Büşra Aksakbağı Ay
Büşra Aksakbağı Ay Çağın Vebası; Aşağılık Kompleksi..

Çağın Vebası; Aşağılık Kompleksi..

Aşağılık kompleksi nedir?

Sözlükteki karşılığı; kişinin bazı yönlerden kendini diğerlerinden aşağı hissetmesine neden olan karmaşa..

Kısaca insanın kendini yeterince sevmemesi diyebiliriz.. Aşağılık kompleksine yakalanmış olan insan kendi benliklerine güvenemez, hayatı hep başkalarına, kendinde olmayana hayranlık duyarak geçer..

Bu şekilde okuyunca çevrenizden birkaç insan hemen gözünüzün önüne gelmiştir eminim. Maalesef toplum olarak başta yeni nesil olmak üzere aşağılık kompleksine esir olmuş durumdayız. Bu bir rahatsızlık, bir hastalık, amansız bir virüs, bir zihin öldürücü tsunami..

Ve maalesef bu tsunami en çok gençlerimizi içine alarak ilerlemeye devam ediyor..  Yabancı bir film veya dizi izlerken bile içinde Türk/Türkiye sözü geçince adeta mutluluktan havaya uçuyoruz. “Aaa bizi tanıyorlar, biliyorlar, görüyorlar” sevinci bu..

Yabancıların yaptığı her şeye ağzımız sulanırken, “Türkler yapamaz/ Türklerde anca bunu yapar” şeklinde kendi milletimizi küçümsüyoruz. Milletine güvenmeme içimize işlemiş.. En küçüğünden, en büyüğüne.. 7’sinden 70’ine herkeste var. Hâlbuki içinde büyüdüğü ve küçümsediği Türklerden birisi de kendisi. Ama bu şekilde söyleyince onlardan biri değilmiş gibi hissediyor kendisini.. Ve bu özünü inkar bu şekilde gitgide büyüyor..

Mesela güzel, kibar bulunan birisine; “Ben sizi yabancı zannetmiştim” demek iltifat olarak kullanılıyor. Bunu söyledikten sonra da karşı tarafın teşekkür etmesi bekleniyor. Ya da birisinden kendisine karşı bu cümleyi duyduğunda teşekkür ediyor.. Çünkü aşağılık kompleksine yakalanmış birey için yabancı olmak, kendi olmaktan yeğdir..

Ben böyle gençleri görünce üzülmenin yanında artık kızıyorum. Medeni dediği, ağzının suyunun aktığı, hayran olduğu Batı dünya tarihinde en çok eline kan bulaşmış, en barbar toplumdur. Tuvalet adabını bile Türk toplumlarından öğrenmiş Batı’nın medeniyetini öve öve bitiremiyorlar.. Yeni nesle göre en barbar toplum kendi dahil oldukları toplum.. Nerede yanlış yapıyoruz da yeni nesil bu kadar aşağılık kompleksine batmış şekilde gümbür gümbür geliyor?

Avrupalılaşma hayali var birde..

Yine birisine iltifat etmek için “Çok Avrupaisin” deniyor.. Sanki güzellik ve estetik Avrupa’nın tekelindeymiş gibi.. Sanki bugüne kadar medeniyet dışı kalmışız gibi Avrupalılaşmak bir medeniyet ölçüsü sayılıyor.

Aşırı eleştirel ve aşırı mükemmeliyetçi görünme çabası da aşağılık kompleksinin en belirgin semptomlarından biridir. Bkz; “Bu ülkede yaşanmaz”.. Hayatında hiçbir zorluk yaşamamış bu yeni nesil asla hiçbir şeyden memnun olmaz ve sürekli eleştirir.. Mevcut olduğu zavallı bünye, hasbelkader bir yetki ve makam sahibi olduğunda ise başkalarını ezmek suretiyle tatmin sağlar..

Farklı bir dünyada yaşadığını zanneden bireyler hiç gocunmadan mensubu olduğu toplumu, ülkeyi ve coğrafyayı acımasızca aşağılıyor, hakaret ediyor ve yok sayıyor. Cahillikle suçladıkları kişileri acımasızca yargılarken, kendilerine gelen eleştirilere ise daha ağır hakaretlerle yanıt veriyorlar. Bu süreçte toplumda hem cepheleşme hem de kısır döngü derinleştikçe derinleşiyor.

İliklerimize işleyen bu kompleksten kurtulmamız için önce bunu kabullenmemiz gerekiyor. Fakat inkâr toplumlarında maalesef bu da pek mümkün görünmüyor. Önce böyle bir çağın hastalığına yakalandığımızı ve yeni neslin elimizden kayıp gittiğini kabullenmeli, sonrasında bunu önlemenin yollarını bulmalıyız..

Ahmet Hamdi Tampınar’ın sözü ile noktalıyorum; “Bizim Avrupalılaşmamız Çinli’nin pantolon yapmasına benzer. ‘al şu pantolonu aynısını yap getir’ demişler. Ertesi gün lekesiyle, yırtığıyla aynı pantolonu yapıp getirmiş.”

Velhasıl kelam..

Avrupa’dan aldığımız ilmi kendi potamızda eritmezsek bu işi beceremediğimiz gibi sınıfta kalırız. Unutmayın; doğuya giden gemide batıya doğru koşmanın faydası yoktur..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Büşra Aksakbağı Ay Arşivi