Mahmut Ali C. Körosmanoğlu
Mahmut Ali C. Körosmanoğlu Çiftçiler Günü vesilesiyle iade-i itibar

Çiftçiler Günü vesilesiyle iade-i itibar

"Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak." -Kızılderili Atasözü 

Burada beyaz adamı şehirde yaşayan adam şeklinde tevil ettiğimizde, Kızılderili adamı da çiftçilik yapan kişi olarak yorabiliriz. Zaten kültürümüzde de ’ beyaz Türk’ kavramı günlük yaşantımıza da girmiş bulunuyor. Beyaz Türkler, Türkiye’deki şehirli seçkin sınıfı tanımlamak için kullanılan bir kavramdır. Bugün burada Kızılderili mesabesindeki çiftçiyi konuşalım, irdeleyelim, hali pürmelalini ortaya koyalım.
Tarım, toprağı ve tohumu kullanarak bitkisel ve hayvansal ürünler üretmek ve bu ürünlerden daha değerli mamuller elde etmek için yapılan iktisadi faaliyeti ifade etmektedir.
Bu işi yapan yani geçimini toprağı ekip biçerek sağlayan kimseye de çiftçi denir.   Tarımın ekonomideki önemi ve rolü insanlık tarihi kadar eskilere dayanır. Toprağa dayalı ekim dikim ve hasat etme çabalarını ifade eden tarımsal üretim ve faaliyetlerin, göçebe düzenden yerleşik düzene geçişte önemli bir rolü olmuş ve sanayi devrimine kadar neredeyse yaklaşık on bin yıllık bir süre boyunca da insanlığın kaderini belirlemiştir (Şahin, 2016: 293; Mazoyer, 2010). Tarım hemen her ülkede tümüyle piyasa ekonomisi koşullarına terk edilemeyen ve devlet müdahalesini gerektiren stratejik öneme sahip bir sektör olarak görülmektedir. Tarımın stratejik bir sektör olarak görülmesinde nüfusun beslenmesi, gıda güvenliği, sanayiye kaynak aktarma ve gelir dağılımı faktörleri öne çıkmaktadır.  

Tarımın ve çiftçilik mesleğinin değerinin anlaşılması açısından Dünya Çiftçilik Günü büyük önem taşımaktadır. Dünya Çiftçiler Günü 14 Mayıs tarihi olarak belirlenmiştir. 14 Mayıs tarihi ise Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonu kurumunun kuruluş tarihidir. Kurumun isminin kısaltması İFAB ve ülkemizde yer alan Türkiye Ziraat Odaları Birliği bu kurumun bir üyesidir. Dünya Çiftçiler Günü, Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonunun kuruluş tarihi olan 14 Mayıs 1984 tarihinden itibaren her 14 Mayıs günü, Türkiye dahil kuruluşa üye olan tüm ülkelerde Çiftçiler Günü olarak kutlanmaktadır. 

Bu vesile ile çiftçiye ve çiftçiliğe dair söyleyecek sözümüz var bizim.. Dünyanın ilk ve hiç bitmeyecek tek mesleği çiftçiliktir. Hz. Ademle başlayan çiftçilik mesleği, dünyada bir tek insan bile kalıncaya kadar devam edecektir. Bugün eğer karnımızı doyurabiliyorsak bir çiftçiye teşekkür borcumuz var demektir.
1,3 milyar kişi, yani dünyanın çalışan nüfusunun yüzde 40’ı, tarım sektöründe çalışmaktadır.
Geriye dönüp baktığımızda, yeniliklerin çiftçiliği daha verimli hale getirdiğiniz görmekteyiz. Bu verimlilik özellikle gelişmiş ülkelerde belirgin hale gelmiştir. 115 yıl önce tek bir çiftçi, o dönemdeki teknolojik kısıtlamalar nedeniyle yalnızca dört kişinin besin ihtiyacını karşılayabiliyordu. 1950 yılına gelindiğinde, modern tarım makinelerinin kullanılmaya başlanmasıyla her bir çiftçi, yaklaşık on kişinin besin ihtiyacını karşılayabilir hale geldi. Günümüzde yetiştirme, bitki koruma ve toprak işleme sistemlerinde sürekli gelişen teknolojik yenilikler sayesinde gelişmiş ülkelerde tek bir çiftçi, 129 kişi için yeterli gıda üretebilmektedir. Çiftçilerin modern teknolojilere açık olması da daha fazla önem kazanmaktadır. Dünya nüfusu her yıl 80 milyon artmaktadır. 2050 yılına kadar çiftçiler tarıma elverişli arazi, sınırlı doğal kaynaklar ve daha değişken iklim sorunlarıyla mücadele ederken 9-10 milyar kişinin besin ihtiyacını karşılamak zorunda kalacaklar. 

