Bugün 23 Nisan, Neşe Doluyor İnsan
Bu mısraları okurken de yazarken de neden bilmiyorum içimde gülümseme ile hüznün karşımı enteresan bir duygu olur…
Cumhuriyet kurulduktan, rejim değiştikten, Saltanat sona erdirildikten ve Hilafet kaldırıldıktan sonra elbette yeni Türkiye Cumhuriyeti kendi bayramını, kendi entelijansiyasını, kendi edebiyatını, kendi şiirini, kendi zenginini de oluşturmuş…
Yeni bir dünya kurulmuş…
Devlet değişmiş ve elbette millette yeni devlete göre dizayn edilmiş…
Sıkıntılarda yaşanmış, hem de çok sıkıntılar, yıllarca dindar insanlar baskı altında kalmış, Kürt kardeşlerimizin dillerine adeta pranga vurulmuş…
Tabi 1950 yılına kadar olan dönem çok daha ağır, çok daha netameli…
Âlimler asılmış, mütefekkirler hapishanelerde çürümüş, birçok Evliya zehirlenerek öldürülmüş…
Kabirlerini bile yok etmeye çalışmış devlet…
Ağır bir dönem sizin anlayacağınız…
Ve elbette, Halide Edip Adıvar, Nadir Nadi, Cahit Külebi, Saip Egüz, Cemal Süreyya gibi sistemle iyi geçinen, Atatürk’e şiirler yazabilen edebiyat üstatları ise gerçekten çağlarında çok iyi denebilecek şartlarda yaşamış.
Ama Kemal Tahir gibi, Necip Fazıl gibi isimler ise ne yazık ki sıkıntılardan başlarını hiç kurtaramamışlar…
Tabiri caizse hapishanelerde çürümüşler…
Ama tabi bizler o dönemlerde yaşamadık, biz Cumhuriyetin sistemli insan yetiştirme projesinin aslında son halkalarıyız…
Ben ilkokulu bir köy okulunda okudum…
Bizim çocukluğumuzda köyde ki en güzel zamanlardan birisi bayramlardı…
Elbette dini bayramların ayrı bir havası vardı ama resmi bayramlarda, köy meydanına kadar marşlar eşliğinde yaptığımız yürüyüşü ile okuduğumuz şiirler ile yarışmaları ile bütün köyü okula toplamayı başaran nadir günlerdendi…
Okulda o yıllarda hatırladığım kadarıyla en popüler şiir ise Arif Nihat Asya’nın “Bayrak” şiiriydi…
Hem ezberlemek zor, hem tumturaklı ifadeleri ile insanı yoran bir şiirdi…
Ben de ezberlemiş ve okumuştum…
Okulun en başarılı öğrencisinin bu şiiri okumaya hak kazandığını da hatırlatmam gerekiyor…
Neyse o yıllarda ayrı bir tat ayrı bir neşe anlamına gelirdi 23 Nisan günleri…
Türkiye Büyük Millet Meclisi nedir, niye kurulmuş, kim kurmuş, orada ne yapılır? Aslında bilmiyorduk…
Ama şunu biliyorduk, Atatürk bugün Türkiye Büyük Millet Meclisini kurmuş ve 23 Nisan’ı da çocuklara armağan olarak bayram olarak ilan etmiş…
Bize bu yetiyordu, neticede bayram yapıyorduk, hakikaten de bayram oluyordu…
Tabi her bayramda mutlaka, “Bugün 23 Nisan, Neşe Doluyor İnsan”, şeklinde ifadeleri de içeren, Saip Egüz’ün şiiri de mutlaka okunurdu…
Kim okudu, hatırlamıyorum, fakat şunu da çok iyi biliyorum, gerçekten hepimiz neşe doluyduk…
İnsanlar neşe doluydu ve din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinde dini mevzular şimdi olduğu kadar işlenmezdi ama neden bilmiyorum insanlar, gençler, çocuklar ahlaklıydı…
Çocuklar büyük bilirdi, küçüğü bilirdi…
Din derslerini genelde mahalle mektebinden alıyorduk…
Rahmetli Hacı Babam o yıllarda köyün imamı olduğu için aynı zamanda bu dersleri de veriyordu…
Köy mektebinde okuyorduk ama Kuran’da, namazda, edep de, ahlak da öğrenilebiliyordu…
Şimdi her köşede İmam Hatip var ve başörtülü kız çocuklarımız serserilerle sokak ortasında en kötü edepsizlikleri bile yapmakta hiçbir beis görmüyorlar…
İmam Hatip Lisesi var ama Fransız esaslarına göre öğretilen din dersi, Kuran, Siyer bugün insanlara sirayet etmiyor, çocuklarımızı adam etmeye yetmiyor…
Yeni Türkiye’yi kuracağız da, bu çocuklarımızı, gençlerimizi nasıl ahlaklı, edepli insanlar olarak yetiştireceğiz?
Soru bu…
Bugün Türkiye’nin en büyük sorunu eğitimdir…
Anlayacak insan az ama biz yinede üzerimize düşeni yapalım, doğruyu ifade edelim…