumda olmayabilir evsahibi. Ya da o gün müsait olmayabilir; örneğin kendisinin veya aile fertlerinin dinlenme günüdür. Dışarıya çıkmak üzere ya da başka bir misafir bekliyor da olabilir. Ayrıca kendi yaşantımızdan biliriz; “ev hali” diye bir ifade vardır, evimiz her an konuk ağırlamaya hazır vaziyette bulunmayabilir. Bırakalım evde ikramlık bir şeyler olup olmamasını, evimiz iğne atılsa yere düşmeyecek derecede dağınık ve bakımsız halde olabilir. Böyle bir durumda, gelen kişi kim olursa olsun sıkıntıya girmemiz kaçınılmaz olacaktır. Ya da konuğumuz mahcup olacaktır, geleceğini haber vermediği için.

Misafire halini belli etmeden, duruma ayak uydurmayı başarabildiği de olabilir evsahibinin; geleceğinden haberdarmışçasına en iyi şekliyle ağırlamaya çalışır konuğunu, fakat bu kez de ev içerisinde işler karışabilir. Temizlik, çocukların banyosu, akşam yemeği yahut dışarı işleri gibi yapılması gereken pek çok şey yapılamadığından ev içinde küçük çaplı bir kaos yaşanabilir. Çat kapı misafirliğin ev sahibini böyle zora soktuğu pek çok durumu göz ardı edemeyiz

Kalın efendim sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gökhan Kırlangıç Arşivi