Bugün tarımın bir çok sorunu var. Girdilerin yüksekliği, pazarlama, arazi yapısının parçalı olması ve toplulaştırmaya duyulan ihtiyaç, sulama, tarımsal alandaki bilgi eksikliği vs...vs...Bir çok sorun sıralanabilir. Bize göre bu sorunların en önemlisi çiftçiye, çiftçiliğe değer verilmemesidir, önemsenmemesi, ötekileştirilmesi, dışlanması, muteber görülmemesidir. Dünyanın en büyük cezası adam yerine konmamaktır. Bir insan suç işlediği zaman çeşitli ceza şekilleri vardır, hukuki anlamda. Bizim işimiz hukuki bir şey değil, sosyolojik. Toplumun çiftçiye bakışı… Burada bir suçlu ya da suçlayan yok elbette. Burada itibarsızlaşma ve önemsenmeme var. Bu bir ceza mıdır? Evet, bu bir cezadır. Toplumun verdiği, toplumsal baskı ya da mahalle baskısı dediğimiz türden bir ceza. İdam suçu bile adam yerine konmamaktan daha ehvendir yerine göre. Neden? Çünkü idamda, idama mahkum olan kişinin varlığı nesne olarak kabul edilmektedir. Yerine göre bu bile bir değerdir. Oysa adam yerine konmama, kişinin evrende bir yer kapladığının, bir ağırlığının olduğunun, bir cisminin bir kütlesinin olduğunun inkarına dayanır. İnsanoğluna verilebilecek en büyük ceza budur, adam yerine konmama cezası. Bugün çiftçinin en büyük sorunu adam yerine konmamak ve değer verilmemektir. Köylerde yaşayan genç erkeklere kız verilmiyor. Evlenemiyorlar. Neden? Parası olmadığı için mi? Hayır, İtibarı olmadığı için... Yerine göre ortalama bir genç asgari ücretlinin 4-5 katı gelir elde etse bile,evlilik esnasında bunun hiçbir kıymeti harbiyesi  yok. Para bir yere kadar ama aslolan itibar ve adam yerine konma hadisesi. Bugün toplumda bir insanı aşağılamak ya da hakaret etmek için ‘köylü!’ deniyor. Bunun örnekleri çoğaltmak mümkün.
Yapılması gereken şey çiftçiye itibarını iade etmektir. İadeyi itibar sabahtan akşama olacak bir iş değildir. Bunun için zaman ve emeğe ihtiyaç vardır. Mesele devletin, toplumun, meslek kuruluşlarının, sivil toplum kuruluşlarının toplumsal bir bilinç oluşturarak çiftçiye değer verme niyetine girmektir. Değer vermek bir niyet işidir. Toplumsal olgunluk zamanla oluşacaktır. Biz bugün itibariyle devlet ve millet olarak çiftçiye değerli ve önemli olduğunu hissettirmeye çalışmamız gerekiyor.
Devlet, çiftçiliğin prestijli bir meslek olduğunu ön plana çıkaracak çalışmalar yapabilir. En basit olarak sinema ve televizyonlar araç olarak kullanılabilir. 1970 li yıllarda çekilen ziraat mühendisli başrollü filimler sayesinde ziraat fakültelerinin puanları uzun süre tıp fakülteleriyle atbaşı ya da daha yüksek gitmiştir. Neden? İşte bu filmler sayesinde. Yine devlet destekli filmler yapılabilir. Ziraat mühendisi ya da çiftçinin başrol olduğu filmler sayesinde çiftçilik toplumsal bir kabul görebilir. O da akabinde itibar ve prestiji getirecektir.
Spor müsabakalarının adı süt kupası, başak kupası şeklinde düzenlenebilir. Özellikle futbol bu anlamda değerlendirilebilir.
Okullarda ziraatla ilgili yönlendirme yapılabilir. Orta ve lise düzeyinde ziraat dersleri teşvik amacıyla müfredata konulabilir. Devlet üretme çiftliklerine öğrenciler ile geziler düzenlenebilir.
Köylerde çiftçilikle uğraşan insanların sosyal sigorta hizmetleri düzenlenebilir. Köyde ki genç kadınlara çok düşük pimler ile devlet desteği ile sigortalanabilir ve emeklilik imkanı sağlanabilir.
Toplumsal ve sosyal yönden cazibeli hale getirilecek çiftçilik, ekonomik anlamda da cazip hale getirilmesi gerekir. Çitçi ürün garantili ekim yolu ile üretim yapmalı ve ne kazacağını bileceği ürünlere teşvik edilmelidir.
Çiftçilerin şehirde yaşayanlara ihtiyacı, şehirde yaşayanların çiftçilere olan ihtiyacından daha azdır. Şehirde yaşayanlar her hâlükârda çiftçiye muhtaçtırlar. Çiftçi cep telefonsuz, gübresiz hatta ilaçsız işini yapabilir, yaşayabilir. Ama şehir insanı gıdasız yaşayamaz. Bugün şehirli insanın köylü vatandaşa, çiftçiye bir vefa borcu vardır. Bu borç nasıl ödenecektir. Bir teşekkürle ve adam yerine konmakla... İtibar kazandırmak ve paye vermekle...
Biliyorum Dünyayı çiftçiler yaşatıyor.
 Çiftçilerimizin Dünya Çiftçiler Gününü canı gönülden kutluyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mahmut Ali C. Körosmanoğlu Arşivi